ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad; Rusya’nın, Türkiye’nin Suriye topraklarına saldırıları ve teröre desteğine son vermesi başta olmak üzere Türkiye politikasının değiştirilmesini sağlaması emeliyle Suriye’nin Moskova ile Ankara arasındaki yeni ilişkilere olumlu baktığını belirtti.
Rus Komsomolskaya Pravda Gazetesine verdiği röportajda el Esad; Türkiye’nin Suriye topraklarına saldırısının, uluslar arası kanunlar ve ahlaka aykırı olduğunu vurguladı.
Suriye ve Ortadoğu’nun son birkaç ay içinde yaşadığı durumların soğuk savaştan fazla, fiili savaştan da az olduğuna dikkat çeken el Esad; bunun cevherinin ise ABD’nin dünyaya hegemonyasını sürdürmek ve uluslar arası sahada hiç kimsenin onlara ortak olmamasına izin vermeme planları olduğunu belirtti.
Röportajında el Esad; Rusya’nın sadece kendisi ya da Suriye için değil, tüm bölge ve dünya halklarını terörden ve hegemonyadan korumayı istediğini ifade etti.
Batılı devletler ve bir kısım medya araçlarının gerçekleri çarpıtma amaçlı propagandaları konusunda ise el Esad; bundan amacın Kaide Örgütünün Suriye kolu Nusra Cephesini iyileştirmek ve onu beyaz bereliler manşeti altında elemanlarını iyi kişiler olarak göstermek olduğunu belirtti.
Suriye’de Savaş Üçüncü Dünya Savaşına Dönüşebilir Mi?
Suriye’deki savaşta birçok tarafın bulunmasıyla bunun üçüncü dünya savaşına dönüşme ihtimaline ilişkin soruya cevabında el Esad; bunu irdelemek için her şeyden önce asıl nedeni ve cevheri olan terörü ele almak gerektiğini kaydetti.
El Esad bu savaşta asıl önemli olanın her daim teröre muhtelif şekillerde sağlanan destek olduğunu belirtti. Bu meselenin çözülmesi ve teröre desteğin kesilmesi halinde Suriye’deki duruma çözüm bulmanın göründüğü kadar karmaşık olmayacağını ifade eden el Esad; Rusya, İran ve Hizbullah’ın Suriye’ye kanuni bir şekilde gelip teröre karşı savaşta destek verdiklerini belirtti. El Esad fakat Türkiye, ABD ve daha başka devletlerin ise kanunsuz bir şekilde müdahale ettiklerini ve terörü desteklediklerini söyledi.
Son süreç içinde yapılan tırmandırmalarla üçüncü dünya savaşından söz etmenin de tırmandığına işaret eden el Esad; Suriye ve bölgede yaşananların soğuk savaştan fazla, fiili savaştan da az olduğunu ifade etti. El Esad ABD’nin soğuk savaşa hiçbir zaman ara vermediğini kaydederken, bu soğuk savaşın bir dizi sürecinden birinin de Suriye olduğunu belirtti.
ABD’nin tüm dünyayı hegemonyasına almak istediğini ifade eden el Esad; bu konuda da Batılı partnerleri dahil hiç kimseyi ortak istemediğini vurguladı. El Esad yaşananların zaten bir üçüncü dünya savaşı olduğunu, fakat bunun bir kısmının askeri, bir kısmı terör ve güvenlik bağlantılı diğer kısmı da politik olduğunun altını çizdi.
Sözlerine devam eden el Esad, durumun sadece Suriye ile bağlantılı olmadığını, Suriye’nin sadece bu savaşın bir parçası olduğunu vurguladı.
Neden Suriye?
Bu savaş meydanının neden Suriye olduğu sorusuna cevabında ise el Esad; bunun birçok yönü olduğunu açıkladı.
