NEW YORK – Suriye’nin BM’deki daimi temsilcisi Beşşar el Caferi; dinler arasında hoşgörünün pekiştirilmesi ve radikal şiddete karşı mücadeleye ilişkin düzenlenen oturumların, Suudi rejiminin teröre desteği ve tekfirci ideolojiyi yayma politikalarına sınır koyma çabalarına eşlik etmeleri gerektiğini belirtti.
BM Genel Kurulunun New York’ta düzenlediği yüksek düzeyli oturumda konuşan Caferi; Suudi rejiminin herhangi bir din yada uygarlık veya insani değerlerle bağdaşmayan barbarlık ve tekfirci vahhabi ideolojiyi yayma çabalarına dikkat çekti. Caferi Suudi rejimin müttefikleriyle birlikte bu ideolojiyi yayma ve terörü desteklemede harcadığı paraların hacmine ve bunların sonucunda dökülen masum kanlara vurgu yaptı.
Suriye’ye karşı hazırlanan projelerin, Suriye’nin toplumsal ve coğrafi yapısını ırk ve mezhep ayrımcılığı temelinde küçük küçük parçalara ayırarak birbirine düşman devletçikler oluşturmayı amaçladığına işaret eden Caferi, bütün bu çabaların nihai olarak İsrail’in Filistin topraklarını tamamen kendi bünyesine alma ve Filistinlilerin anavatanlarına dönüş haklarını gasp etme amacına hizmet ettiğini vurguladı.
Başta Suudi rejimi olmak üzere kimi devletlerin vahhabi ve tekfirci düşüncelerin gölgesinde ayrımcılık ve kin üslubunun yaygınlaşmasından faydalanan tekfirci terörün büyümeye devam ettiğine esefle değinen Caferi, Suudi Rejiminin teröre sunduğu desteğe son verilmesi çağrısında bulundu.
Radikalizm ve şiddet ile mücadele, dinler arasında hoşgörü ve barış gibi konulara ilişkin toplantı ve oturumlar düzenlenmesi önerisinde bulunan Caferi, Siyonizm, cahiliye fetvaları, radikal eğitim müfredatları ve kimi devletlere Suriye’deki ajandalarını uygulamak için terör ve radikalizmi kullanmalarının görmezden gelinmesinin, Nusra Cephesi ve IŞİD gibi birçok terör örgütünün ortaya çıkmasına neden olduğunu vurguladı.
Sözlerine devam eden Caferi: “Suudi Arabistan temsilcisinin kendine güveni ve cesareti varsa onu sizlerin huzurunda sınava tabi tutmak istiyorum. Suudi Arabistan’ın Suriye’ye saldırmayı düşünmesi halinde hakkettiği cezayı kesinlikle alacaktır. Suriye’ye uzanacak eller kesinlikle kırılacaktır…”
Türkiye’deki rejim ve Katar’ın Suriye’de radikal teröristlere desteğine de spot tutan Caferi; iki rejimin bu politikalarının kapanması kolay olmayacak derin yaralara yol açtıklarını vurguladı. Caferi Suriye halkının da Türkiye ve Katar’da Suriyelilerin kanlarını akıtma, altyapı, ekonomi ve hizmet kurumlarını yıkmaya katkı sağlayanları ilgili uluslararası kanunlar çerçevesinde yargılama ve onlardan hesap sorma hakkını saklı tuttuğunun altını çizdi.
Caferi, adı geçen rejimlerin ve hükümetlerin desteklediği suç çetelerinin faaliyetleri sonucu gençlerin önünde bu çetelere katılmak ya da daha iyi yaşam koşulları hayalleri peşinde sürüklenirken Akdeniz açıklarında boğulmak dışında bir seçenek kalmadığına dikkat çekerek konuşmasını noktaladı.
F.B. – R.H.