ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad teröristlerin Suriye’de geçek bir inkübatöre sahip olmadıklarını belirtirken, bölgesel ve batılı kimi devletler tarafından desteklendikleri sürece güçlü olabileceklerini, eğitimlerinin de Türkiye’deki rejim, Suudi Arabistan ve Katar’ın destekleriyle gerçekleştirildiğini vurguladı.
İtalyan RAI UNO Televizyon kanalı ile röportajında el Esad; Batılı ve bölgesel devletlerin IŞİD ve Nusra Cephesini teşkil eden teröristleri destekleyip terör örgütlerini örtecek bir şemsiye temin etmeleriyle bu terörün oluşturduğu tehlikeden sorumlu olduklarını ifade etti.
El Esad teröristlerin Suriye’deki krize siyasi çözüm yönünde atılan herhangi bir adımın önünde temel bir engel oluşturduklarına dikkat çekerken, terörü yenmeden önce siyasi süreç için bir zaman süreci belirlemenin hiçbir faydası olmayacağını vurguladı.
Duyguları Politikleştirmek Doru Değildir
Paris’te meydana gelen terör saldırılarına ilişkin düşünceleri konusunda el Esad; savunmasız insanları sebepsiz nedensiz hedef alan bu saldırıları dehşet verici olarak nitelendirdi. El Esad Suriyelilerin beş yıla yakın süredir bu gibi saldırılara maruz kalmalarıyla Paris’te, Beyrut’ta, Yemen’de ya da Rus yolcu uçağına gibi yapılan terör saldırılarının acısını gayet iyi bildiklerini söyledi. Fakat özellikle batılılar olmak üzere dünyanın sadece Paris’te yaşanan terör eylemlerinin acısını hissettiğini, beş yıla yakın suredir terör nedeniyle büyük acılar yaşayan Suriyelilerin acılarını hissetmediğini ifade etti.
El Esad duyguları politikleştirmenin doğru olmadığını, duyguların milletçilikle ilgisi olmayıp tamamen insani bir mevzu olduğunun altını çizdi.
IŞİD’in Gerçek Bir İnkübatörü Yoktur
Paris saldırılarını IŞİD’in üstlenmesiyle bu terör örgütünün ne derecede güçlü olduğu ve ona karşı mücadelenin nasıl olması gerektiğine ilişkin soruya cevabında el Esad; bu örgütün gücünü anlamak için halk tabanına bakmak gerektiğini ifade etti.
Sözlerine devam eden el Esad; IŞİD’in Suriye’de şu ana dek gerçek veya doğal bir inkübatörü olmadığını belirtti. Bunun da olumlu bir nokta olduğunu ifade eden el Esad; fakat sorunun kronik hale gelmesi halinde tekfirci ideolojinin toplum içinde yayılabileceğini, bunun da daha büyük bir sorun olacağını belirtti.
Asıl Mesele Onlara Verilen Destektir
Teröristlerin bir kısmının Suriye’de eğitim almaları konusunda ise el Esad; bunun Türkiye’deki rejimin yanı sıra Suudi Arabistan ve Katar’ın desteği ile olduğuna, Fransa dahil batılıların da buna göz yumduklarına dikkat çekti.
Her şeye rağmen asıl meselenin bu olmadığına işaret eden el Esad; bu ideolojiye sahip çıkan bir halk tabanı olmadıktan sonra terörü bertaraf etmenin mümkün olabileceğini söyledi. El Esad teröristleri güçlü kılanın bölgesel ve Batılı kimi devletlerden aldıkları askeri ve siyasi destek olduğunun altını çizdi.
Kendi İddialarını Kendi Açıklamalarıyla Çürütüyorlar
Batılıların, ‘kendisinin ilk başlarda IŞİD’i desteklediği yönündeki açıklamalarına ilişkin düşünceleriyle’ ilgili bir soruya cevabında el Esad; bu konuda mantık ve gerçeğe dayanmanın gerektiğine işaret etti.
Hillary Clinton dahil olmak üzere ABD’li birçok yetkilinin bizzat kendilerinin bile Kaide Örgütünün vahhabi Suudili finansla Amerikalılar tarafından teşkil edildiğini açık ve net bir şekilde ifade ettiklerine dikkat çeken el Esad; IŞİD ve Nusra Cephesinin de Kaide Örgütünün kolları olduğunun da bilinen bir gerçek olduğunu belirtti. El Esad IŞİD’in de 2006 yılında Irak’ta Amerikalıların denetimi altında teşkil edildiğini, bu tekfirci örgütün lideri olarak bilinen ‘Ebu Bekir el Bağdadi’nin ise New York’ta ABD cezaevlerinde tutukluyken serbest bırakılması ardından IŞİD lideri olduğunun altını çizdi.