Suriye’nin İran ile güzel ilişkilerine işaret eden el Esad; Suudi Arabistan’ın muhtelif nedenlerden dolayı İran’ı siyasi ya da fiili olarak tamamen yok etmek istediğini söyledi. El Esad Batılıların ise Suriye ve ve Rusya arasındaki stratejik ortaklığı baltalamak istediklerini kaydetti.
Bir diğer nedenin ise Suriye’nin tarih boyunca yüzyıllardır oynadığı stratejik rol olduğunu ifade eden el Esad; Suriye’nin her daim Ortadoğu’da jeopolitik dinamiklerin ekseni olduğuna dikkat çekti. Firavunluların bile Suriye için savaştıklarına hatırlatan el Esad; Suriye’nin bölgede birçok kültürün ortasında olduğunu, dolayısıyla Suriye’de olanların tüm bölgeyi büyük bir şekilde etkileyeceğine vurgu yaptı. El Esad bundan dolayı Suriye’nin hegemonyaya alınmasının, tarih boyunca büyük güçler tarafından stratejik bir önem taşıdığını ifade etti.
Suriye’de Yaşananlar Rusya ile ABD Arasında Direk Savaş Mıdır?
Bir kısım medya araçlarının Suriye’de yaşananları Rusya ve ABD arasında direk savaş olarak nitelendirmelerine ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’de yaşananların cevherinin tamamen terör olmasıyla bunun doğru olduğunu ifade etti.
El Esad Rusya’nın muhtelif nedenlerden dolayı teröre karşı ciddi bir savaş verdiğine dikkat çekerken, ABD’nin ise her daim terörü istediği gibi kullanabileceğini düşünmesiyle terörü desteklediğine işaret etti.
Türkiye’nin Rolüne İlişkin Vizyonunuz Nedir?
Türkiye’nin Suriye’de oynadığı role ilişkin görüşü konusunda soruya cevabında el Esad; Türkiye’nin Suriye topraklarının gerek küçük bir bölümüne gerekse büyük bir bölümüne müdahalesinin tamamen bir saldırı olduğunu belirtti. El Esad bunun uluslar arası kanunlar ve ahlak ilkelerine aykırı olduğu gibi Suriye’nin egemenliğine de ihlal teşkil ettiğinin altını çizdi.
El Esad bu saldırıdan amacın, Türkiye rejiminin giydiği maskeden dikkatleri dağıtmakla birlikte Kaide Örgütünün Suriye kolu Nusra Cephesi ve IŞİD’e desteklerine ilişkin gerçek niyetlerini örtbas edip sayfalarını aklama çabası olduğunu ifade etti. El Esad bir diğer amacın ise gerçekte temeli IŞİD’e dayalı yeni bir mutedil güçlerden söz etme olanağı yaratmak olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin IŞİD ve Nusra Cephesine desteğini sürdürüp sürdürmediğine ilişkin soruya cevabında ise el Esad; Türkiye rejiminin bu desteğini her saat sürdürdüğünü vurguladı. El Esad Türkiye rejiminin IŞİD’i yaratan taraflardan biri olduğunu ve bu radikal terör örgütüne her türlü lojistik desteği temin ettiklerini kaydetti.
Erdoğan’ın oğlu ve ekibinin IŞİD’in Suriye’den çaldığı petrolün satışına yardımcı olduğunu belirten el Esad; tüm dünyanın da IŞİD’İn çalıntı petrolü rejimin desteği ile sattığı gerçeğini bildiğini söyledi.
Türk güçlerinin dünyanın gözü önünde bir tiyatro oynadığına dikkat çeken el Esad; sözde IŞİD’e karşı operasyonlarda bulundukları bölgelerde onu hezimete uğrattıklarını ve bu bölgeleri ‘ılımlı muhaliflere’ devrettiklerini iddia ettiklerini, gerçekte bu bölgeleri teslim ettikleri silahlı grupların ise temelde IŞİD’li olduklarını belirtti.
