Türkiye Hükümeti, İstihbaratı ve Kurumları Nusra Cephesi İle Birlikte Bir Ordu Gibi Hareket Etti

ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad İsveç Expressen Gazetesiyle yaptığı ve gazetenin bugün ikinci bölümünü yayınladığı röportajında Suriye’deki son durumlara ve uluslar arası gelişmelere ışık tuttu.

El Esad IŞİD ve Nusra Cephesinin Suriye’de birçok bölgeyi ele geçirmeleri gölgesinde Suriye’de durumun tehlikesine ilişkin soruya cevabında; terörün her zaman ve her yerde tehlikeli olduğunu belirtti.

Terör Siyasi Örtü ve Destek Aldığı İçin Bu Denli Tehlikeli Duruma Gelmiştir

Terörün yerel yada bölgesel bir mesele olmadığını ifade eden el Esad; bundan dolayı Suriye’nin her zaman terörün tehlikesine ve sınır tanımadığına dikkat çekmeye çalıştığını söyledi. El Esad günümüzde ise terörün her zamandan daha çok tehlikeli bir duruma geldiğini ve sadece Suriye’yi değil istisnasız herkesi tehdit ettiğine dikkat çekti. Bunun ana nedeninin Batılı devletler başta olmak üzere bölgesel ve Arap devletlerin bu teröre temin ettikleri siyasi örtü ve destek olduğunun altını çizen el Esad; uluslar arası kanun ve kararlara uyulmamasıyla birlikte devletleri terörü edat olarak kullanan diğer devletlerden koruyacak faal uluslar arası örgütlerin gıyabının terör tehlikesinin daha çok büyümesi ve yayılmasına yol açtığına vurgu yaptı.

Suriye’de de durumun bundan ibaret olduğunu söyleyen el Esad; fakat durumların oldukça tehlikeli olmasına rağmen bunu tersine çevirmenin de mümkün olduğunu belirtti. El Esad durumları düzeltmek ve terör tehlikesinin önüne geçmek için henüz zamanın uygun olduğunu, zaman geçtikçe de bunun daha da zorlaşacağını ifade etti.

Teröristlere Sağlanan Destek Temel Rol Oynuyor

Esad 5Terör örgütlerin Suriye’de geniş alanları ele geçirdiklerini ve Suriye güçlerinin zayıflayıp zayıflamadığına ilişkin soruya cevabında el Esad; herhangi bir savaşın doğal olarak istisnasız her orduyu zayıflatacağını söyledi. El Esad kim olursa olsun yada ne kadar güçlü olursa olsun savaşa maruz kalan her devletin ekonomik, sosyal, ahlak ve her açıdan zayıflamasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Suriye ordusunun eskisinden daha zayıf olup olmadığı konusunda ise el Esad; Suriye’de durumların farklı olduğuna dikkat çekti. El Esad Suriye’de dört yıldan fazla bir süredir devam eden savaşta vur kaç taktiği izlendiğini, silahlı örgütlerin bir bölgede sabit durmadıklarını belirtti. Suriye’deki savaş koşullarında bazen kaybetmek bazen de kazanmanın normal olduğuna işaret eden el Esad; kimi bölgelerin teröristler tarafından ele geçirilmesinde birçok faktörün temel rol oynadığını söyledi. El Esad bu konuda teröristlere sağlanan destek hacminin büyük bir rol oynadığına vurgu yaparken, örnek olarak İdlib’e dikkat çekti.

Türkiye’deki rejimin İdlib’te radikal teröristlere sağladığı askeri ve lojistik oldukça büyük desteğe ışık tutan el Esad; Katar ve Suudi Arabistan’ın da oldukça büyük miktarda maddi destek takdim ettiklerini belirtti.

Türkiye Hükümeti, İstihbaratı ve Kurumları Nusra Cephesi İle Birlikte Bir Ordu Gibi Hareket Etti

Türkiye’deki rejimin İdlib’te Kaide Örgütünün Suriye kolu olan Nusra Cephesine desteğinin kendisinin bir görüşü mü yoksa kesin bilgilerden ibaret olduğuna ilişkin soruya cevabında el Esad; “bunlar kesin bilgilerdir. Kaide Örgütünün bir parçası olan Nusra Cephesi, Türkiye hükümeti, kurumları veya istihbarat cihazı İdlib çatışmasında adeta tek bir ordu olarak hareket ediyorlardı..” ifadesini kullandı.

Sözlerine devam eden el Esad; dolayısıyla teröristlerin şu yada bu bölgeyi ele geçirmelerinin, Suriye ordusunun zayıfladığı anlamına gelmediğini belirtti.

Türkiye Bağımsız Bir Devlet Olmadığı İçin Kendine Has Bir Ajandaya Sahip Değildir

Dört yıl önce Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın kendilerine has ajandaları olduğunu ve bu ajandaların değişip değişmediğine ilişkin soruya cevabında el Esad; “Her şeyden önce sözünü ettiğin bu devletler bağımsız devletler değildir. Dolayısıyla kendilerine has bir ajandaya sahip değiller. Bazı durumlarda başkalarının ajandalarında kullanılan kendilerine has dar görüşlü tutum yada davranışların yanı sıra intikamcı veya kin ve nefrete dayalı tavırları olabilir. Açık ve dürüst olmak gerekirse bazı durumlarda bu durum ABD’nin ajandalarına hizmet etti..” ifadesini kullandı.

Sözlerine devam eden el Esad; her şeye rağmen söz konusu devletlerin Suriye konusundaki tutum ve politikalarının değişmediğini belirtti. El Esad aynı devletlerin aynı teröristleri desteklemeye devam ettiklerini ifade ederken, radikal ideolojileri desteklemeleriyle on yıllardır Afganistan ve daha başka devletlerde radikal terörü desteklediklerine dikkat çekti. Muhtelif adlandırmalar altında olsa da radikal terörün dünyanın her yerinde aynı terör olduğuna vurgu yapan el Esad; bu devletlerin doğal tavırlarında da radikal vahhabi ideolojileri desteklediklerini söyledi.

