NEW YORK – Başbakan Yardımcısı Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Velid el Muallim BM genel kurulunun New York’ta düzenlenen çalışmalarında Suriye Arap Cumhuriyeti adına yaptığı konuşmada; Suriye’nin teröre karşı savaşını söz ve pratikle sürdürdüğünü, istisnasız her karış toprağı terörden temizleninceye dek sürdüreceğini vurguladı.
Yedinci Bent Altında Alınan Kararlar Kağıt Üzerinde Mürekkep Olarak Kaldı
Muallim Suriye ordusunun büyük özveriler ağır bedele rağmen vatan topraklarının tamamını terörden temizleme gücü ve olanağına sahip olduğunun altını çizerken; terör akışına son verme ve terörü destekleyen devletlerin bu destelerini kesmelerine zorlanmaları çağrısında bulundu.
Dört buçuk yıldan fazla bir süredir evrensel hırçın bir teröre maruz kalan Suriye’nin Güvenlik Konseyi ve BM’den terörle mücadelede vaatlerini ve kararlarını ciddi bir şekilde hayata geçirmesini beklediğine işaret eden Muallim; Güvenlik Konseyinin terörle mücadele konusunda yedinci bent altında aldığı kararların hala kağıt üzerinde mürekkepten ibaret olduğunu ifade etti. Muallim bu kararların zorlayıcı olmalarına rağmen teröre her türlü desteğini sürdüren devletler hakkında herhangi bir adım atılmadığını, söz konusu devletlerin terör akışı, finans ve askeri desteğini sürdürdüklerini ifade etti.
Muallim dünyada güçlü devletlerin daha ne kadar uluslar arası kararları umursamayıp bu kararlara bağlı kalan devletleri ezmeye, sömürmeye ve hegemonyası altına almaya çalışacağı sorusuna dikkat çekti.
Dar Çıkarlar Üzerine İzlenilen Politikalar Nedeniyle Terör Yayıldı
Suriye halkının hak ve özgürlüğü iddiaları altında dünyanın her yerinden akın eden teröristlere destek karşısında daha ne kadar sessiz kalınacağını sorgulayan Muallim; destekledikleri tekfirci terörün Ortadoğu ülkelerini hedef alan eylemlerinden sonra şimdi de Batılı devletlere uzandığına dikkat çekti. Muallim dar çıkarlar uğruna izlenilen politikalar ve tutumlar sonucunda güçlenen ve yayılan terörün Suriye ve daha başka ülkelerde masum insanları nasıl vahşice hedef aldıklarına vurgu yapan Muallim; bu masum halkların ölüm, yıkım ve tehcir edilmeleri nedeniyle tüm bu acıları yaşamak için ne günahı olduğu sorusuna vurgu yaptı.
Terörün sınırları olmadığını, karanlık ve tekfirci ideolojiden başka bir şey tanımadığını, dayatmalarına boyun eğmeyen herkesi ve her şeyi hedef bildiğine işaret eden Muallim; Suriye’nin baştan beri bunu belirtmeye çalışmasına rağmen kimsenin kulak vermediğini söyledi. Muallim şimdi ise bunun doğruluğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde netleşmesi ardından ciddi ve etkin bir şekilde teröre karşı harekete geçilmesinin önemini vurguladı.
Parlamentoları Bile Olmayan Devletlerle İttifak Kurulurken Demokrasi Adı Altında Ülkeler Yıkılıyor
Bir kısım hükümetlerin iç kriz ve meselelerini dışarıya ihraç etme çabasında olan devletleri desteklediklerine dikkat çeken Muallim; ölüm ve yıkımdan başka bilmeyen bu devletlerin gelişmiş devletler tarafından desteklendiğini belirtti.