Erdoğan’ın Suriye’yi imparatorluğunun bir parçası olarak görmesine ilişkin soruya cevabında ise el Esad; Erdoğan’ın sahip olduğu ideolojinin bir kısmının ihvancı, diğer kısmının ise Osmanlı İmparatorluğu ya da sultanlıktan ibaret olduğunu kaydetti.
Erdoğan’ın Teröre Desteğini Tam Keseceğini Sanmıyorum
Erdoğan’ın ihanetinden sonra Rusya’nın Türkiye’ye yeniden güvenmesi ve iki ülke ilişkilerinin iyi olması konusunda ise el Esad Suriye’nin, Moskova ile Ankara arasındaki yakınlaşmaya olumlu baktığını belirtti.
Rusya’nın her devletin egemenliğine saygı duyan ve uluslar arası kanun ve ilkeler çerçevesinde hareket eden büyük bir devlet olduğunu ifade eden el Esad; aynı zamanda terörün yayılması tehlikesini gayet iyi bir şekilde irdelemiş olduğunu belirtti. El Esad Rusya’nın, Türkiye’yi Suriye topraklarına saldırıları ve teröre desteğini sınırlaması başta olmak üzere Suriye’ye ilişkin politikasını değiştirme umudunda olduğunu ifade etti.
Fakat Erdoğan’ın terörü edat olarak kullandığı ve teröre desteğini kesmesinin kuşkulu olduğuna ilişkin soruya cevabında el Esad; Erdoğan’ın teröre desteğini tam olarak keseceğini sanmadığını, fakat Rusya’nın bu desteği sınırlamasını sağlayabileceğini kaydetti.
El Esad Erdoğan rejiminin teröre desteğini tam olarak kesmesi gibi bir umudu bulunmadığını, fakat ne derecede sınırlarsa bunun faydalı ve önemli olacağına inandığını söyledi.
İsrail’in Rolü Nedir?
IŞİD’in hiçbir zaman İsrail’i tehdit etmediği gibi İsrail’in de IŞİD’i tehdit etmemesine ilişkin soruya cevabında el Esad; ikisinin ortak hedefleri bulunduğuna dikkat çekti.
Sözlerine devam eden el Esad; sadece IŞİD ya da Kaide Örgütünün Suriye kolu Nusra Cephesi değil, Suriye’de silah taşıyıp öldürme ve yıkım eylemlerinde bulunan herkesin İsrail’den direk ya da dolaylı destek aldığını belirtti. Suriye’nin devlet, ordu ve halk olarak zayıflamasında büyük bir çıkarı olduğuna dikkat çeken el Esad; öyle ki her şeyi ile zayıf bir devlete işgal altındaki topraklarının iade edilmeyeceğini belirtti.
El Esad İsrail ile IŞİD, Nusra Cephesi ya da Kaide Örgütü tabanlı hiçbir örgüt ile çelişkisi olmadığının altını çizdi.
Neden Tüm Gençler Cephede Değiller?
Suriye ordusunun bu savaşta kaybı olmasıyla ordu dışında bulunan gençlerin neden cepheye seferber edilmediklerine ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’de mevcut süreç içinde tam değil, yarım bir seferberliğin olduğunu ifade etti.
Tam bir seferberlik olması ve herkesin cepheye gitmesi halinde devlet daireleri ve üniversitelerin çalışanlarından boşalacağına işaret eden el Esad; bunun hizmet ve altyapının yanı sıra toplumun geleceğini ne derecede tehlikeli bir şekilde etkileyeceğine vurgu yaptı.
El Esad savaşın kısa olması halinde herksin cepheye seferber edilmesinin mantıklı olacağına dikkat çekerken, fakat yıllar süren bir savaşta bunun mümkün olmadığını, askeri operasyonlar haricinde başka işleri yürütecek birilerinin de bulunması gerektiğini ifade etti.
Suriye’ye yönelik savaşın tek yönlü olmadığını belirten el Esad; bu savaşın ekonomik, kültürel, askeri, sosyal ve her yönden olduğunu, dolayısıyla bu savaşta her alanda ve her sektörde mücadele verilmesiyle herkesin kendi konumundan üstüne düşeni yapması gerektiğini ifade etti. El Esad kısacası savaşın sadece askeri olmadığı gibi kısa süreli olmamasıyla herkesi cepheye seferber etmenin mümkün olmadığını kaydetti.