ABD’nin vahhabi ideolojiyi nasıl desteklediğine ilişkin soruya cevabında el Esad; ABD eski başkanı Bush’un 1980’li yıllarda Afganistan’da Taliban ve Kaide gruplarını ‘mücahitler’ olarak nitelendirdiğine dikkat çekti. Fakat 11 Eylül olayları ardından ABD idaresinin bu grupları terörist olarak nitelendirmeye başladığını belirten el Esad; asıl meselenin ABD’li ve Batılı birçok yetkilinin terörü siyasi bir kart olarak kullanabileceklerini düşünmelerinde olduğunu söyledi. El Esad oysa terörün bir akrepten ibaret olduğunu ve her daim ısırmak için fırsat kollayacağını bir kez daha hatırlattı.

Bir Sonraki Oturumda Temeller Üzerine Tam Anlaşma Sağlanabilir

Suriye hükümeti heyeti ile muhalif şahsiyetler arasında Moskova’da yapılan ikinci tur istişare oturumlarında elde edilen sonuçlara ilişkin soruya cevabında el Esad; ilk defa hükümet heyeti ile muhalif şahsiyetler arasında bir anlaşmanın sağlandığına dikkat çekti.

Sözlerine devam eden el Esad; iki tarafın Suriyeliler arasında yapılacak siyasi diyalogun temelleri üzerine anlaştıklarını söyledi. Oturum gündeminin oldukça kapsamlı olduğunu, zamanın da yetersiz olduğuna dikkat çeken el Esad; önümüzdeki buluşmalarda Suriye’de krizin çözümü olacak kapsamlı diyalogun temelleri üzerine tam bir anlaşmanın sağlanabileceğini söyledi.

Durumları Karmaşık Kılan, Dış Müdahalelerdir

BM Suriye özel temsilcisi Stafan de Mistura’nın önümüzdeki Mayıs yada Haziran aylarında Suriye’deki krizle ilgilenen ana devletler arasında ortak bir taban bulma amacıyla planladığı görüşmeler zinciri konusunda ise el Esad; Suriye’nin bu konuda de Mistura ile mutabık olduğunu söyledi.

Sözlerine devam eden el Esad Suriye’deki durumların temelde bir iç savaş olmadığını ve aslında pek de karmaşık olmadığını ifade etti. Fakat dış güçlerin bulundukları müdahalelerin durumları oldukça karmaşık kılıp çözümü engellediğini vurgulayan el Esad; dolayısıyla Suriye’nin de Mistura’nın plan ve çabalarını desteklediğini vurguladı.

Dış güçlerin Suriye’de çözümü engellemelerine bariz kanıtlardan biri olarak de Mistura’nın Halep Kentinde çatışmaları lokal olarak dondurma planını örnek veren el Esad; Türkiye’deki rejimin Halep’te destekledikleri ve riayet ettikleri terör gruplarından de Mistura ile işbirliğini reddetmelerini talep ettiğini belirtti.

El Esad tüm bunların ışığında de Mistura’nın; teröristleri destekleyen ve komuta eden devletleri ikna edemediği sürece çabalarında başarılı olamayacağını idrak ettiğini ifade etti.

Suriye’nin de Mistura’nın çabalarına yaklaşımı konusunda ise el Esad; Suriye’nin baştan beri onun çabalarını desteklediğini ve yüksek düzeyde bir işbirliği sergilediğini, desteklemeye de devam ettiğini söyledi.

Suriye Halkına En İyi Yardım, Yaptırımları ve Teröre Örtüyü Kaldırmaktır

İsveç’in Suriye’de savaştan kaçanlara daimi oturma izni veren Avrupalı tek ülke olmasının kendisi için ne anlama geldiğine ilişkin soruya cevabında el Esad; bunun takdire şayan insani bir durum olduğunu söyledi.

Sözlerine devam eden el Esad; bir insana ikamet yeri vermenin kuşkusuz ki önemli ve takdire şayan olduğunu, fakat bununun yanında asıl ikamet yerini terk etmesinin nedeni olan savaşa son vermenin daha iyi olduğunu belirtti. Suriye’den çıkan vatandaşların tümünün sadece savaştan kaçmadıklarına dikkat çeken el Esad; büyük bir kısmının Suriye’ye uygulanan abluka ve yaptırımların olumsuz yansımalarıyla gelir kaynaklarını kaybetmeleri nedeniyle yurtdışına çıktıklarını ifade etti.

Yurtdışına çıkan tüm Suriyelilerin şüphesiz vatanlarında kalmayı tercih edeceklerini belirten el Esad; dolayısıyla bunlara en büyük yardımın vatanlarını terk etme nedenlerini ortadan kaldırmakla olacağını ifade etti. El Esad bunun için de Suriye’ye uygulanan yaptırımları kaldırmakla birlikte ‘ılımlı muhalifler’ yada ‘barışçıl muhalefet’ adıyla teröre yapılan destek ve temin edilen örtüye son vermenin önemine vurgu yaptı.

İsveç’in de Avrupalı bir devlet olarak bu konuda rol oynayabileceğine dikkat çeken el Esad; İsveç yada Suriye halkına yardım etmeyi isteyecek her ülkenin yapabileceği en iyi yardımın bu olacağını vurguladı.

İnsani Yardımların Büyük Yükünü Suriye Hükümeti Üstleniyor

Suriye’deki savaş ve tehcir edilenlerin durumunda kendisinin sorumluluğuna ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’deki insani durumların pekala iyi olmadığını, fakat özellikle Suriye’ye karşı tutumları olan devletlerin bu durumların ticaretini yapıp abarttıklarını belirtti.

Sözlerine devam eden el Esad; kendilerine ‘Suriye dostları’ adını veren devletler yada uluslar arası örgütlerin Suriye’deki insani durumlara ilişkin katkılarının kimi medya araçlarında abartılı bir şekilde yansıtıldığını söyledi. Örnek olarak 2014 yılında dünyanın tüm devletlerinden ve uluslar arası örgütlerden gıda alanında takdim edilen yardımların miktarına ışık tutan el Esad; bu miktarın, Suriye hükümetinin sunduğu miktarın sadece %22’si olduğunu belirtti. El Esad bunun da oldukça büyük bir fark olduğuna dikkat çekti.

