NEW YORK – Suriye’nin BM daimi temsilcisi Beşşar el Caferi Suriye’nin her daim muhtelif şekilleriyle terörle mücadelesini sürdürmeye bağlı kalacağını, kimi tarafların teröre desteklerine de son vermeleri gerektiğini vurguladı.
BMGK’nin Suriye konusunda düzenlediği istisnai toplantıda konuşan Caferi; Suriye hükümetinin kesinlikle ve hiç bir şekilde bir karış toprağından bile ödün vermesinin mümkün olmadığının altını çizdi. Caferi Suriye’de insani durumları politikleştirmeye devam etmenin, terörün yayılması, şiddet ve kaosun devam etmesiyle birlikte kriz süresinin uzatılmasından başka hiç bir işe yaramayacağına dikkat çekti.
Caferi toplantının düzenlenmesine çağrı yapan üç ülkenin BM temsilcilerinin Suriye’ye ilişkin konuşmalarını eleştirirken, Suriye’nin ölüm eşiğinde olmadığını, bunun Suriye düşmanlarının hayali olarak kalacağını belirtti. Suriye hükümetinin Halep Kentini geri alması konusunda ise Caferi, Halep’in Suriye’nin bir kenti olduğunu ve hükümetin bu kenti terörden kurtarmasının meşru ve gayet normal olduğunu vurguladı.
BMGK toplantısında kimi devlet temsilcilerinin konuşmalarını tiyatroya benzeten Caferi; bu temsilcilerin öldürdükleri maktulün cenazesinde yürümeye çalıştıklarını söyledi. Caferi toplantının düzenlenmesini talep eden üç devletin, Suriye’de bombalı araçlarla sivillerin hedef alındığı terör eylemlerinin BMGK’de kınanmasını 13 kez sabote ettiklerine dikkat çekti.
Teröristlerin ‘ılımlı muhalifler’ olarak adlandırılmasının bir kez daha mantıkla ilgisi olmadığına vurgu yapan Caferi; Suriye ordusunun teröre karşı he başarısında aynı devletlerin terörü savunmak ve desteklemek amacıyla bu adlandırma altında propaganda yapma ve Suriye’ye baskı uygulamaya çalıştığının altını çizdi.
Caferi Türkiye ve Suudi Arabistan rejimlerine tabi Nurettin Zenki Hareketinin Halep’te Filistinli mültecilerin bulunduğu Handerat Yerleşim Kampında Filistinli bir çocuğa işkence yapması ardından boğazını dünya kamuoyu önünde kestiğini hatırlattı. Bu ve müttefiki Nusra Cephesinin ‘ılımlı muhalifler’ olarak nitelendirilmelerini eleştiren Caferi; buna ısrar eden devletlerin bu tutumlarıyla direk olarak terörü desteklediklerini kaydetti.
Halep’te iki milyona yakın sivil vatandaşın yaşadığına dikkat eden Caferi; bunların dörte üçünün devlet kontrolündeki bölgelerde yaşadıklarını, geriye kalanların ise silahlı terör örgütleri tarafından canlı kalkan olarak kullanıldıklarının altını çizdi. Caferi devlet kontrolü bölgelerinde yaşayanların da ayrıca muhtelif semtlerde bulunan teröristlerin gelişigüzel saldırılarına maruz kaldıklarını ifade etti. Caferi Suriye hükümetinin bu vatandaşların can ve mal güvenliğini koruma yükümlülüğünde olduğunu, hiç kimsenin de Suriyelilerin güvenliği ve çıkarlarını Suriye hükümetinden daha fazla önemsediğini iddia etmesinin bile mümkün olmadığını altını çizdi.
Terör örgütlerin işverenlerinin destek ve talimatlarıyla uluslararasınca yasaklanmış silahlar kullandıklarına vurgu yapan Caferi; son olarak gelen kesin bilgilere göre Ahrar el Şam İslami Hareketinin Halep’te ‘sarı fosfor’ kimyasal silah kullanacağı ve suçu Suriye ordusuna yüklemeye çalışacağının kaydedildiğine dikkat çekti. Caferi radikal terör örgütünün Suriye ordusu imajıyla söz konusu vahşeti gerçekleştirip görüntüleri ile medyada propaganda yapacağı bilgilerinin mevcut olduğunu söyledi.
Suriye’de asıl savaş suçu işleyenlerin kimler olduklarının bilindiğine dikkat çeken Caferi; bunların Menbic’te yüzlerce sivil insani bombalayan, Rakka’da engellilerin okulunu imha eden ve Deyrezzor kırsalında IŞİD’e destek amaçlı olarak Suriye ordusunun mevkilerine saldıranların bizzat kendileri olduğunu ifade etti.
Çatışmaların durdurulması konusunda ise Caferi Suriye’nin her daim bu yöndeki çabalara olumlulukla baktığını belirtti. Fakat terörü destekleyen devletlerin bunu terör çetelerini güçlendirmek için fırsat kullandıklarına dikkat çeken Caferi; teröristlerin bu süreler içinde sivillere karşı vahşetlerini de kesmediklerinin altını çizdi.