Muhtelif Yönlü Uzun Savaşta Bu Gereklidir
Suriye medyasının büyük bir savaş değil de normal bir akış içinde olmasına ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’de medyanın savaş koşulları ile normal koşullar arasında bir denge tutturma çabasında olduğunu ifade etti.
Suriye’de olduğu gibi uzun süreli bir savaşta medyanın hep savaştan söz etmesinin mantıklı olmadığını belirten el Esad; bu zor koşullara rağmen insanların yaşam iradelerini pekiştirme ve normal yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olmanın önemine dikkat çekti.
El Esad asıl zorluğun sadece savaşmak olmadığını, savaş koşullarında günlük yaşamı mümkün olduğunca normal sürdürmek olduğunu kaydetti. Aksi halde terör karşısında yenilginin olacağını ifade eden el Esad; Suriye’de savaşın muhtelif yönlü uzun bir savaş olduğunu bir kez daha belirtti.
Bu gibi savaşta ekonominin, kültürün ve daha başka alanların önemine dikkat çeken el Esad; bunları temin etmek için normal yaşamın gereğini ifade etti.
Neden En Kritik Süreçte Rusya’dan Destek Talep Edildi?
Suriye’nin neden en kritik süreçte Rusya’dan yardım ve destek istediği sorusuna cevabında el Esad; Suriye ve Rusya arasında her daim geleneksel güzel ilişkiler bulunduğunu söyledi.
El Esad Suriye’nin ilk baştan beri Rusya’dan yardım ve destek istediğini ifade ederken, Suriye ordusunun teröre karşı büyük zaferler sağlaması ve önemli ilerlemeler kaydetmesiyle düşmanların durumu tırmandırmaya çalıştıklarını kaydetti.
Suriye ordusunun başarıları karşısında Suriye ve halkına düşman tarafların daha fazla yabancı terörist toplama ve onları desteklemeye başladıklarına dikkat çeken el Esad; bunun karşısında Suriye’nin büyük bir güç olan Rusya’dan doğal olarak destek talep ettiğini söyledi.
Rusya’nın bu talep öncesinde de Suriye’ye her türlü desteği gönderdiklerini ifade eden el Esad; Rusya ile ilişkilerin uluslar arası kararlar, karşılıklı saygı ve ahlaki ilkelere dayalı olduğunu bir kez daha kaydetti.
Kendisine Bir Dizi Teklifte Bulundular
Olaylardan önce şu anki düşman taraflardan aldığı teklifler ve kendisinden ne istedikleri konusunda soruya cevabında el Esad; olayların başlamasıyla kendisine bir dizi teklif geldiğini, istediklerini yapması halinde ona yardım edeceklerini belirttiklerini ifade etti.
Düşman tarafların kriz öncesinde Suriye’den bir dizi şey talep ettiklerini belirten el Esad; krizi de fırsat kullanıp kendi planlarını hayata geçirmek için tekliflerde bulunduklarını açıkladı. El Esad bu teklifleri kabul etmesi halinde kendisine yardımcı olacaklarını da belirtiklerine dikkat çekti.
Sözlerine devam eden el Esad; kriz öncesinde kendisinden Suriye’yi herhangi bir neden öne sürmeden İran’dan uzak tutmasını istediklerini kaydetti. El Esad Suriye’nin enerji alanında genel olarak bir merkez haline gelme planı bulunduğunu, fakat kuklalığı kabul etmeyecek bir devletin böyle bir konuma gelmesinin Batı tarafından kabul edilmediğini ifade etti.
Asıl Önemli Olan İdeolojilerini Yok Etmektir
Huriler için ölüme koşan radikallerle savaşmanın ne derecede başarılı olacağına ilişkin soruya cevabında el Esad; diyalogu reddeden ve hurilerden başka bir şey düşünmeyenlerle diyaloga oturmanın mümkün olmadığını ifade etti.
