NEW YORK – Suriye’nin BM’de Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi bugün Uluslararası Güvenlik Konseyinin Ortadoğu’daki Durumlarla İlgili düzenlediği toplantıya katıldı.
Caferi, Güvenlik Konseyinin Suriye’nin egemenlik ve bağımsızlığına ilişkin kararların Güvenlik Konseyi üyesi kimi devletler tarafından ihlal edildiğini dile getirdi.
Kimi devletlerin topraklarını Suriye’ye gelen teröristlerin kullanımına açması karşısında sessiz kalındığı sürece Suriye’de insani krizin sona ermesinin mümkün olmadığını ifade eden Caferi; kimi devletlerin, siyasi ajandalarını gerçekleştirmek için terörü bir araç olarak kullanmaya devam ettiklerini hatırlattı.
Kimi Devletler Suriye’deki İnsani Kriz Görüntülerini Dış Müdahale İçin Araç Olarak Kullanıyor
Kimi devletlerin topraklarını Suriye’ye gelen teröristlerin kullanımına açması karşısında sessiz kalındığı sürece Suriye’de insani krizin sona ermesinin mümkün olmadığını ifade eden Caferi; kimi devletlerin, siyasi ajandalarını gerçekleştirmek için terörü bir araç olarak kullanmaya devam ettiklerini hatırlattı.
Güvenlik Konseyinin 2139, 2165, 2191 nolu ve özellikle de insani durumla ilgili aldığı kararların Suriye’de uygulanma durumuna ilişkin hazırlanan raporu değerlendiren Caferi; çözülmesi gereken temel sorunlardan birinin, üzüntü verici kimi görüntülerin bazı devletler tarafından, Suriye’nin içişlerine müdahale planlarını uygulamak için araç olarak kullanmaları sorunu olduğunu dile getirdi.
Güvenlik Konseyine, aralarında Güvenlik Konseyi üyelerinin de bulunduğu farklı devletlerden Suriye’ye gelen teröristlerin listesini içeren bir belge sunan Caferi; terörün sadece Suriye’yi ilgilendiren bir problem olmadığının altını çizdi.
Suriye’de Ilımlı Silahlı Muhalefet İsimlendirmesini Kullanan Devletler Kendi Topraklarında Katliam Yapanları Çiçeklerle mi Karşılıyorlar?
Caferi; “… Düşünün ki IŞİD, Nusra Cephesi ya da başka her hangi bir terör örgütü, Suriye’de bulunan terör örgütlerini ılımlı muhalefet olarak isimlendiren devletlerden birinin bir kentine saldırıyor. Kentte katliamlar ve yıkımlar yapıyor. Bu devletlerin tepkisi ne olur? Bu ılımlı duruma nasıl karşılık verirler? Demet demet çiçekler mi takdim ederler yoksa bu katliam ve yıkımları yapanlara insani yardım mı sağlarlar. Ya da bütün bunlardan önce ABD, Fransa, İngiltere veya Türkiye kendi topraklarında bulunan tek bir katliamcı-terörist için ılımlı silahlı muhalefeti isimlendirmesinin kullanılmasını kabul etme ihtimalleri var mı? Tabii ki hayır şeklinde konuştu.
Konuşmasına “…Utanç verici olan durum aynı devletlerin kendi topraklarında tek bir teröristin varlığı durumunda bütün dünyayı ayağa kaldırıyor olması. Öyle ki binlerce mil uzağında olan ülkelerdeki terörün kendileri için tehlike teşkil ettiğini ilan ediyor ama her nasılsa aynı zamanda bu teröre karşı savaşma hakkı da tanımıyor…” şeklinde devam etti.
Caferi; ABD liderliğinde kurulan “Uluslararası Koalisyon” güçlerinin Rakka kentinde Duyma ve Konuşma Özürlü Çocuk Merkezini, IŞİD’e karşı mücadele bahanesi ile bombalaması sonucu onlarca masum çocuk ve yetişkinin hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Güvenlik Konseyi heyetiyle birlikte gelen bir temsilcinin, ülkesinin BM Suriye Özel Temsilcisi Stefan De Mistura’nın görevini desteklediğini iddia etmesi ve aynı zamanda Suriye yönetimini siyasi çözümün dışında tutmasının garipliğine dikkat çeken Caferi, bu tutumun aynı zamanda Güvenlik Konseyi misakının konsey üyesi devletlerin başka devletlerin içişlerine müdahale etmesini yasaklayan maddelerini de ihlal ettiğini vurguadı.
