MOSKOVA – Başbakan Yardımcısı Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Velid el Muallim Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in Ortadoğu’da kanların akıtılmasına son verme ve istikrarın sağlanması uğruna büyük çabalar harcadığını belirtti.
Bundan Dolayı Mucizeye İhtiyaç Vardır Dedim
Rusya Today Televizyonu ile mülakatında Muallim Putin’in terörle mücadele için bölgesel bir ittifakın kurulması ve kendisinin bunun bir mucizeye ihtiyaç duyulduğu yönündeki açıklamalarına ilişkin soruyu cevapladı. Muallim soruya cevabında Dört yıla aşkın bir süredir Suriye halkına karşı komplolar kuran, dünyanın 100 ülkesinden terörist toplayıp finanse etmesi, eğitmesi ve silahlarla donatması ardından Suriye’ye girişlerini kolaylaştıran devletlerin terörle mücadele eden devletlere dönüşmelerinin gerçekten bir mucizeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Uluslararası Güvenlik Konseyinin yedinci bent altında bu devletleri terörle mücadeleye zorunlu kılmayı hedefleyen kararlar almasına rağmen kulak asmadıklarını belirten Muallim; söz konusu kararlarda teröre finans, eğitim ve silah sağlanmasını yasakladığının altını çizdi. Muallim bundan dolayı da böyle bir ittifakın sağlanması için mucizeye ihtiyaç duyulduğunu söylediğini açıkladı.
Terörün Suriye ve Irak’tan Arap körfez ülkelere intikal etmesi ve son olarak Suudi Arabistan’ın yanı sıra Kuveyt’te meydana gelen bombalı eylemlerin bir uyarı alarmı teşkil ettiğine işaret eden Muallim; Putin’in de politikada öngörüşlü olup bu durumu idrak ettiğine dikkat çekti. Muallim Moskova ile bölgede önemli başkentler arasında yapılan temasların da Putin’in vardığı ve ilan ettiği sonuca yol açtığını söyledi.
Seçimlerden Kuşku Duyduklarını İfade Eden Devletler Seçimleri Tanımıyor Bile
Putin’in terörle mücadele ittifakında söz ettiği devletlerin, Suriye’de yapılan seçimlere kuşkuyla baktığı yönündeki soruya cevabında Muallim; Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad’ın bir halk iradesine sahip olduğunu, fakat seçimlerden kuşku duyan devletlerin ise seçimlere bile sahip olmadıklarına dikkat çekti. Suudi Arabistan ve Ürdün gibi devletlerin seçim yada seçim sandıklarını bile bilmediklerini belirten Muallim; bu devletlerin seçim konusunda kuşku duymaları yada söz hakkına sahip olmalarının mümkün olmadığını söyledi.
Destekledikleri Terörün Kendilerine Döneceğini Bilmeleri Gerekiyor
Türkiye konusunda ise Muallim; Türkiye halkının Erdoğan’ın tutum ve politikalarına karşı öfkesine vurgu yaparken, Suriye halkının ise tam tersine el Esad’ı desteklediğini ve onu Suriye’yi güvenli karaya ulaştırmada el Esad’ı garantör olarak gördüğünü belirtti.
Sözlerine devam eden Muallim; her şeye rağmen söz konusu bu devletlerin ‘Suriye’de el Esad gitmeden sükunetin sağlanmasına yada şiddete son verilmesine hayır’ demelerinin siyasi deneyimden uzak oldukça saçma bir tutum olduğunun altını çizdi. Muallim Cumhurbaşkanı el Esad’ın Suriye’nin kendisi değil de Suriye’nin koruyucusu olduğunu belirtti.
Söz konusu bu devletlerin finanse ettikleri ve destekledikleri terörün kendilerine döneceğini idrak etmeleri gerektiğini belirten Muallim; “bu devletlerde meydana gelen terör eylemlerinde kaç kardeşimizin kurban gitmesi gerekiyor ki yöneticileri uyansınlar ve ‘yeter artık’ desinler..” sorusunu dile getirdi.