El Esad devletin ve ordunun görevinin vatanı ve halkı savunmak olduğunu vurgularken, dolayısıyla diyaloga inanmayan bu radikalleri yok etmenin mutlak bir gereklilik olduğunu ifade etti. Fakat bunları öldürmenin yeterli olmadığını, çünkü videodaki oyunlar gibi yenilenip çoğaldıklarını ifade eden el Esad; bundan dolayı asıl önemli olanın radikal ideolojileri yok etmek olduğunun altını çizdi.
İslam dininde radikal ideolojiyi ancak ve ancak mutedil İslam ideolojisiyle yok etmenin mümkün olabileceğine dikkat çeken el Esad; fakat bunun da uzun bir zamana ihtiyacı olduğunu kaydetti. El Esad bunun için Suudi Arabistan’ın Vahhabi ideolojiye harcadığı paralara sınır koymak, Müslüman Kardeşlerin de radikal ideolojisiyle mücadele etmek gerektiğini vurguladı.
Dünyanın muhtelif bölgelerinde mevcut Vahhabi ve Müslüman Kardeşler okulları ve kurumlarına dikkat çeken el Esad; Avrupa’dan gelen teröristlerin bu okullardan ve kurumlardan çıktıklarını belirtti.
El Esad radikal ideolojiye karşı mücadelede din adamları ve güçlü medya kurumlarına ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Dabık Propagandası Nedir?
Radikallerin dünyanın muhtelif devletlerinden Suriye’de ölmeye gelmelerinin tuhaflığına ilişkin soruya cevabında el Esad; birçoğu henüz çocuk yaşta olan bu radikallerin beyinleri yıkanmış olduğunu söyledi.
El Esad, batıl inançlara göre kıyametin Dabık Bölgesinde başlayacağını, masum insanları katletmenin de Hz Muhammed ile Cennette kahvaltı yapma fırsatı verdiği gibi hurafelere inandıklarını ifade etti.
Asıl meselenin on yıllardır bu hurafeleri besleyen ve nesiller boyunca beyin yıkayan bir makine olduğunu belirten el Esad; İslam alemi ve bu alemin dışındaki Müslüman gurbetçiler içindeki bu makineyi yok etmek gerektiğini vurguladı.
Federal Kürt Devletini Kabul Eder Misiniz?
Suriyeli Kürtlerin federal bir yapıya sahip olmalarını kabul edip etmediğine ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’de Kürt, Türkmen, Arap, Çeçen, Ermeni ve daha başka toplulukların bulunduğuna dikkat çekti.
Bu toplulukların ne istediklerinden söz etmek için bunlardan bir grubun ne istediğinden söz etmenin mümkün olmadığını ifade eden el Esad; Suriyeli Kürtlerin büyük bir çoğunluğunun federal bir yapı istemediklerinin altını çizdi.
Sadece Şam’da yada muhtelif bölgelerde yaşayan Kürtler değil, Haseke’de yaşayan Kürtlerin büyük çoğunluğunun bunu istemediğini belirten el Esad; bir diğer önemli noktanın ise federal yapının tamamen anayasanın belirleyeceği bir mevzu olduğunu vurguladı. El Esad anayasanın ise hükümetin mülkü olmadığını, halkın iradesini yansıtması gerektiğinin altını çizdi.
Dolayısıyla Kürtlerin Suriye’de özel bir siyasi durum istemeleri halinde her şeyden önce anayasayı belirleyecek Suriye halkını ikna etmeleri gerektiğinin altını çizen el Esad; kendisinin evet ya da hayor demsinin bu konuda hiçbir faydası olmadığını belirtti.
El Esad kişisel görüşü olarak bunun iyi bir fikir olduğunu, olmasına da karşı olmadığını ifade ederken, fakat böyle bir yapıya izin vermesinin kendi inisiyatifi değil, anayasanın ve bu anayasayı belirleyecek halkın inisiyatifi olduğunu vurguladı.