Tıbbi hizmetler alanında ise dışarıdan gelen yardımın Suriye hükümetinin takdim ettiği hizmetlerin sadece 18/1 olduğunu söyledi.

El Esad tüm bunlara ilaveten Suriye hükümetinin; teröristlerin ele geçirmiş oldukları bölgelerde tüm devlet çalışanlarının maaşlarını ödemeye devam ettiğini, çocuk aşıları dahil hastane gereksinimleri ve ilaç temin ettiğinin altını çizdi.

Bölgede En Tehlikeli IŞİD Komutanları İskandinavya Ülkelerindendir
Esad 1Suriye’de terör saflarında bulunan İsveçlilerin İsveç açısından tehlike teşkil edip etmediklerine ilişkin soruya cevabında el Esad; kuşkusuz ki terörün yerel bir mesele olmadığını bir kez daha belirtti.

IŞİD saflarında bulunan komutanların en tehlikelilerinin İskandinavya ülkelerinden olduklarına dikkat çeken el Esad; dolayısıyla İsveçli teröristlerin İsveç için bir tehlike teşkil ettiklerinin kesin olduğunu söyledi. El Esad aynı zamanda İsveç’i diğer Avrupa ülkelerinden bölmenin mümkün olmadığına dikkat çekerken, İsveç’in Avrupa’nın arka bahçesi olduğuna da işaret etti.

İsveç’in IŞİD saflarında bulunan vatandaşları yada başkaları hakkında Suriye’den bilgi isteyip istemediği konusunda el Esad; iki ülke istihbaratları arasında herhangi bir bağlantının olmadığını söyledi.

Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’ye Sınır Koyulmadıkça Terör Tehlikesi Çığ Gibi Büyüyecek

Suriye ve Irak’ta eğitim alan radikal teröristlerin Avrupa ülkelerinde bulundukları terör eylemleri ve bunun tekrarlanması ihtimaline ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’nin ilk baştan beri fay hattından ibaret olduğuna ve bu fay hattını sarsmanın uzak yansımaları olacağına dikkat çektiğini hatırlattı. O zamanlarda Suriye’nin bundan kastinin idrak edilmediğini belirten el Esad; Suriye’nin elli yıldan fazla bir süredir bu teröristler hakkında deneyim sahibi olduğunu, fakat kimsenin bu konuyu ciddiye almadığını ifade etti.

El Esad on yıllardır Avrupa devletlerinin muhtelif bölgelerinde meydana gelen terör eylemlerinin, Suriye’de mevcut terörden farklı olmadığını söyledi.

El Esad sonuç itibarıyla terörü finanse eden Suudi Arabistan ve katar’ın yanı sıra onları destekleyen ve güvenli barınak yada geçit temin eden Türkiye’deki rejime sınır koyulmadıkça terör tehlikesinin bir çığ gibi büyümeye devam edeceğine dikkat çekti.

Teröre Karşı En Etkin Mücadele İdeoloji ve Kültür Mücadelesidir

Teröre karşı en etkin mücadeleye ilişkin soruya cevabında ise el Esad; terörün zihinsel ve kültürel bir mesele olduğuna dikkat çekti.

Dolayısıyla en etkin mücadelenin kültürel ve ideolojik mücadele olduğunun altını çizen el Esad; bu bağlamda eğitim ve kültürel kalkınmaya önem verilmesi gerektiğini vurguladı. Bir diğer önemli faktörün ise yoksulluk olduğuna dikkat çeken el Esad; terör örgütlerin insanların yoksulluğunu fırsat kullandıklarını, bunun önüne geçilmesi için de ekonomik kalkınmanın sağlanması gereğini vurguladı.

Üçüncü faktörün ise siyasi davalar olduğunu söyleyen el Esad; terör örgütlerin insanları örgütlemede kullandıkları siyasi meseleleri de çözmek gerektiğini ifade etti.

Sözlerine devam eden el Esad; bir diğer önemli meselenin umutsuzluk olduğunu ifade ederken, terör örgütlerin en çok umutsuzluğa düşen ve depresyon durumunda olan insanları örgütlemede başarılı olduklarına dikkat çekti. Bu insanların daha adil bir yaşam vaatleri yada cennete girme vaatleriyle örgütlendiklerine dikkat çeken el Esad; sosyal durumları iyileştirmenin terörle mücadelenin etkin bir yolu olduğunu belirtti.

Arap ve Müslüman aleminde umutsuzluğun bir nedeninin Arap İsrail çatışması olduğuna dikkat çeken el Esad; Batılı devletlerin İsrail’i kayırmaları ve uluslar arası kanunların üstünde tutmalarıyla Ortadoğu barışını engellediklerini, bunun da Arap ve Müslüman aleminde ciddi bir psikolojik durum yarattığını söyledi. El Esad; bu bağlamda Arap İsrail çatışmasına çözüm bulma ve Ortadoğu Bölgesinde adil bir barış sağlamanın büyük bir önem taşıdığına ışık tuttu.

Karanlık ve Radikal İdeoloji Beyinlere Yerleşince Durumlar Çok Daha Vahim Olacaktır

IŞİD’in geleceğine ilişkin tahminleri konusunda bir soruya cevabında el Esad; her şeye rağmen IŞİD’in genel olarak Suriye halkı safında makbul olmadığını söyledi.

El Esad; IŞİD’in Suriye’ye has bir mesele olmadığına dikkat çekerken, Lübnan, Libya, Mısır, Irak ve daha başka devletlerde de bulunduğunu belirtti. Kısa süreçli olarak IŞİD’in geleceği olmadığını ifade eden el Esad; fakat daha uzak süreçler yada gençler ve çocuklar açısından bir tehlike teşkil ettiğine dikkat çekti.

IŞİD, Nusra Cephesi, Müslüman Kardeşler ve benzeri radikal örgütlerin çocukların ve gençlerin beyinlerini yıkayıp karanlık ideolojilerle doldurmaya çalıştıklarını belirten el Esad; bu ideolojinin beyinlere yerleşmesi halinde durumların çok daha vahim olacağını, önüne geçilmesinin oldukça zor olacağının altını çizdi.