Muallim demokratik seçimler ve parlamentoları olan devletlerin ne parlamento ne de seçimleri tarihi boyunca bilmeyen, kadın haklarını tanımayan devletlerle ittifak kurup başka devletleri muhtelif iddialar altında yıkmaya çalışmalarının mantıksızlığına işaret etti. Sözlerine devam eden Muallim; cihat nikahını kabul eden, ellerin kafaların ve ayakların ceza olarak kesilmesini uygun gören, kundaklama ve yağmalamayı meşru kılan, tarih ve uygarlığı yağmalayıp tahrip eden bu gibi devletlerle ittifakın mantıksızlığına işaret etti.
Diyalog Yoluyla Siyasi Sürece İnanıyoruz, Fakat Terörle Mücadele Önceliklidir
Muallim Suriye’nin her daim siyasi çözüme inandığını ve bu yönde olumlu tutum izlediğini belirtti. Fakat siyasi sürecin hayata geçirilmesi için teröre son vermenin mutlak bir gereklilik olduğunun altını çizen Muallim; güvenlik ve istikrar sağlanmadan hiçbir siyasi adım atmamın mümkün olmadığını söyledi.
Masum sivillerin gaddar füzelerle hedef alındığı, evlerin, araçların ve sokakların bombalı araçlarla havaya uçurulduğu bir ortamda siyasi adım atmanın imkansızlığına işaret eden Muallim; bu koşullar altında seçim yapılamayacağını ifade etti. Muallim bunun için herkes tarafından bilinen devletlerin teröristlere desteklerini kesmeleri gerektiğini, terörün de kökten yok edilip güvenlik ve istikrarın sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
Sözlerine devam eden Muallim; başlatılacak siyasi çözümde ulusal egemenlik ve bağımsızlığın yanı sıra Suriye’nin toprak ve halk bütünlüğünün korunması gereğinin altını da önemle çizdi.
Görüş Alışverişi Amaçlı Dört Grup Çalışmalarına Katılmayı Kabul Ediyoruz
BM’nin Suriye özel temsilcisi Staffan de Mistura’nın amacın ilgili taraflar arasında görüş alışverişi olduğu ve zorlayıcı ya da resmi olmadığı garantisi vermesi ardından Suriye’nin dört uzman komite çalışmalarına katılmayı onayladığını duyuran Muallim; bu çalışmalar neticesinde elde edilecek sonuçların Cenevre III konferansına hazırlıkta katkı sağlayacağını söyledi.
Muallim Suriye’nin bu onayının zayıflığından ve ordusunun yorgunluğundan kesinlikle kaynaklanmadığını belirtirken; Suriye’nin devlet, halk ve ordu olarak teröre karşı savaşını sürdürme gücünde olduğunu, egemenlik ve toprak bütünlüğünden herhangi bir ödün vermeden bu savaşını azim ve kararlılıkla sürdüreceğinin altını çizdi.
Sözlerine devam eden Muallim Suriye’nin, terör saldırılarıyla sağlanamayan hedeflere siyasi yollarla sağlanmasına da kesinlikle izin vermeyeceğinin altını çizdi.
Terör Ciddi Bir Mücadeleyi Gerektiriyor
Muallim Suriye’nin Rusya Başkanı Vladimir Putin’in çaba ve girişimlerini desteklediğini ifade ederken; teröre karşı uluslar arası ciddi ve dürüst bir mücadelenin kaçınılmaz olduğu ifade etti. Belli başlı devletlerin destekleri sonucunda terörün dünya halklarını tehdit eden en ciddi tehlike olduğuna bir kez daha işaret eden Muallim; bu tehlikenin ancak ve ancak ilk başta teröre desteğin kesilmesi ve destekleyen devletlerin buna zorlanmalarıyla ortadan kaldırılabileceğini söyledi.
Muallim aynı zamanda terörle mücadelede Suriye ile koordinasyonun mutlak bir zorunluluk olduğunu vurguladı.