Sözlerine devam eden el Esad; federal yapı talep eden Kürtlerin yaşadıkları bölgelerde çoğunluğun Arap olduğuna da dikkat çekerken, çoğunluğu Arap olan bir bölgede Kürt federal yapı oluşturmanın mantıksızlığına işaret etti. El Esad her şeye rağmen böyle bir mevzunun kendisinin inisiyatifi olmayan kararla değil, halkın oylamasıyla mümkün olabileceğini belirtti.
Kürtlerle Sürekli İletişim İçindeyiz
Kürtlerle iletişim konusunda soruya cevabında ise el Esad; daimi bir iletişimin mevcut olduğunu belirtti.
El Esad Suriye ordusunun da IŞİD’e karşı savaşlarında Kürtlere yardım ve destekte bulunduğunu da vurguladı.
Kuşkusuz Siyasi Muhalefet Vardır
Suriye’de gerçek bir siyasi muhalefetin olup olmadığına ilişkin soruya cevabında el Esad; kuşkusuz bunun mevcut olduğunu belirtti.
El Esad son süreç içinde bir dizi siyasi parti ve akımın da teşkil edildiğine dikkat çekerken, bunların bir kısmının Parlamentoda sandalyeleri olmasa da kriz öncesi ve esnasında da bunların bir kısmının ulusalcı bir rol oynadıklarını belirtti.
El Esad bu muhalefet partileri ve akımlarının adlarına ilişkin bir listenin de hazırlanabileceğini, fakat sahadaki çalışmalarının da mevcut olup isteyen herkesin onlarla da temaslarda bulunabileceğini kaydetti.
Beyaz Bereliler de Var
Suriye’de Suriye halkına ve vatana bağlı muhalefetin mevcut olduğunu belirten el Esad; fakat devlete ve halka karşı silah taşıyan, dış ajandalara hizmet edenlerin muhalefet olarak adlandırılmalarının mantıklı olmadığını bir kez daha vurguladı.
Batılı tüm medya araçlarının haberlerinde ‘Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi’ adlı oluşuma dayanmalarının mantıksız bir mesele olduğuna ilişkin soruya cevabında el Esad; Londra’da yaşan bir şahıstan ibaret söz konusu oluşumun kaynak alınmasının bilfiil mantıklı olmadığını kaydetti.
Batılıların gerçeklerin değil, kendi istedikleri ve planladıkları şeylerin peşinde olduklarını belirten el Esad; dolayısıyla aradıkları şeyin planları ve isteklerinin propagandasını yapacak bir şahıs olduğunu ifade etti.
Batılı kamuoyunun büyük çoğunluğunun Suriye konusunda beyinleri yıkandığını kaydeden el Esad; sadece söz konusu oluşum değil, bu konuda kullandıkları ‘beyaz bereliler’ adlı oluşumun da mevcut olduğunu ifade etti.
El Esad Nusra Cephesinin bulunduğu bölgelerde faaliyet gösteren ve ölen Suriyeli askerlerin üstünde dans eden bu beyaz berelilerin verdikleri haberlerin ne derecede güvenilir ve doğru olduğunun kuşkulu olması gerektiğini vurguladı.
Halep’i Kurtarmak Diğer Suriye Kentlerini Özgürleştirmenin İlk Adımıdır
“Biz Halep’e birçok nedenden dolayı Şam’ın ikizi diyoruz” diyen Cumhurbaşkanı el Esad, Halep’in Suriye’nin ikinci büyük kenti olduğuna işaret etti.
El Esad, “Şam Suriye’nin siyasi başkenti, Halep ise ekonominin başkentidir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Halep’teki fabrikaların çoğunun şuan çalışmadığına değinerek bu fabrikaların soyulduğunu ve mallarının Türkiye’ye kaçırıldığını söyledi.