Terör ve tekfirciliğe karşı mücadelede Suriye ve söz konusu devletler arasında koordinasyon ihtimali konusunda bir soruya cevabında ise Muallim; Suriye’nin terörle mücadelede herkesle koordinasyona hazır olduğunu belirtti. Muallim terör olgusunun sürekli olarak büyümekte olduğunu, sadece bölge devletleri değil de tüm dünya halklarının güvenlik ve istikrarını tehdit ettiğini ifade etti.
Büyükelçilik İki Devlete Hizmet Eder
Sözlerine devam eden Muallim; büyükelçiliğin bulunmasının sadece Suriye’nin çıkarlarına hizmet etmediğini belirtti. Muhtelif devletlerde büyükelçilik açan ve buna para harcayanların sadece büyükelçilik açtıkları devletlerin çıkarlarına hizmet etmediklerini, aksine kendi çıkarlarına hizmet ettiklerine dikkat çeken Muallim; her şeye rağmen Suriye’de büyükelçiliklerini açma yada açmama kararının her ülkenin kendi meselesi olduğunun altını çizdi.
Tam Tersine Putin’de Israr ve Kararlılığı Gördüm
‘İslami Devlet’ olarak bilinen terör örgütü ve terörle mücadele amaçlı bölgesel bir paktın oluşturulmasıyla birlikte ABD ve Rusya arasında bu yöndeki anlaşma, Rusya’nın Suriye konusundaki tutumu ve bu tutumda her hangi bir değişikliğin olup olmadığı konusunda bir soruya cevabında Muallim; “doğrusu tam tersine… Putin’in Suriye’ye desteğini sürdürme kararlılığı ve ısrarını gördüm. Net ve açık olarak Suriye’ye ekonomik, siyasi ve askeri desteğini sürdürme kararlılığını gördüm..” ifadesini kullandı.
Sözlerine devam eden Muallim; bu konuda Rusya ve ABD arasında gerçekten bir anlaşmanın olması halinde Rusya’nın ABD’yi doğru yola dönmeye ikna ettiği anlamına geldiğini söyledi. Muallim fakat yine de ‘Suriye muhalefeti’ adı altında silahlı grupları desteklemek için bir milyar dolar bütçe ayıran ve sadece Ürdün’de olmak üzere bu grupları eğitmek için 11 merkez kurup donatan ABD’nin Suriye’de nasıl istikrarın sağlanmasına çalışacağı ve nasıl terörle mücadele edeceği sorusuna vurgu yaptı.
Terörü Destekleyenlerin Terörle Mücadele Etmeleri İçin Doğru Yola Dönmeleri Gerekiyor
Muallim Suriye’de ‘ılımlı muhalifler’ diye bir şeyin olmadığını, inanları öldürenlerin de kurşunlara ‘ılımlı’ yazmadıklarını söyledi. ABD’nin utanmadan çekinmeden ‘ılımlı muhalifler’ olarak adlandırdığı grupları eğitmek için bir milyar dolar bütçe ayırdığını ifade eden Muallim; Ürdün’ün de enformasyon bakanının diliyle Ürdün toprakları üzerinde bu grupları eğitme kampları açtıklarını ilan ettiğine dikkat çekti.
Bundan dolayı söz konusu devletlerle teröre karşı pakt kurmanın mümkün olmadığını söylediğine vurgu yapan Muallim; fakat hatalarını kabul etmeleri ve doğru yola dönmeleri halinde ise Suriye’nin onlarla terörle mücadelede koordinasyonda bulunmaya hazır olduğunun altını çizdi.
Birçok Arap devletinin Suriye’de olayların ilk anlarından beri durumların gerçeğini ve diğer Arap devletlerin Suriye’ye yönelik tutumlarının tehlikesini idrak ettiklerini belirten Muallim; Suriye’nin bu devletlerin tutumlarını takdirle karşıladığını söyledi. Muallim başta Suriye’ye karşı tutum alan birçok Arap devletin de daha sonra hatasını idrak edip tutumlarını düzelttiklerine işaret ederken, Suriye’ye karşı Arap devletlerin sayısının 12’ye düştüğünü söyledi.