ABD’liler dahil Batılı yetkililerin kendi iddialarını kendi açıklamalarıyla çürüttüklerine dikkat çeken el Esad; IŞİD’in nerede ve nasıl teşkil edildiğinin bilindiğini belirtti.
Önemli Olan Alan Değildir
Devletin kontrolündeki alana ilişkin soruya cevabında el Esad; coğrafi açıdan bunun her gün değişmesiyle pek bir öneme sahip olmadığını söyledi. El Esad önemli olanın teröristlerin bulundukları bölgelerde yaşayan insanların sayısı ile hükümet kontrolündeki bölgelerde yaşayan insanların sayısı arasındaki fark olduğunu ifade etti.
Teröristlerin bulundukları bölgelerde insanların büyük çoğunluğunun teröristler tarafından boşaltıldığına veya teröristlerden korkuları nedeniyle kaçtıklarına vurgu yapan el Esad; bu insanların askeri olarak hükümet kontrolündeki bölgelere kaçtıklarına dikkat çekti.
Sözlerine devam eden el Esad; her şeye rağmen Suriye ordusunun vatan topraklarının her karışında mevcut olmasının mümkün olmadığını belirtti. Kimi medya araçlarının ‘hükümetin kontrolü altındaki alanın Suriye’nin %50’inden azı olduğu ya da benzeri haberlerin propagandasını yapmalarının doğru olmadığına dikkat çeken el Esad; Suriye’nin %50’inin zaten alan olarak insanların olmadığı bölgelerden oluştuğunu ifade etti.
El Esad Suriye ordusunun temel amacının halkın güvenliğini sağlamak olmasıyla boş bölgelerin teröristlerin kontrolünde olmasının pek bir anlam taşımadığına işaret etti.
O Bölge Tamamen Boş Bölgedir
Irak ile sınırların kalmadığı konusunda ise el Esad; Şam kırsalından Irak sınırlarına kadar uzanan bölgenin boş çöl bölgeden ibaret olduğuna dikkat çekti.
Sınır meselesinin ise tamamen teröristler ve onları destekleyen Türkiye hükümeti ve Ürdün ile ilişkili olduğunu belirten el Esad; Türkiye ve Ürdün’ün destekleri nedeniyle sınırların tamamen kaos içinde olduğunu söyledi. El Esad sınırları kontrol etme ve denetlemenin iki tarafın çabasına ihtiyaç duyduğunu, Ürdün ve Türkiye’nin ise bunun yerine teröristleri desteklediklerini belirtti.
Cumhurbaşkanına İlişkin Herhangi Bir Şey Yok
Viyana ve Antalya’da Suriye ile ilgili görüşmeler ve kendisinin görevden çekilmesi ne ilişkin açıklamalar konusunda ise el Esad; iki konferansta çıkan deklarasyonların cumhurbaşkanına ilişkin herhangi bir metin içermediği gibi, siyasi sürecin tamamen Suriyelilerin kendi aralarında nasıl anlaşacaklarına bağlı olduğunun belirtildiğine dikkat çekti.
Suriye’de cumhurbaşkanının şu yada bu tarafça değil de anayasa kapsamında belirlendiğini belirten el Esad; Viyana görüşmelerinde cumhurbaşkanına ilişkin herhangi bir söz geçmemesinin yanında Suriye anayasası ve Suriyelilerin iradelerine saygının da öngörüldüğünü vurguladı.
18 aylık zaman süresi konusunda ise el Esad; Suriyelilerin kendi aralarında oturup diyalogla anlaşmadıkları sürece herhangi bir zaman süreci belirlemenin faydası olmayacağını ifade etti.