Hizbullah, Suriye’de Teröre Karşı Savaşıyla Lübnan’ı Terörden Koruyor

Suriye’nin Lübnanlı Hizbullah’tan yardım almasıyla kimi devletlerin IŞİD ve diğer terör örgütlerini desteklemelerine ilişkin soruya cevabında el Esad; böyle bir kıyaslamada bulunmanın tamamen mantık dışı olduğunu belirtti.

El Esad; Suriye’nin vatandaşlarını savunma ve egemenliğini koruma savaşı verdiğini, bağımsız bir devlet olarak uygun gördüğü taraflardan destek almasının meşru hakkı odluğunu söyledi. Oysa ki terör örgütlerin halkı katlettiğini, hizmet kurumları ve şebekelerini sabote ettiklerini, karanlık ve radikal ideolojilerle insanlık dışı dayatmalarda bulunduklarını beliren el Esad; iki durumu bir tutma yada kıyaslama yapmamın mantıklı olmadığına dikkat çekti.

Bu konuda idrak edilmesi gereken bir diğer noktaya ışık tutan el Esad; Hizbullah’ın Suriye’de teröre karşı savaşının her şeyden önce Lübnan’ı terörden koruma savaşı olduğunun altını çizdi. El Esad; Hizbullah’ın Suriye’deki terörün doğal olarak Lübnan’a da uzanacağını baştan beri idrak ettiğini, bunun da net bir şekilde Lübnan’da görüldüğünü ifade etti.

Kitle İmha Silahı Kullanmak Mümkün Değildir
Kimyasal silah kullanma konusunda Suriye ordusuna yöneltilen suçlamalar konusunda ise el Esad; ilk baştan beri bunun propaganda savaşı kapsamında geldiğinin altı çizildiğine dikkat çekti.

El Esad; Suriye ordusu ve yönetimine baskılarda bulunmak amacıyla bu gibi asılsız ithamların sürekli yapıldığına dikkat çekti.

Batılıların medya aracılığı ile Batılı kamuoyunu aldattığına dikkat çeken el Esad; dezenformasyon görüntüler ve asılsız iddialarla halkı kendilerine inandırmaya çalıştıklarını söyledi.

Suriye’nin askeri savaşa ilaveten medya ve propaganda savaşıyla karşı karşıya olduğunu vurgulayan el Esad; Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığı konusunda herhangi bir kanıtlarının bulunmadığına dikkat çekti. Bu konuda öne atılan rakamların da dakik olmadığını ifade eden el Esad; her şeye rağmen Suriye’de çatışma alanlarının dar ve karışık olması itibarıyla kimyasal silah yada benzeri herhangi bir kitle imha silahları kullanmanın mümkün olmadığının altını çizdi.

El Esad böyle bir durumda ordudan ve devlet yanlısı sivillerden büyük sayıda kurbanın olabileceğini, dolayısıyla ordunun bu gibi silahları kullanmasının mümkün olmadığını vurguladı.

Sözlerine devam eden el Esad; her şeye rağmen; kimyasal silahların kullanıldığı öne sürülen bölgelerde bu silahların kullanılmış olması halinde kim tarafından kullanıldığından emin olmak için BM’den uzman tarafsız soruşturma ekiplerinin gönderilmesini Suriye’nin bizzat kendisi talep ettiğine dikkat çekti. El Esad; fakat kimyasal silahların kimi devletlerin desteği ve yardımlarıyla terör örgütleri tarafından kullanıldığının bilinmesiyle Suriye’nin bunu soruşturacak uzman ekipler gönderilmesi talebinin reddedildiğini belirtti.

Guantanamo′da Resmi Olarak Uygulanan Bir İşkence Yok

Suriye’de insan hakları ve cezaevlerindeki işkencelere yönelik suçlamalar konusunda bir soruya cevabında el Esad; işkence meselesinde ferdi durumlar ile işkencenin yöntem olarak izlenmesi arasında fark gözetmek gerektiğini belirtti.

El Esad; ABD başkanı, savunma bakanı ve tüm idaresinin Guantanamo′da resmi bir yöntem olarak izledikleri işkenceye rağmen dikkat çekti. Suriye’de hiçbir koşul yada durumda buna benzer bir yöntem izlenmediğinin altını çizen el Esad; anayasa ve kanunlar kapsamında bir işkence yönteminin politikasının bulunmadığını ifade etti.

El Esad; ferdi işkencelerin de dünyanın herhangi bir ülkesinde olduğu gibi meydana geldiğini ve suç olarak görülüp failinin cezalandırıldığını söyledi.

Uluslararası Kızılhaç Örgütü yada Uluslararası Af Örgütünün Suriye’de cezaevlerini ziyaret etme olanaklarına ilişkin soruya cevabında el Esad; şu ana dek birçok gazeteci ve uluslar arası örgütün bu gibi ziyaretlerde bulunduklarını, dürüstlük ve tarafsızlık koşuluyla da bunun yine olabileceğini belirtti.

Özgürlük Konusunda Bir Dizi Soruya Dikkat Edilmelidir

Esad 2Suriye’de devlete karşı savaşanların bir kısmının radikal İslamcı olmadıkları ve sadece özgürlük için savaştıkları yönündeki bir soruya cevabında el Esad;  kuşkusuz ki silahlı grupların arasında İslamcı olmayanların bulunduğunu söyledi. El Esad fakat mevcut durumda silahlı grupların mutlak çoğunluğunun IŞİD, Nusra Cephesi ve daha başka radikal örgütlerden ibaret olduğunun da inkar edilemez bir gerçek olduğuna vurgu yaptı.