Kimileri, çözünüm herhangi bir dış müdahale olmadan Suriye öncülüğünde düzenlenen Suriyeli-Suriyeli ulusal diyalogu aracılığıyla geleceğine inanmadıkları sürece Suriye’de çözümün sağlanamayacağına işaret eden Caferi, Suriye halkına karşı gayrı meşru sert yaptırımların uygulandığı bir ortamda insani sorunun nasıl çözülebileceğini sorgulamak gerektiğini belirtti.
Kimi devletlerin “ılımlı silahlı muhalefet” isimlendirmesi altında terörü desteklemeyi sürdürdüğü müddetçe Suriye’de insani krizin çözüme kavuşacağı düşüncesinin mantık ve gerçek dışı olduğunu vurgulayan Caferi; çözümün ancak ve ancak teröre karşı samimi bir şekilde mücadele etmekle başlayacağının altını çizdi.
Türkiye Delegesine Cevaben Caferi; Hiç Kimsenin Suriye Halkının Seçenekleri Hakkında Konuşma Hakkı Yoktur
Caferi Türkiye delegasyonun konuşmasına cevap olarak, Türkiye olsun veya başkası hiç kimsenin, Suriye’yi kimin yöneteceğine ve Suriye halkının seçenekleri hakkında konuşma hakkının olmadığını, hiç kimsenin Türk halkı veya bu uluslararası örgüte üye ülke halklarından her hangi diğer bir halkın seçenekleri hakkında konuşma hakkının olmadığını öyle ki, Türk rejiminin bu ilkeyi bilmediğine dikkat çekti.
Caferi, Suriye’de cereyan eden ve halen cereyan etmekte olan katliamlarda Türk rejiminin parmağı olduğunu ispatlayan Güvenlik Konseyindeki bir çok delilde görüldüğüne işaret etti.
Caferi, buna en münasip örneğin Türk rejiminin iki yıl önce Halep’n Han el Asel Beldesinde kimyasal silah kullanılması olayında adının geçmesi olduğuna dikkat çekti.
Caferi: Birleşmiş Milletler Genel sekreterinden Han el Asel’de Kimyasal silah kullanımının sorgulanması ile kimin kullandığının kimliğinin belirlenmesi hakkında yardım istediğimizde sadece birinci şıkka cevap verdiğini ve Güvenlik Konseyinde bazı nüfuzlu ülkelerle istişarelerde bulunaması ardından : “Bu silahın Han el Asel’de kullanılıp kullanılmadığı konusunda sizlere yardımcı olacağım. Lakin kimin kullandığıyla ilgili olarak sizlere söz veremeyeceğim” dediğini söyledi.
Caferi, Türkiye dahilinden silah kaçırılmasında Türkiye’nin parmağının olduğunu ispat edene delillerin bulunduğuna, Türkiye Başbakanının talimatları aksine silah taşıyan araçları durdurup aradıkları gerekçesiyle Türk Gümrüğünde üst düzey memurların görevlerinden alındıklarını ve şu anda Türkiye dahilinde medyanın da konuştuğu bazı davaların görüldüğünü açıkladı.
Caferi:”Türk Hükümeti Suriye halkına kötülük yapma fırsatlarının her türünü yaptı, Suriyeli mülteciler için kampları Suriye krizi henüz başlamadan önce kurdu, aynı Irak’ın kuzeyinde ki Kürdistan’da olduğu gibi, Amerika Başkanı Barack Obama’yı Suriye’ye saldırmak için kışkırtılmada Suriye ordusunun kimyasal silah kullanmakla itham edildi, Fransızlar da bunu yaptı” diye ifade etti.
F.B. – M.M.- S.Ş