NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletlerdeki Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi kimi tarafların Suriye’de insani duruma önem verdiklerini ve insani krizin çözülmesini istediğini iddia ettiği bir zamanda bu durumların temel nedeni olan terörle ciddi bir mücadeleyi reddettiklerini belirtti.
BM Güvenlik Konseyinin bugün Suriye’deki insani durumları tartıştığı oturumda konuşan Caferi; söz konusu bu tarafların Suriye halkına insani yardımların temin edilmesinde Suriye hükümeti ile koordinasyonu bile reddettiklerine de dikkat çekti.
Suriye’deki kriz ve insani durumların temel nedeninin dış güçlerin desteklediği terör olduğunun bir kez daha altını çizen Caferi; yayılan terör tehlikesine karşı koymanın ancak ve ancak Güvenlik Konseyinin terörle mücadeleye ilişkin kararlarının tarafsız ve ciddi bir şekilde hayata geçirilmeleriyle mümkün olabileceğine vurgu yaptı. Caferi bu bağlamda Suriye hükümeti ile de koordinasyon ve işbirliğinin kaçınılmaz olduğunu da yeniden ifade etti.
Türkiye ve Ürdün rejimlerinin çokuluslu teröre güvenli geçit ve barınak temin etmelerinin yanı sıra lojistik desteğe devam ettikleri sürece Suriye’de insani krize son vermekten söz etmenin mümkün olmadığını ifade eden Caferi; buna ilaveten Suudi Arabistan, Katar ve daha başka rejimlerin tekfirci teröre aleni ve bol keseden finans sağlamaları gölgesinde insani krizi çözmekten söz etmenin mantık ya da ciddiyetle ilgisi olmadığını söyledi.
Suriye halkı için timsah gözyaşları döküp insani durumlardan söz edenlerin tek uğraşları ve gayelerinin Suriye hükümeti ve ordusuna çamur atmak olduğunu belirten Caferi; kendi halklarını bile tehdit eden terör şeytanına karşı koymada Suriye hükümeti ile işbirliği yerine bu şeytanla işbirliğini tercih ettiklerini ifade etti.
Caferi aynı tarafların dar çıkarlı tutumları nedeniyle dünyanın 100’e yakın devletinden tekfirci teröristlerin Suriye ve Irak’a akın ettiklerine dikkat çekerken; bu devletlerin söz konusu teröristlere desteklerine ışık tuttu.
IŞİD, Nusra Cephesi ve kardeşleri diğer terör örgütlerinin boşluktan gelmediklerine vurgu yapan Caferi; bu tekfirci terör örgütleri finanse eden, eğiten, silahlandıran, barındıran, ulaşımlarını kolaylaştıran ve çalıntı petrol yada tarihi eserlerle büyük miktarlarda finans elde etmelerine destek veren Türkiye’deki rejim gibi tarafların bulunduğuna da dikkat çekti. Caferi tüm bunların düpedüz ve net bir şekilde uluslar arası terör olduğunun altını çizerken, ‘silahlı muhalefet’ olarak adlandırılmalarının kabul edilemez olduğunu sözlerine ekledi.
Terörü destekleyen devletlerin teröre harcadıkları paraların bir miktarını bile Suriye’de insani yardımlara harcamış olsalardı meselenin çözülmüş olacağına dikkat çeken Caferi; ABD’nin ‘ılımlı muhalifleri eğitip donatmak için’ 500 milyon dolar harcadığına işaret etti. Caferi bu paranın tek başına BM tarafından belirlenen insani yardım bütçesindeki yetersizliği gidermeye yeterli olduğunu söyledi.
Suriye’nin birçok kez BM çerçevesindeki çözüm çabalarını desteklediğini net bir şekilde ifade ettiğine dikkat çeken Caferi; siyasi çözüm tekerine çomak sokanların Suriye’de terörü destekleyen taraflar olduğunu belirtti.
Caferi Suriye’ye ilişkin uluslar arası kimi raporlarda taraf tutulduğuna dikkat çekerken BM genel sekreteri Ban Ki-moon’un son olarak hazırladığı raporda terörle mücadeleye ilişkin kararlarda yine taraflı davrandığını ifade etti. Bu raporda ABD komutasındaki koalisyon uçaklarının Suriye’de sivilleri, hastaneleri, okulları ve hizmet şebekelerini hedef almalarına hiçbir şekilde değinilmediğine vurgu yapan Caferi; raporda çarpıtılmış bilgiler kaynak gösterilerek Suriye ve Rusya’nın terörle mücadeledeki ortak çabalarına çamur atıldığına dikkat çekti. Caferi Suriye ve Rusya’nın ortak çabalarla teröristlere ağır darbeler indirildiğini belirtirken, bunun bir kısım tarafları rahatsız etmeleriyle gerçekleri çarpıtmalarına başladıklarını söyledi.
Caferi bu tarafların ‘ılımlı muhalifler’ olarak adlandırdıkları grupların Türkiye’deki rejimin muhtelif devletlerden toplayıp oluşturduğu ‘Fetih Ordusu’ olduğuna işaret ederken bunun da Kaide Örgütünün Suriye kolu Nusra Cephesinden başka bir şey olmadığının altını çizdi. Bu oluşumda Nusra Cephesi ve ona biat eden Ahrar el Şam İslami Hareketi olduğunu ifade eden Caferi; en çok Şam kırsalında faaliyet gösteren ve Suudi rejimi tarafından finanse edilen ‘İslam Ordusu’nun da Çeçenistan ve daha başka devletlerden kiralık tekfirciler barındırdığını belirtti.
Caferi Ürdün’ün Başkenti Amman’da mevcut yabancı istihbarat subaylarının komutasındaki Mok Operasyon odasının destek ve yönetimindeki ‘Yermük Şehitleri Tümeni’nin ise sadece Ürdün’den 8 bin tekfircinin yanı sıra daha başka devletlerden de binler teröristi barındırdığına vurgu yaptı.
İsrail’in Golan topraklarında aleni ve net bir şekilde her türlü desteği sağladığı tekfirci teröristlerin uluslar arası terör örgütleri listesinde yer alan Nusra Cephesine tabi olduklarına dikkat çeken Caferi; bunların kimliklerini gizlemedikleri gibi İsrail’in de aleni bir şekilde desek verdiğini ifade etti. Caferi İsrail’in desteklediği bu tekfircilerin aynı zamanda bölgede görev yapan BM barış güçlerine de saldırdıklarına dikkat çekti.
R.H.