Halep’in kurtarılmasının stratejik ve askeri açıdan siyasi ve ulusal bir kazanç olduğunu ifade eden el Esad, “Askeri ve stratejik açıdan el Nusra’yı izole etmemiz mümkün değil. Ancak Halep’i almak, diğer şehirlere doğru ilerlemek ve onları da teröristlerden kurtarmak için başlama noktası olabilir. Halep bu yüzden önemli” diye konuştu.
El Esad, Halep’in teröristlerden geri alınmasının diğer Suriye kentlerinin özgürleştirilmesinin ilk adımı olacağını ifade etti.
İdlib’in Türkiye sınırında olması nedeniyle, Türkiye ile bağlantısını koparmanın zor olduğuna dikkat çeken el Esad, “bu bölgeyi temiz tutmak ve teröristleri geldikleri yer olan Türkiye’ye itmek ya da öldürmek zorundasınız. Başka seçenek yok” dedi.
Suriye’ye geçen yabancı cihatçıların sayısını tam olarak bilmenin imkânsız olduğuna dikkat çeken el Esad, “çünkü şu an sınırlarımız kontrol altında değil ve bu teröristler sınırdan yasa dışı yollarla geçiyor. Fakat Almanya’daki bir araştırma merkezinin bir kaç hafta önce yayınladığı tahminlere göre sayıları yüzbinleri buluyor. 300 binden fazla teröristten bahsediliyor. ” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı el Esad, “bu bilgilerin doğru olup olmadığını bilmiyorum. Fakat 100 bin terörist bile büyük bir ordu demektir” diye ekledi.
Suriye’ye yabancı terörist akışının durmadığına dikkat çeken el Esad, dünyanın dört bir yanında aynı ideolojiyi, Vahhabi ideolojisini benimseyen yüz binlerce terörist bulunduğunun altını çizdi.
IŞİD ABD’nin Kontrolü Altında Kuruldu
IŞİD terör örgütünün Irak’ta ABD’nin kontrolü altında kurulduğuna dikkat çeken el Esad, 2006 yılında Suriye’de IŞİD yoktu be nedenle “Irak İslam Devleti” olarak adlandırıldığına işaret etti.
Özgür Suriye Ordusu ile IŞİD ve El Nusra arasında herhangi bir fark olmadığının altını çizen el Esad “teröristler Suriye’ye ilk geldiğinde kimse el Nusra ya da IŞİD’ten bahsetmiyordu. Onlara laik bir güç olarak basitçe Özgür Suriye Ordusu deniyordu, hükümete ve Orduya karşı savaşıyorlardı. Ancak gerçekte, ilk haftalardan insanların kafalarını kesmeye başladıklarını gördük. Bu onların başından beri radikal İslamcı bir grup olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı el Esad, ÖSO büyümeye başladığında, kafa kesme eylemleri ve suçlarını gizlemek imkânsız hale geldi diyerek “Batı da El Nusra’nın varlığını kabul etmek zorunda kaldı. Ancak aslında Özgür Suriye Ordusu, el Nusra, IŞİD aynı köklere sahipler. Bir yerden diğer yere hareket edip duruyorlar” diye ekledi.
El Esad ayrıca, aşırılığın tüm bu isimler ve örgütler arasında ortak paydayı oluşturduğunu ifade etti.
2013 yılında ABD Suriye’ye saldırma hazırlığı yaptığı dönemde ailesini neden yurtdışına göndermediğine ilişkin soruyu yanıtlayan el Esad, “ ailemi ülke dışına gönderip Suriyelileri ülkelerinde kalmaya nasıl ikna edebilirdim? Başkanın her anlamda öncü olması gerekiyor. Onları göndermem demek orduya ailemi koruyamayacağı konusunda güvenmediğim anlamına gelirdi. Dolayısıyla insanları ülkemi savunabileceğine inandıramazdım. Bu nedenle bunu hiç düşünmedim” dedi.
https://www.youtube.com/watch?v=iMGvMQxNDI4