Suriyelilerin Kararlaştırmaları Halinde Hiçbir Kırmızı Çizgi yoktur
Parlamento seçimleri konusunda da el Esad; kimin ne derecede halk tabanına sahip olduğu ve halk tarafından desteklendiğinin görülmesi amacıyla anayasa ve kanunlar kapsamında parlamento seçimlerinin olmasının gerekli olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda ise el Esad; Suriyelilerin diyalog sonucunda cumhurbaşkanlığı seçimlerini kararlaştırmaları halinde seçimlerin olacağını ifade ederken, Suriyelilerin alacakları her kararın hayata geçirilmesinde hiçbir kırmızı çizginin olmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisinin aday olmaması halinde ‘güvenebileceği bir adayın olmasına’ ilişkin soruya cevabında el Esad; cumhurbaşkanlığının şahsi bir mülkiyet değil de ulusal bir dava olduğunun altını çizdi. El Esad bu davada asıl önemli olanın kendisinin güvenip güvenmemesi değil de Suriye halkının güvenip güvenmeyeceği olduğuna, dolayısıyla karar tamamıyla Suriye halkına ait olduğuna vurgu yaptı.
Sözlerine devam eden el Esad; sonuç itibarıyla Suriye’de siyasi sürecin başarılı olması ve bu sürece zaman süresi belirlemek için her şeyden önce terörü yok etmek gerektiğinin altını çizdi.
Silahlı yada Yurtdışında Teşkil Edilen Muhalefet Olamaz
Silahlı grupların ‘muhalefet’ sayılmadığına ilişkin her daim yaptığı açıklamalar konusunda bir soruya cevabında el Esad; hiçbir ülkenin devlete ve halka karşı silah taşıyan grupları muhalefet olarak kabul etmesinin mümkün olmadığını ifade etti.
El Esad savunmasız insanları katleden, vahşi eylemlerde bulunan, altyapı ve hizmet kurumlarını sabote edenlerin muhalefet sayılmalarının hiçbir mantık yada hiçbir anayasaya uymadığına dikkat çekti. Muhalefetin siyasi bir tabir olduğuna dikkat çeken el Esad; kimin muhalif olduğunun şahsi görüşle değil de seçim sandıklarıyla belirlenmesi gerektiğini ifade etti.
Kimleri siyasi muhalif olarak nitelendirebileceği yönündeki bir soruya cevabında ise el Esad; bunu kendisinin değil de Suriye halkının seçim sandıkları aracılığı ile belirleyeceğini belirtti.
Kendisinin şahsi görüşüne de değinen el Esad; “bana göre muhalefet bu vatana tabi olan ve halk tabanı olanlara muhalefet denilir. Yabancı devletlerin bakanlıklarında ya da istihbarat cihazlarında şahıs ya da grup ve ya da başka ne şekilde olursa olsun teşkil edilen oluşumlara muhalefet demek mantıklı değildir. Bir kukla, işbirlikçi ya da kiralık değil de Suriyeli olman gerekiyor..” ifadesini kullandı.
Yurtdışındaki Suriyeli mültecilere ilişkin soruya cevabında ise el Esad; kuşkusuz ki vatanı terk eden herkesin Suriye için bir kayıp olduğunu ve bunun da esef verici bir durum olduğunu söyledi.
Bu meselede asıl sorulması gerekenin bu insanların neden vatanlarını terk ettikleri olduğuna dikkat çeken el Esad; her birinin bir hikayesi olmasına rağmen Suriye’yi terk etmesinin temel nedeninin teröristlerin teşkil ettikleri tehlike ve tehdit olduğunu belirtti. El Esad bir diğer nedenin ise teröristlerin sabote ettikleri altyapı ve hizmet kurumları olduğunu, bir başka nedenin de Suriye halkı için timsah gözyaşları döken Batılı devletlerin uyguladıkları ekonomik yaptırımlar olduğunu ifade etti.
Batılı Propaganda ile Kaybedecek Zamanımız Yoktur
Suriye’de yaşananlardan kendisinin ne derecede sorumlu olduğuna ilişkin soruya cevabında el Esad; krizin başından beri yaptığı şeyin Suriye’yi devlet ve halk olarak hedef alan teröre karşı savaşmakla birlikte ilk andan beri diyalog ve siyasi çözümü desteklemek olduğuna dikkat çekti.
Sözlerine devam eden el Esad; Batılı yetkililer ve medya araçlarının bu konuda kendilerine göre propaganda yaptıklarına işaret ederken, gerçekle bağdaşmayan bu propagandayla zaman kaybetmenin yanlış olduğunu belirtti.
El Esad Batılıların oynadıkları oyun ve bu oyunun gerçeğinin günümüzde herkes tarafından bilindiğine dikkat çekerken, dolayısıyla Suriye’de olup bitenlerin tüm sorumluluğunun Suriye devletine değil de tamamıyla terörü destekleyen devletlere düştüğünün altını çizdi. Gerçekle ilgisi olmayan propaganda yapmak ve başkalarını suçlamanın Batılılar için mesele olmadığına işaret eden el Esad; gelişen olaylar ve gerçeklerin ise durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.