Her şeye rağmen özgürlüğün her insanın ideali olduğunu belirten el Esad; fakat bu bağlamda bir dizi soru işaretine dikkat çekti. Sözlerine devam eden el Esad; “ insanları öldürmek iddia edilen özgürlüğün bir parçası mıdır? Okulları sabote etmek ve çocukları eğitimlerinden menetmek, hastaneleri, elektrik şebekeleri ve istasyonlarını, altyapı ve hizmet kurumlarını sabote etmek bu özgürlüğün bir parçası mıdır? Sivil yerleşim alanlarını kör füzelerle hedef almak, insanların kafalarını kesmek, cesetleri parçalamak bu özgürlüğün bir parçası mıdır? Sanıyorum ki bu sorulara cevap açık ve nettir..” şeklinde konuştu.

Anayasa ve kanunlar kapsamında özgürlük için savaşan herkesin saygıyla karşılandığını ifade eden el Esad; terör, yıkım ve şiddetle özgürlük elde etmenin mümkün olmadığını ifade etti.

Halkını Öldüren Bir Ordu bu Kadar Uzun Süre Böyle Bir Savaşa Dayanamazdı

Benzer suçlamaların Suriye ordusuna yapıldığına ilişkin soruya cevabında el Esad; bunun kesinlikle doğru olmadığını belirtti.

El Esad; halkını katleden, evlerini ve hizmet kurumlarını kasıtlı olarak yıkan bir ordunun tüm bu süre içinde dünyanın önde gelen güçlerinin dahil olduğu bir savaşa karşı direnmesinin mümkün olmadığının altını çizdi.

Halkın desteği olmaksızın ne derecede güçlü ve büyük olursa olsun hiçbir ordunun uzun süre ayakta kalmasının kesinlikle mümkün olmadığına vurgu yapan el Esad; tüm bu suçlamaların dezenformasyon görüntü ve haberlerle Suriye ordusunu ve devleti şeytanlaştırma amaçlı olduğunu belirtti.

Hiçbir Otak Özellik Yoktur

Suudi Arabistan ve İsveç arasındaki diplomatik krize yorumu konusunda bir soruya cevabında el Esad; iki ülke arasındaki anlaşmazlığın değerlendirilmesinde iki taraf arasındaki ortak noktaların dikkate alınması gerektiğini ifade etti.

El Esad Suudi Arabistan ile İsveç arasında ise ne politik ne sosyal ne de hiçbir açıdan benzer noktaların bulunmadığına dikkat çekti. Bu durumda anlaşmazlığın olmasının gayet normal olduğunu söyleyen el Esad; Suudi parasına önem vermemek yada Suudilileri övmemen durumunda anlaşmazlığın kaçınılmaz olduğuna işaret etti.

Suriye ve Suudi Arabistan’daki insan hakları, demokrasi ve benzeri konulardaki farklara ışık tutan el Esad; Avrupa devletlerinin bu konudaki çifte standartlarına dikkat çekti.

Mevcut Durumda Güvenlik ve İstikrar Her Şeyden Daha Önemlidir

Suriye’deki demokrasi konusunda ise el Esad; diğer Arap devletlere nazaran Suriye’de demokrasinin çok daha ileride olduğuna işaret ederken, demokrasi sürecinin tam olarak yerine oturması için bir zaman sürecine ihtiyaç duyulduğunun inkâr edilemez bir gerçek olduğunu söyledi.

Mevcut süreç içinde Suriye’de temel ihtiyacın halkın güvenliğini sağlamak olduğunun altını çizen el Esad; güvenlik ve istikrar olmadan demokrasi sağlamanın hiçbir anlam yada faydası olmayacağını vurguladı.

Ekseni Bir Güç Olmak İçin Bağımsızlık Şarttır

Suudi Arabistan’ın bölge ve dünyada ekseni bir güç olduğu yönündeki bir soruya cevabında el Esad; bir devletin ekseni bir güç olması için tarihine ve jeopolitik durumunun dikkate alınması gerektiğini belirtti.

Bağımsız olmayan bir devletin ekseni güç olmasının mümkün olmadığını ifade eden el Esad; sahip olduğu tarih boyunca radikal vahhabi ideolojiyle terörü destekleyenb ir devletin ekseni güç olamayacağını söyledi.

Suudi Arabistanın son olarak Yemen’e bulunduğu saldırılara ışık tutan el Esad; Suudi uçakların Yemen’de bombaladıkları altyapı ve ekonomik kurumların Husilerin değil, Yemen halkının kamu mülkü olduğunun altını çizdi. El Esad Suudi rejiminin Yemen’e yönelik savaşını düşmancı bir saldırı olarak nitelendirerek bölgede güvenlik ve istikrarı daha çok kötüye sürükleyeceğini belirtti.

Sonuç itibarıyla bölgede istikrar ve güvenliği sabote eden bir devletin ekseni güç olarak tanımlanmasının mantıklı olmadığını söyledi.

Tüm bunların ışığında Suudi Arabistan’ın geleceğine ilişkin soruya cevabında ise el Esad; teröre desteği, radikal vahhabilik, intikamcı ve nefretçi tavırlarının Suudi krallığını yıkacağını ifade etti.

Bu Konuda Rakamların Hiçbir Anlamı Yoktur

Suriye’de savaşın belinci yılına girmesiyle devletin kontrolündeki alan hacmine ilişkin söylentiler konusunda bir soruya cevabında ise el Esad; bu konuda oldukça çarpıtılmış rakamların öne sürüldüğünü söyledi.

El Esad her şeye rağmen Suriye’de savaşın klasik bir savaş olmadığını, dolayısıyla bu konudaki rakamların pek bir önemi olmadığına dikkat çekti. Teröristlerin birçok bölgede ordunun boşluğunu fırsat bulup vur kaç taktiği izlediklerini belirten el Esad; ordunun da Suriye topraklarının her yerinde bulunmasının mümkün olmadığını söyledi.

Fakat ordunun Suriye’de girmek istediği her yere girmeyi başardığını belirten el Esad; ordunun bölgedeki yoğunluğu yada bölgeleri teröristlerden arındırmasının stratejik öneme göre sırlandığına dikkat çekti.

El Esad önemli olanın Suriye halkının muhtelif bölgelerde orduyu mu yoksa teröristleri mi desteklediğinin olduğunu, hangi bölgenin de kimin kontrolünde olduğunun bu şekilde ölçülmesi gerektiğini ifade etti.