Sonuç İtibarıyla Çözüm Siyasi Çözümdür
Son çatışmaların görüşmelerde Suriye hükümetine baskı uygulama ve ödün vermeye zorlama amaçlı olup olmadığı yönündeki soruya cevabında Muallim; karşı tarafın bu yönde planlar yaptığını söyledi. Muallim fakat Suriye’nin sonuç itibariyle çözümün siyasi olduğunu inandığını, ordu operasyonlarının da sadece ve sadece Suriye halkını savunma, can ve mal güvenliğini koruma amaçlı olduğunun altını çizdi. Suriye ve ordusunun da bundan başka seçeneği olmadığını vurgulayan Muallim; saha durumlarının önemli olmasına rağmen sonuç itibarıyla nihai çözümün siyasi çözüm olduğuna dikkat çekti.
Suriyeliler arasında Moskova’da düzenlenen istişare görüşmelerinin 3. turunun düzenlenmesi konusunda Muallim; bu görüşmelerin Cenevre III için uygun bir zemin hazırlayabileceğini belirtti. Muallim fakat bu yönde her ilerlemek için Rusya’nın önerdiği program cetvelini hayata geçirmek gerektiğini ifade etti.
Süveyda Ahalisi ve Ordu Etrafında Kenetlenmesi Sayesinde Korundu
Ağır silahların Süveyda’dan çekilmesi yönünde Suriye hükümetine yapılan suçlamalar konusunda Muallim; Süveyda’nın, ahalisi ve orduyla birlikte hükümet etrafında kenetlenmesi sayesinde terörden korunduğunu belirtti. Bunun da sahada apaçık görüldüğüne dikkat çeken Muallim; Süveyda halkının teröre karşı savaşta ordu etrafında kenetlenmesinin örnek teşkil ettiğini söyledi.
Kürtler Suriye Halkının Bir Bileşenidir
Haseke’de IŞİD Örgütünün saldırılarında Suriye’deki azınlıklar dosyasını kullanması yönünde Suriye hükümetine yapılan suçlamalar konusunda bir soruya cevabında ise Muallim; Süveyda örneğinin Haseke’de de yaşandığını belirtti. Muallim Haseke ahalisinin de orduyla omuz omuza teröre karşı mücadele ettiğini, bu yönde de başarı ve zaferler kaydettiklerini ifade etti.
Şam ile Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin ilan ettikleri özerk idare arasındaki ilişki konusunda ise Muallim; Kürtlerin Haseke’deki diğer bileşenlerden farkları olmadığını söyledi. Arap ve Kürtlerin Suriye halkının birer bileşenleri olduğunu vurgulayan Muallim; Suriye’nin toprak ve halk bütünlüğünün yanı sıra egemenlik ve bağımsızlığı çerçevesinde her şeyin tartışmaya kabil olduğunu vurguladı.
ABD’nin Gizli Stratejisi Vardır
IŞİD’E karşı ABD komutasında teşkil edilen uluslar arası koalisyonun başarısızlığı gölgesinde Şam’ın terörle mücadeleye bakışına ilişkin soruya cevabında Muallim; ABD’nin hava operasyonlarının sonuçsuz olduğunu söylemenin doğru olmadığını belirtti. Muallim ABD’nin bu hava operasyonlarının arkasında gizli bir stratejiye sahip olduğunun altını çizdi. Koalisyon uçaklarının bir kısmının hava bombardımanlarında bulunduğunu ifade eden Muallim, bir kısmının ise cephanesiyle birlikte üslerine döndüklerini söyledi. Muallim bir kısmının ise hedef vurmadan çölde boş alanları bombaladığını, tüm bunların da ABD’nin gizli stratejisine hizmet ettiğine dikkat çekti.
Bu operasyonlarda IŞİD’e karşı mücadele kararlılığı konusunda ise kesinlikle kararlılık yada ciddiyet olmadığını ifade eden Muallim, Suriye’nin bunu görmediğini söyledi.