İnsani Yaptırımlar Durumları Kötüye Sürükledi
Suriye’ye tek taraflı ve kanunsuz insani yaptırımlar uygulandığına dikkat çeken Muallim; terörü muhtelif şekillerde destekleyen devletler tarafından uygulanan bu yaptırımların Suriye’de insani durumları ne derecede kötü etkilediğine ışık tuttu. Muallim Suriyelilerin tehcir edilmesinde de bu yaptırımların büyük katkısı olduğuna da dikkat çekti.
Muallim bu yaptırımların sadece halkı olumsuz etkilemekle kalmadığını, terör örgütlerin güçlenmesine ve yayılmasına da katkı sağladığını söyledi.
Yurduna Dönmek İsteyenlere Gereken Garanti Verilecek
Suriye devletinin tehcir edilmiş olup yurduna ve evlerine dönmek isteğen Suriyelilere gereken garantiyi verdiğini belirten Muallim; bu vatandaşlara onurlu ve güvenli yaşamın sağlanacağını temin etti.
Muallim Suriye devletinin aynı zamanda Suriye’nin istisnasız her yerinde vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması ve insani yardımların ulaştırılmasına da büyük çaba harcadığını vurguladı.
Golan Toraklarını Geri Alma Hakkımızdır
Suriye’nin, İsrail işgali altındaki Golan topraklarının tamamını eksiksiz bir şekilde geri alma hakkını vurgulayan Muallim; uluslar arası kararların Suriye’nin 4 Haziran 1967 yılı sınırlarına kadar geri alma hakkını garantilediğine dikkat çekti. Muallim fakat İsrail ve destekçi devletlerin bu konuda ilgili uluslar arası kararları umursamadıklarını, dolayısıyla da BM ve Güvenlik Konseyinin bu bağlamda üstlerine düşen sorumluluğu üstlenmeleri gerektiğini ifade etti.
Filistin Davası Merkezi Dava Kalacaktır
Filistin davası konusunda ise Muallim; Filistin davasının her daim merkezi dava olarak kalacağını vurguladı. Muallim Suriye’nin başkenti Kudüs olan bağımsız devletlerini kurmaları ve diyarlarına dönüş hakları başta olmak üzere Filistinlilerin tüm meşru haklarını almalarında Filistin halkına desteğini sürdüreceğinin altını çizdi.
Suriye Tüm Sorumluluklarına Bağlı Kaldı
Sözlerine devam eden Muallim Suriye’nin 2013 yılı sonlarında tüm Ortadoğu Bölgesinin tamamen kitle imha silahlarından arındırılması amacıyla Rusya Başkanı Putin’in önerisini kabul ettiğini belirtti. Bu bağlamda Suriye’nin Uluslararası Kimyasal Silahları Yasaklama Anlaşmasını onayladığını ve bu anlaşmada üstüne düşen sorumlulukları ince ayrıntılarına kadar yerine getirdiğinin altını çizdi.
Muallim zor koşullara rağmen Suriye’nin sorumluluklarına bağlı kalması neticesinde Suriye’nin kimyasal silahlardan arındırılması görevinin başarıyla tamamlandığını ifade etti.
İsrail’in nükleer silahlarından arındırılmasıyla Ortadoğu’nun ancak ve ancak kitle imha silahlarından arındırılacağını belirten Muallim; bölgede askeri nükleer güce sahip İsrail’in uluslar arası denetime alınması gereğini vurguladı.
Teröre Karşı Zafer İstiyorsanız İlgili Uluslar arası Kararları Dürüst ve Ciddi Bir Şekilde Hayata Geçirin
Konuşmasının sonunda Muallim Suriye ve halkının güvenliğine özeni iddia eden herkese seslenerek; şayet teröre karşı gerçekten zafer elde etmekle birlikte Suriye’de ekonomik ve siyasi reformlar istiyorlarsa Güvenlik Konseyinin terörle mücadeleye ilişkin kararlarını ciddi ve dürüst bir şekilde hayata geçirmeleri gerektiğini vurguladı.