NEW YORK – Suriye’nin BM’de Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi; BMGK’nin tüm oturumları ve kararlarına rağmen Suriye’ye terörist göndermekle birlikte bu teröristlere sınırsız desteği engelleme ya da sınırların kontrol edilmesi veya kimi medya araçlarının terör ve şiddete provoke etmelerine sınır koymada aciz düştüğünü belirtti.
Caferi BMGK’nin ‘Terör Eylemleri Nedeniyle Uluslararası Güvenlik ve İstikrarı Tehdit Eden Tehlikeler ve Terör İdeolojisine Karşı Koyma…’ sloganı altında düzenlediği oturumda Suriye’de beş yıldan fazla bir süredir uluslararası kanun, karar ve misaklara suikast düzenlendiğini, uluslararası ilişkiler ve komşuluk ilişkilerinin ihlal edildiğini belirtti. Tüm bu süre içinde Suriye’de devlet, halk, altyapı, ekonomi, hizmet kurumları ve her şeyin sabote edilmesi, parçalanıp yok edilmesi amacıyla her türlü yönteme baş vurulduğuna dikkat çeken Caferi; bu bağlamda dünyanın her yerinden kiralık, tekfirci ve azılı teröristlerin toplanıp bunlara kimyasal silah kullanımı dahil her türlü desteğin temin edildiğini vurguladı. Caferi bununla yetinilmeyip terör saldırıları ve yol açtığı sonuçlardan dolayı evlerini terk eden Suriyeli mültecilerin acıları ve ıstıraplarıyla insanlık dışı bir ticaret yapıldığını söyledi. Dış tarafların bunun da ötesine gidip Suriye ve halkına kin ve nefret besleyenlerden sözde bir muhalefet yarattıklarına dikkat çeken Caferi; Suriye ve halkının çıkarlarını iddia eden bu tarafların gerçek yüzlerinin dünya kamuoyu önünde izole edildiğini sözlerine ekledi.
Suriye ve halkına yönelik savaşta kullanılan iddia ve gerçekleri çarpıtma çabalarının sonuçlarının Irak, Libya ve daha birçok yerde net bir şekilde görüldüğüne dikkat çeken Caferi; insani değerler, ahlak ve kurallardan tamamen uzak bu politikalara son verilmesi gereğinin altını çizdi.
Caferi Mısır ve Irak’ta son olarak meydana gelen terör saldırılarının, Suriye’de bulunan ve belli başlı devletler tarafından desteklenen terörün aynısı olduğunu ifade etti.
Caferi BMGK’nin Suriye’de olayların başlamasından bu yana ‘Suriye’deki kriz’ adlandırması altında yüzlerce oturum düzenlediğine işaret ederken, tüm bu oturumlar ve aldığı kararlara rağmen Suudi Arabistan ve Katar’ın finansı, İsrail ve Türkiye’nin de sınırsız destekleri ile dünyanın her yerinden terörist toplayıp Suriye’ye gönderilmelerine sınır koymada başarısız düştüğünü ifade etti. İsrail’in yanı sıra Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye rejimlerinin teröre aleni ve gizli desteklerinin gün ışığı gibi ortada olduğuna vurgu yapan Caferi; bu rejimlere karşı şu ana dek hiç bir etkin icraatın alınmadığının altını çizdi.
Terör ve temel dayanağı tekfirci ideolojiye karşı mücadelede Suriye’nin her daim işbirliği ve koordinasyon içinde olmaya hazır olduğunu birçok kez ifade ettiğine dikkat çeken Caferi; bu bağlamda ciddi ve dürüst uluslararası bir işbirliği olmaksızın, ya da terörü destekleyen devletlere karşı etkin caydırıcı icraatlar alınmadan bu tehlikenin önüne geçmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Kimi tarafların destekleriyle teröre kendi bayrağı ve medya araçları olan bir devlet yarattıklarına dikkat çeken Caferi; bu devletin başkentlerini de Suriye’de Rakka ve Irak’ta da Musul’u başkentleri yapıp belki de illegal olarak büyükelçi atadıklarını söyledi. Caferi ‘İslami Hilafet’ adı verilen bu devlete karşı teşkil edilen sözde uluslararası koalisyonun ise kaos ve terörü yayma planının bir tamamı olduğunu belirtirken, dünyanın da şimdi bu tiyatro oyununu izlemekte olduğunu sözlerine ekledi. Bu koalisyonun IŞİD’e karşı savaş bahanesi altında Suriye halkının olanaklarını, zenginliklerini, hizmet kurumları ve altyapısını sabote ettiğini belirten Caferi; Suriye ve halkına verdiği hasarın büyüklüğüne dikkat çekti.
Suriye’nin BM’de Daimi Temsilcisi Caferi Suriye ve halkının çıkarlarını kolladıklarını iddia eden ve insani durumlar gibi değimler altında timsah gözyaşları döken devletlerin maskeleri düştüğünü, teröre desteklerinin gün ışığı gibi ortaya çıktığını belirtti.
Terör örgütlerinin propagandasını yaptığı tekfirci ideolojiye karşı koymanın önem ve gereğine vurgu yapan Caferi; bu tehlikeye karşı koyma öneminin, kimyasal silah kullanımına karşı koyma çabaları öneminden daha az olmadığının altını çizdi. Caferi dolayısıyla Suudi Arabistan, Katar ve daha başka rejimlerin tekfirci ideolojiyi yayma yönünde bulundukları yoğun çabaların da göz ardı edilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Terör örgütleri ve destekçilerinin cezalandırılmaları yerine ödüllendirilmelerinin mantıksız olduğunu ifade eden Caferi; AB’nin teröre her türlü desteği temin eden Erdoğan ve rejimi ile bulunduğu anlaşmanın esef verici olduğunu söyledi. Caferi Erdoğan ve rejiminin teröre desteği ile temel nedenini oluşturduğu mülteciler ile ticaret yapması, durumlarını fırsat kullanması ve provokasyon edatı olarak kullanmasının esef verici bir durum olduğunu sözlerine ekledi.
R.H.