Askeri Kriterler Temelinde Öncelik Belirlenmesi Gerekiyor

Ordunun neden Rakka Kentini teröristlerden almadığına ilişkin bir soruya cevabında el Esad; Suriye’de savaşın klasik bir savaş olmadığına bir kez daha dikkat çekti.

El Esad dünyanın onlarca devletinin Suriye’deki teröristlere her türlü destek sağladıklarını ve 100’ün üzerinde devletten terörist akını olduğuna vurgu yaparken, tüm bunların karşısında askeri kriterler temelinde öncelikler belirlenmesinin önemine ışık tuttu.

Aksi halde ordunun dağılıp zayıf düşeceğini belirten el Esad; her şeye rağmen sonuç hedefin kuşkusuz ki Suriye’nin istisnasız her karış toprağını teröristlerden arındırma ve halkın güvenliğini sağlamak olduğunun altını çizdi.

İki Ülke Arasındaki İlişkileri Pakt Olarak Nitelendirebiliriz

Suriye ve İran arasındaki ilişkileri nasıl derlendirdiğine ilişkin soruya cevabında el Esad; 1979 yılında Suriye’nin İran’da devrimi desteklediği ilişkilerin aynısı olduğunu söyledi.

El Esad 1979 yılında Batılı devletler ve körfez devletleri başta olmak üzere birçok devlet İran’da devrime karşı durdukları bir zamanda Suriye’nin bu devrimi desteklediğine dikkat çekti. O zamanlarda Batılı müttefiki İran Şahına karşı yapılan devrimin Batılılar ve kuklaları kimi bölge devletleri tarafından sabote edilmeye çalışıldığına işaret eden el Esad; Şah döneminde ne körfez devletlerinin ne de Batılı devletlerin İran ile hiçbir sorunları olmadığını hatırlattı.

El Esad Irak eski başkanı Saddam Hüseyin’in İran’a karşı saldırısında Suriye’nin yine İran’ı desteklediğini hatırlatan el Esad; Suriye ve İran arasındaki ilişkilerin ittifak yada pakt olarak nitelendirilebileceğini söyledi.

Suriye Halkı Doğasında Kimsenin Bağımsızlığına El Koymasına Tahammül Edemez

Esad 3Kendisini eleştiren kimilerin ‘Suriye’yi İran’a sattığı ve İran yada Hizbullah olmasa şu ana dek kalmasının mümkün olmadığı yönündeki bir soruya cevabında el Esad; “Suriye’yi gerçekten satacak olsaydım bunu ilk başta ABD’ye yada İsrail’e veya Suudi Arabistan’a satardım. Suriye’nin bağımsızlığından beri jeopolitik konumu nedeniyle birçok ülke onu hegemonyası altına almaya çalıştı. Dolayısıyla Suriye’yi satacak olsam ABD’ye satmış olurdum. Fakat kimseye satmam mümkün olmamasıyla İran’a da sattığım kesinlikle doğru değildir…” şeklinde konuştu.

Sözlerine devam eden el Esad; İran’ın da Suriye’yi hegemonyasına alma gibi bir girişimde bulunmadığını ifade etti.

El Esad Suriye halkının doğasında kim olursa olsun hiç kimsenin ulusal bağımsızlığını ele geçirmesine karşı olduğunu söyledi. İran’ın Suriye’ye yardım etmesinin, onun Suriye’yi ele geçirdiği yada ele geçirmek istediği anlamına gelmediğini belirten el Esad; İran tarafından Suriye hükümetine herhangi bir dayatma yapılmadığını söyledi.

İran ve Hizbullah olmasaydı şu ana dek kalmasının mümkün olmayacağı konusunda ise el Esad; Suriye’ye yönelik savaş gibi durumlarda küçük yada büyük desteğin kuşkusuz önemli olduğunu söyledi. El Esad İran ve Hizbullah’ın desteği olmasaydı durumların beklide daha zor olabileceği yada şu anda nasıl olacağını tahmin etmek zor olsa da, yine de Suriye’nin şu ana dek direnmesinin mümkün olmadığını iddia etmenin doğru olmayacağının altını çizdi.

İran’ın Nüfuzu Pozitiftir

İran’ın Suriye’deki nüfuz hacmi konusunda bir soruya cevabında ise el Esad; nüfuzun pozitif yada negatif olabileceğini, dolayısıyla bundan ne kastedildiğine bağlı olduğunu ifade etti.

Sözlerine devam eden el Esad; örnek olarak Fransa ve Almanya’nın Avrupa’daki nüfuzlarına işaret ederek birinin siyasi, diğerinin de ekonomik nüfuza sahip olduklarına dikkat çekti. El Esad İran’ında bölgede büyük ve nispi olarak gelişmiş bir devlet olduğunu ifade ederken, bölge istikrarına çalışması itibarıyla İran’ın nüfuzunu pozitif olarak nitelendirdi.

Hizbullah’ın Suriye’deki varlığına ilişkin tekrarlanan bir soruya cevabında el Esad; Hizbullah’ın klasik olmayan savaşlardaki deneyimi itibarıyla Suriye’deki varlığının nicelik açısından değil de nitelik açısından önemli olduğuna bir kez daha vurgu yaptı. El Esad Hizbullah direnişçilerinin sayısı ile Suriye ordusunun sayısı arasında bir kıyaslama yapıldığında durumun daha net anlaşılacağına işaret etti.

Orduya Destek Olarak Savaşan Tüm Taraflar Ordunun Komutası Altındadır

Suriye’de mevcut Hizbullah militanlarının ne derecede Suriye ordusunun komutası altında olduklarına ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’de ordu saflarında yada orduya destek olarak teröre karşı savaşan istisnasız tüm tarafların ordunun komutası altında olduklarını belirtti.

Muhtelif bölgelerde teröristlere karşı ordu birliklerine destek olarak savaşan Suriyelilerin bulunduğuna işaret eden el Esad; hiçbir taraf yada grubun kendilerine has çatışmalarda bulunmadıklarını, Suriye ordusu haricinde herhangi bir karar da almadıklarını söyledi. El Esad istisnasız tüm çatışma ve operasyonların tamamen Suriye ordusunun komutası altında yürütüldüğünün altını çizdi.

