NEW YORK – Suriye’nin BM’de Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi; Suriye’nin 4 yıldır, daha önce eşi görülmemiş uzaktan kumanda edilen bir radikalizm ve terör dalgası ile karşı karşıya olduğunu ifade ederek bu terörün, çevresinde bulunan her şeyi yok etmeye ve Suriye’nin ekonomisini ve kalkınma faaliyetlerini tamamen durdurmaya çalıştığını, vatandaşların güvenlik ve istikrarını tehdit ettiğini belirtti.
2015 Sonrası Kalkınma Faaliyetleri Çalışma Programı temelinde düzenlenen BM Kalkınma Zirvesinde bir konuşma yapan Caferi, terör dalgasının başlaması ve günümüze kadar sürmesinin kimi devletlerin yanlış politikaları kimilerinin de dar görüşlülüğünün sonucu olduğuna işaret ederek kimi devletlerin siyasi çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla bütün ahlaki ilkeleri yok sayarak terörü tırmandırdığını ve alevlendirdiğini belirtti.
Terör Dalgası Bölgesel ve Uluslararası İstihbarat Daireleri Tarafından Yönlendiriliyor
Suriye’nin karşı karşıya olduğu durumun, belirli bölgesel ve uluslararası istihbarat daireleri ve taşeronlar tarafından yönlendirilen bir radikalizm ve terör dalgası olduğunun artık herkes tarafından net bir şekilde görülecek aşamaya gelindiğini dile getiren Caferi; Suriyelileri ve bütün bölge halklarını birbirine karşı kışkırtan terör fetvalarının nerelerden yayınlandığının, teröre nerelerden silah ve finans sağlandığının artık hiçbir şekilde sır olmadığını vurguladı.
Bu teröristlerin ve taşeronlarının nihai hedeflerinin, bölgedeılımlılık, barışçıl yaşam ve hoşgörünün en önemli kalesi olan Suriye’yi yıkmak olduğunu ifade eden Caferi; Suriye’nin hükümeti ve halkıyla birlikte içinde olduğu çatışmanın radikalizme karşı ılımlılık, gericiliğe karşı uygarlık-kalkınma ve kaosa karşı istikrar çatışması olduğunu beyan etti.
ABD ve Müttefiklerinin Silahlandırdığı Teröristler Binlerce Masum İnsanı Katlediyor
Günlük olarak herkesin IŞİD, Nusra Cephesi ve kimilerinin “Ilımlı Muhalefet” olarak isimlendirdiği diğer terör örgütleri tarafından Suriye’de uygulanan yıkım ve katliam saldırılarına tanık olduğuna dikkat çeken Caferi; ABD tarafından silahlandırılan söz konusu terör örgütlerinin Suriye’nin köy ve beldelerinde korkunç katliamlar düzenleyerek binlerce masum insanı katlettiklerinin altını çizdi.
Aynı teröristlerin Suriye’de bulunan petrol ve doğal gaz rezervlerini ilkel bir şekilde arıtarak çalmaları ve Türkiyeli tüccarlar aracılığıyla AB devletlerine satılması nedeniyle Suriye’nin tabiatının da tehdit altında olduğuna işaret eden Caferi, ayrıca bütün dünyanın Suriye’de bulunan kültürel ve arkeolojik mirasın tahrip ve gasp edilmesine seyirci olduğunu vurguladı.
Suriye’nin, terörden çektiği sıkıntılar ışığında, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Belgesinde “Terörle Mücadeleye Öncelik Verilmesi”ile ilgili maddeyi şiddetle desteklediğini dile getiren Caferi, teröre mücadelenin tabii ki BM ilkeleri ve uluslararası yasalar çerçevesinde ve özellikle devletlerin ulusal egemenliklerine saygı kapsamında olması gerektiğinin altını çizdi.
Bölgede sürdürülebilir kalkınmanın önündeki bir diğer engelin on yıllardır süren ve bölgede nüfuz sahibi devletler tarafından korunan ve güçlendirilen İsrail işgali olduğuna değinen Caferi; İsrail işgalinin Filistin ve Suriye halklarına karşı işlediği bütün suçlarının hesabının sorulması gerektiğini ibraz etti.
Göç ve mülteci sorununun kimi devletlerin izlemiş oldukları yanlış politikalar, kimi devletlerin krizlerin alevlendirmesi, terörü desteklemesi ve devletlerin iç işlerine yönelik dış müdahalelerin bir sonucu olduğuna dikkat çeken Caferi, mülteci krizinin çözümünün teröre verilen desteğe ve krizlerin alevlendirilmesine son verilmesiyle mümkün olacağını ekledi.
F.B.