Terimlerle Gerçeği Değiştirmeyecekler

NEW YORK – Birleşmiş Milletlerde Suriye’nin Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi koruma konusunda temel sorumluluğun, devletlerin uzmanlığı ve işi olduğunun altını çizerken, ve koruma sorumluluğunun emel düşüncesinden amacın devletlerin egemenliğini sınırlamak değil de, pekiştirmek olduğunu vurguladı.

Bu düşüncenin temelde başka devletler tarafından BM’de üye egemen bir devlette siyasi yönetimi değiştirme ya da baskı uygulama aracı olarak kullanılması için öne sürülmediğinin altını çizen Caferi; bu düşünce altında başka devletlere askeri saldırı ve işgalde bulunmakla birlikte dünyanın her yerinden terörist toplayıp destekleme için kullanılmasının kabul edilemez olduğunu kaydetti. Caferi kimi devletlerin bu düşünce ile muhtelif devletlerden toplanan radikal teröristlerin adlarını değiştirme ve onlara ‘mutedil muhalifler’, silahlı muhalifleri ya da benzeri terimler kullanmaya geçerli bir neden olmadığını belirtti. Caferi bu düşüncenin yanlış kullanılması sonucunda Libya ve daha başka devletlerde meydana gelen facialara dikkat çekti.

Kimi devletler ve tarafların ‘koruma sorumluluğu’ düşüncesini kendi siyasi ajandası kapsamında uygun geldiği yönde kullanmaya çalıştığına dikkat çeken Caferi; dolayısıyla BM’de üye bir kısım devletlerin bunun önüne geçme ve koruma sorumluluğu düşüncesini netleştirip yanlış şekilde ve yanlış terimlerle kullanılması önüne geçmek istediklerini kaydetti.

Koruma sorumluluğu konulu gayrı resmi tartışma oturumunda yaptığı konuşmada Caferi; koruma sorumluluğu düşüncesinin Libya’da kötü bir şekilde hayata geçirilmesinin ülkeyi uluslar arası radikal kolonisi ve terörün ihraç merkezi haline dönüştürdüğüne dikkat çekti. Caferi bunun sonucunda Libya’nın Suriye dahil dünyanın birçok devletine terör ihraç eden merkez haline geldiğini ifade etti.

Caferi kimi devletler ve tarafların terör örgütlere ilişkin muhtelif terimleri kullanmalarının IŞİD, Nusra Cephesi, Fetih el Şam, Fetih Ordusu, İslam Ordusu ve bunlara tabi daha başka örgütlerin birer terör örgütü oldukları gerçeğini değiştirmeyeceğinin altını çizdi. Suriye devletinin de bu terör örgütlere karşı tamamen koruma temininden türeyen ulusal sorumlulukla etkin ve ciddi bir savaş verdiği gerçeğini de değiştiremeyeceğini vurgulayan Caferi; bu gerçeklerin kanıtlarla ortada olduğuna dikkat çekti.

Suriye’de yaşananları ‘iç savaş’ ya da ‘halk savaşı’ olarak nitelendirme ya da adlandırmanın kesinlikle doğru olmadığını belirten Caferi; dünyanın 100’den fazla devletinden gelip kimi tarafların destek ve finansıyla Suriye’de bulundukları eylemlerin adının terörden başka bir şey olmadığını vurguladı.

Dünyanın tüm devletlerinde anayasa ve kanunların ülkede ordu ve resmi silahlı kuvvetlerin haricinde hiçbir silahı meşru ya da haklı saymadığına dikkat çeken Caferi; çifte standartlardan vazgeçip Suriye’de her gün aralarında çocuk ve kadınların bulunduğu çok sayıda masum sivil insanın kurban gitmelerine yol açan teröristlere destek ve örtü temin etme çabalarına son verilmesi gereğinin altını çizdi.

Caferi her şeye rağmen Suriye hükümetinin teröre karşı savaşını sürdürme, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü koruma, halkının can ve mal güvenliğini savunmada meşru kanunlar ve anayasanın verdiği sorumlukla üstüne düşen görevi yerine getirme kararlılığında olduğunun altını çizdi.

Check Also

İşgal Katliamlarında Son 24 Saatte 54 Şehit

İŞGAL EDİLEN KUDÜS (SANA) –  Filistin Sağlık Bakanlığı, işgalci İsrail’in Gazze Şeridi’nde son 24 saatte …