Müslüman Kardeşlerin Bir Parçası Olan Hamaslı Kimi Taraflar Nusra Cephesini Destekledi

Halit Meşal’ın Suriye’de 11 yada 12 yıl kadar ikamet etmesi ardından Suriye’den ayrılmasının yanı sıra Suriye ve Filistinli Hamas Hareketi arasındaki ilişkiler konusunda soruya cevabında el Esad; iki taraf arasında ne resmi ne de halk düzeyinde kesinlikle hiçbir ilişkinin olmadığını belirtti.

Başkent Şam’ın güneyinde Filistinli mültecilerin yoğun olarak yaşadıkları Yermük Kampında yaşanan olaylara işaret eden el Esad; burada yaşananların Hamas Hareketinde temelde Müslüman Kardeşlerin bir parçası olan kimi tarafların burada Nusra Cephesini desteklediklerinin kanıtlandığını belirtti.

El Esad Hamas Hareketinin Katar’daki yönetiminin Suriye’de teröristleri desteklemesi ardından Suriye halkının Hamas’ın bu liderlerine yeniden güvenmesinin zor olduğunu ifade etti.

Destek Verdiklerine İlişkin Söylemlerin Aslı Gerçeği Yoktur

Suriye ordusu ve ABD arasındaki işbirliğine ilişkin soruya cevabında el Esad; iki taraf arasında herhangi bir işbirliğinin olmadığını vurguladı.

El Esad bazen hem Suriye hava güçleri hem de koalisyon uçaklarının aynı bölgede operasyon gerçekleştirmelerine rağmen iki taraf arasında ne direk ne de dolaylı olarak hiçbir işbirliği yada koordinasyonun bulunmadığını söyledi.

ABD ve yaklaşık 60 devletten oluşan uluslar arası koordinasyonun IŞİD’e karşı Suriye’ye destek oldukları yönündeki söylemlerin aslı gerçeği olmadığını belirten el Esad; Suriye gibi küçük bir devletin, günde tüm bu devletlerin bulundukları hava operasyonlarından kat kata daha fazla operasyonlarda bulunduğuna dikkat çekti.

ABD ve müttefiklerinin Suriye’de teröre karşı mücadelelerinde kesinlikle ciddi olmadıklarını belirten el Esad; ciddi olmamalarıyla Suriye’ye destek verdiklerini iddia etmelerinin de hiçbir doğruluğu yada mantığı olmadığının altını çizdi.

Koalisyon uçaklarının Suriye’deki hava operasyonlarının yasallığı konusunda ise el Esad; bunun kesinlikle kanuni yada meşru olmadığını, Suriye’nin de birçok kez bunu belirttiğini ifade etti.

Dine Bağlı Olmak ile Radikallik ve Terör Arasında Fark Görülmelidir

Suriye’nin geleceğini nasıl gördüğüne ilişkin bir soruya cevabında ise el Esad; tüm acılara ve akıtılan kanlara rağmen karanlıktaki ışığa bakmak gerektiğini söyledi.

Yaşananların Suriyeli her insanı mevcut zayıf noktalara ilişkin düşüncelerini yeniden gözden geçirmesini sağlayacağını ifade eden el Esad; geçmişten ders alma ve zayıf noktaların telafi edilmesi gereğini belirtti.

El Esad Suriye toplumunda dine bağlılık ile radikallik ve terör arasındaki ince çizgiyi fark edemeyen yada idrak edemeyenlerin bulunduğuna işaret etti. Krizin Suriyelileri geçek ılımlılığa teşvik etmesi gerektiğini söyleyen el Esad; Suriye toplumunun temelde ılımlı bir toplum olduğunu, fakat her ılımlı toplum içinde de bir karanlık köşenin bulunmasının doğal olduğunu ifade etti.

Mesele Yıkımı Onarmak Değil, Beyinleri ve İdeolojileri Onarmaktır

Esad 4Sözlerine devam eden el Esad; Suriye’de yaşananların, Suriyelilerin daha önce tarih boyunca Suriye’nin tanık olduğu hoşgörü, ılımlılık, güvenlik ve istikrarın değerini idrak etmelerine yol açacağını söyledi.

Suriye’de meydana gelen maddi yıkımı telafi etmenin sorun olmadığına dikkat çeken el Esad; asıl ve en zor meselenin tüm bu şiddet, terör ve karanlık ideolojilere tanık olan nesillerin beyinlerini onarmak ve arındırmak olduğunun altını çizdi.

El Esad her şeye rağmen sonuç itibariyle Suriye’nin teröristlerden kurtulması halinde; gelecek konusunda umutsuz olmadığını ifade etti.

Suriye’yi Yeniden Yapılandırmak İmkansız Değildir

Suriye’yi yeninden yapılandırma maliyetini imin ödeyeceği konusunda ise el Esad; herkesten önce Suriye’nin olduğunu söyledi. El Esad terörün bitmesiyle üretim ve ekonomi sürecinin yeniden canlanacağını ifade etti.

Bunun yanında şu an Suriye’yi destekleyen Rusya, İran Çin ve daha başka devletlerin de yatırımlar aracılığı ile destekte bulunacaklarına işaret eden el Esad; Suriye’de atkılan kanlara bulaşmayan herkesin destek ekonomik ve ticari yatırımlarla katkı sağlayabileceğini söyledi.

Suriye’de meydana gelen yıkım gölgesinde yeniden yapılandırılmasının mümkün olup olmadığı konusunda el Esad; bunun kesinlikle mümkün olduğunu ifade etti. Birçok devletin muhtelif nedenlerle yıkıldığına ve yeniden inşa edildiğine dikkat çeken el Esad; beton ve binaları yeniden onarmanın imkansız olmadığını kaydetti.

El Esad asıl zor olanın beton yada maddi şeyleri değil, insanın kendisini ve beyinleri yapılandırmak olduğunun bir kez daha altını çizdi.