IŞİD’in bölgedeki ilk çekirdeğinin Irak işgali sırasında başladığını ve ‘Ebu Musab el Zerkavi’ zamanında Irak’ta meydana geldiğini belirten Muallim; Suriye’deki durumları fırsat bilip yayıldıklarını ve bu terör örgütüne ‘Irak ve Şam’da İslami Devlet’ adını verdiklerini söyledi. Muallim bu örgütün Suriye, Irak ve başka devletlere karşı bir örgüt haline geldiğini belirtti.
BRICS Devletleri Daha Etkin Bir Rol Oynayabilir
Suriye’nin BRICS devletleri grubunun terörle mücadelede etkin bir rol oynamasını teşvik ettiğini ifade eden Muallim; Rusya’nın ise temel bir rol oynadığını, BM misakı ve uluslar arası kanunların hayata geçirilmesine özen gösterdiğini kaydetti.
Muallim dolayısıyla gerek ABD, gerek Avrupa devletleri yada kim olursa olsun bu trene binmek isteyenlerin Suriye tarafından memnuniyetle karşılanacağını ifade etti.
Daimi Üyeler Kararlarına Saygı Duymalılar
Suriye’nin kaybettiğinden daha fazlasını kaybedecek bir şeyi olmadığını belirten Muallim; Güvenlik Konseyinde daimi üye devletlerin de kararına saygı göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Muallim Güvenlik Konseyinin teröre finans, silah ve eğitim sağlanmasını yasaklayan ve yedinci bent altında çıkan kararlarından birinin ABD başkanı Obama’nın huzurunda onaylandığına işaret etti. Buna rağmen ABD’nin bölgedeki müttefik devletlerinin bu kararlara saygı göstermediğini belirten Muallim; bunun da onların meselesi olduğunu ifade etti.
Seçimler Her Şeye Rağmen Zamanında Yapılacak
Suriye’de parlamento seçimleri konusunda ise Muallim; bu seçimlerin saha durumları göz önünde bulundurulmaksızın anayasa ve kanunlar kapsamında 2016 yazında yapılacağının altını çizdi.
Yeniden imar konusunda ise Muallim; Suriye ordusunun birçok bölgeyi terörden temizlediğini belirtti. Homs’ta olduğu gibi bu bölgelerde yeniden imar çalışmalarının yürütüldüğünü ifade eden Muallim; hükümetin bu amaçla belli bir bütçe tahsis ettiğini kaydetti.
Osmanlı Hayallerinden Söz Eden Türkiye Çözümü Engelledi
BM Suriye özel temsilcisi Staffan de Mistura’nın Halep girişimi konusunda da Muallim; Suriye’nin bu girişimi kabul ettiğini belirtti. Muallim fakat girişimin terör grupları tarafından engellendiğinin altını çizdi.
De Mistura’nın girişiminden önce Suriye’nin de bir girişimde bulunduğuna dikkat çeken Muallim; tüm bu çabaların terör örgütleri tarafından engellendiğini söyledi. Aslında teröristlerin karar verme durumunda olmadıklarını ifade eden Muallim; onların kararlarının Türkiye’den geldiğini belirtti.
Muallim Türkiye’nin ise tampon bölgeden söz ettiğini, Erdoğan’ın tekrarlamaya çalıştığı Osmanlı imparatorluğu hayallerinden söz ettiğini, dolayısıyla da çözümü desteklemesinin mümkün olmadığına dikkat çekti.
İkinci Yarıda Rolümüzü Oynayacağız
Suriye’nin daha önce bölgede kilit bir aktör olmasıyla günümüzde ise oyun sahasına dönüştüğü yönündeki söylemlere ilişkin soruya cevabında Muallim; “futbol maçında iki yarı arasında bir mola verilir. Bizler ise şimdi iki yarı arası moladayız. İkinci yarıda ise bölgedeki rolümüzü oynayacağız..” ifadesini kullandı.
A.A. – M.M.