Sonuç itibarıyla tüm Suriyelilerin nispi olarak yaşananların sorumluluğunu taşıdığına işaret eden el Esad; taktiksel hataların bulunduğunu, fakat stratejik sorumluluğun Suriyelilere değil de terör örgütleri ve destekçilerine düştüğünü belirtti.
Askeri ve Siyasi Meseleleri Masaya Yatırdık
Moskova’ya bulunduğu ziyaretine ilişkin soruya cevabında el Esad; bu ziyaretin hem Rus hava güçlerinin Suriye’de hava operasyonlarına başlamalarından sonra, hem de Viyana görüşmelerinden önce geldiğine dikkat çekti.
El Esad dolayısıyla bu ziyaretinde askeri durumları masaya yatırdıkları gibi siyasi gelişmelera ve durumlara da odaklandıklarını belirtti. Rusya’nın tarihi derin ilişkileri sayesinde bölge ve davalarını gayet iyi bir şekilde irdelemiş olduklarına dikkat çeken el Esad; sonuç itibarıyla ziyaret ve sonuçlarını olumlu olarak nitelendirebileceğini belirtti.
Gerçek Müslümanlar ile Radikaller Arasında Bir Savaştır
Suriye’deki savaşın din savaşı olup olmadığına ilişkin soruya cevabında el Esad; gerçekte bu savaşın gerçek dinden sapan radikaller ile gerçek Müslümanlar arasında olduğunu söyledi. Terör örgütleri ve onları destekleyen güçlerin bu savaşa muhtelif isimler vermeye çalıştıklarını ifade eden el Esad; mezhepsel bir savaş olduğunun gerçekle ilgisi olmadığını belirtti.
Sözlerine devam eden el Esad; teröristlerin halkı ikna etmek için eylemlerinde din ve kutsallıklarını edat olarak kullandıklarına vurgu yaptı.
Tüm Suriyelilerin Geleceğiyle Aynıdır
Suriye’de Hıristiyanların geleceğine ilişkin soruya cevabında el Esad; Hıristiyanların tarih boyunca Suriye’de önemli bir rol oynadıklarına işaret etti. Özellikle Suriye olmak üzere bölgenin etnik ve dini açıdan oldukça zengin bir yapıya sahip olduğuna dikkat çeken el Esad; bunun sosyal ve diğer tüm açılardan taşıdığı önemi ifade etti.
El Esad sonuç itibarıyla Suriye’de Hıristiyan, Müslüman ya da hangi etnik veya dinden olursa olsun geleceklerinin bir olduğunun altını çizdi.
Suriye’de Hıristiyanların Müslümanlardan daha çok hedef alındıkları konusunda ise el Esad bunun gerçekle ilgisi olmadığını, savaşın radikallerle gerçek Müslümanlar arasında olmasıyla radikallerin kendileri haricinde kimseyi istisna tutmadıklarının altını çizdi.
Kuşkusuz Suriye’nin Geleceği Daha Önemlidir
Kendisinin mi yoksa Suriye’nin geleceğinin mi daha önemli olduğu sorusuna cevabında ise el Esad; kuşkusuz ki Suriye’nin geleceğinin daha önemli olduğunu belirtti.
Sözlerine devam eden el Esad fakat Suriyeli bir vatandaş olarak da Suriye’nin terörden kurtulup güvenlik ve istikrarına kavuşmasının kendisi için büyük önem taşıdığını ifade etti. Vatanın geleceğinin vatandaşların da geleceğini etkilediğine dikkat çeken el Esad; yurtsever duyarlılık ve sorumluluk kavramlarına işaret etti.
‘Cumhurbaşkanı giderse Suriye’nin geleceği iyi olur, kalırsa da kötü olur’ demenin tamamen Batılı bir propaganda olduğunu ifade eden el Esad; Suriye’deki durumun ise bundan farklı olduğunu belirtti. El Esad Suriye’de cumhurbaşkanını isteyenlerin de istemeyenlerin de bulunduğunu, istemeyenlerin çoğunluk olmasına rağmen sandalyesine tutunması halinde o zaman kötü olacağını ifade etti.
https://www.youtube.com/watch?v=a609NyRI4ag
R.H.