Yardım ve Yapılandırmaya Başlamak İçin Savaşın Sona Ermesini Bekleyemeyiz

Suriye’de istisnasız her evin ve her ailenin savaş, yıkım ve ölümden etkilenmeleriyle bu vatandaşlara kimin nasıl yardım edebileceği konusunda el Esad; bu ailelere yardım etmek için teröre karşı savaşın sona ermesini beklemenin mümkün olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı el Esad Suriye’nin bu bağlamda terör mağdurlarına muhtelif yardımlar ve hizmetler sunma çalışmaları başlattığını belirtti. Kuşkusuz ki bu konuda muhtelif senaryo ve durumların mevcut olduğuna işaret eden el Esad; maddi yardımlardan daha çok manevi yardımların önemli olduğunun altını çizdi.

Muhtelif Dinlerden, Mezheplerden Yada Etniklerden İnsanların Aynı Bölgede Birlikte Yaşamaları Bir Çok İddiayı Çürütüyor

Suriye halkının günümüzde ne derecede bölünmüş olduğu konusunda soruya cevabında el Esad; Suriye halkının iddia edildiği gibi gerçekten bölünmüş olması halinde Suriye’nin şu ana dek bölünmüş olması gerektiğine dikkat çekti.

El Esad bölünmekten söz etmek için de mezhepler, etnikler yada bileşenler arasında bir ayırım çizgisinin yer alması gerektiğine işaret ederek, Suriye’de şu ana dek bunu görmenin kesinlikle mümkün olmadığını vurguladı.

Devletin kontrolü altındaki güvenli bölgelere bakıldığında Suriye toplumunun tüm dinlerinden, etniklerinden ve bileşenlerinden insanların birlikte yaşadıklarına dikkat çeken el Esad; Suriye’de tehcir edilenlerin güvenli bölgelerde diğer insanlarla beraber yaşadıklarına vurgu yaptı.

El Esad özellikle Batılı medya başta olmak üzere çok sayıda medya aracının Suriye konusunda kasıtlı yada kasıtsız yanlış terimler kullandıklarının altını çizdi. Bunların arasında Suriye’de bir halk savaşının bulunduğu iddiası olduğuna işaret eden el Esad; halk savaşının dini yada etnik temeller üzerinde olduğuna dikkat çekti. El Esad Suriye’de ise aynı bölgede birçok etnikten, dinden yada mezhepten aynı insanların birlik beraberlik içinde yaşadıklarının sık görüldüğüne bir kez daha vurgu yaptı.

Benim Açımdan Önemli Olan İnsanlara Daha Çok Nasıl Yardımcı Olabileceğimdir

Esad 6Mevcut koşullarda kendisinin yerinde olmak isteyen pek kimsenin olmamasıyla birlikte Londra’da göz doktoru olarak kamış olmayı tercih edip etmediği konusunda bir soruya el Esad; kendisinin her daim insanlara yardımcı olma idealinde olduğu cevabını verdi.

Sözlerine devam eden el Esad; mevcut konumunda bu idealini gerçekleştirme fırsatının daha geniş olduğuna işaret etti. Her şeye rağmen kendisinin hiçbir zaman geriye bakmadığını söyleyen el Esad; kendisi açısından asıl önemli olanın Suriye’de insanlara ne derecede yardımcı olabileceği olduğunu söyledi.

Bu Toplum İçinde Olmalarıyla Tam Bir Şeffaflık Mevcuttur

Suriye’de yaşananları çocuklarına nasıl anlattığı konusunda bir soruya cevabında el Esad; çocuklarının Suriye toplumunun içinde yaşadıklarını, okulda arkadaşlarıyla birlikte olmaları, muhtelif televizyon kanalları izleyip interneti de normal bir şekilde kullanmalarıyla bu konuda tam bir şeffaflığın bulunduğunu belirtti.

Bu bağlamda asıl önemli olan tüm bu şiddet, ölüm ve yıkımı gören çocuklara hoşgörü, müsamaha, ilke, ahlak ve değerleri öğretmekten ibaret olduğunu belirten el Esad; muhtelif düşünce ve ideolojilere rağmen başkalarını kabullenmeyi öğretmenin günümüzde her ailenin üstüne odaklanması gereken bir mesele olduğunu vurguladı.

Yaşamları Nasıl Koruyacağını Daha Çok Düşünmene Teşvik Etti

Suriye’deki olaylarda kimi dost ve yakınlarını kaybetmesinin kendisini nasıl etkilediği konusunda bir soruya cevabında el Esad; kuşkusuz ki insanlar arasında duygusal bağların bulunmasıyla birilerini kaybetmenin acı vereceğini söyledi.

El Esad bunun Suriye’de tehdit altındaki yaşamları korumak için daha etkin ve pratik yöntemler bulmaya odaklanmaya teşvik ettiğini belirtti. Öyle ki Suriye’de birçok insanın yakınını ve sevdiğini kaybettiğine işaret eden el Esad; onlardan uzak tutmanın mümkün olmadığını, kendisini onların yerine de koyduğunu ifade etti.

Suriye’de Savaşı Ne Durdurabilir?

Suriye’de mucizeler haricinde savaşı nelerin durdurabileceğine ilişkin soruya cevabında el Esad; daha önce ifade ettiği gibi Suriye’de durumların aslında görüldüğü kadar pek karmaşık olmadığını söyledi.

Savaşı durdurmak için Suriye’ye yapılan dış müdahalelerin durdurulması ve teröre desteğin kesilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizen el Esad; terör akını ve teröre desteğin durdurulması halinde çözümün gayet net ve kolay olacağını vurguladı.

El Esad böyle bir durumda Suriye’de birkaç ay içinde çözümün olacağı ve savaşın biteceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı el Esad İsveç Expressen Gazetesinin Kendisiyle Yaptığı Röportaj -video-

https://www.youtube.com/watch?v=Hh0HtcNTN78&feature=youtu.be

A.A. – R.H. – S.Ş

Check Also

Cumhurbaşkanı Esad İle İranlı Mevkidaşı, Telefonda İkili İlişkileri Ve Güçlendirme Umutlarını Görüştü

ŞAM (SANA) – Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile aralarında gerçekleşen telefon görüşmesinde, …