Ulusal Çıkarları Ön Plana Çıkarmak Çözümün Temelidir

MOSKOVA – Suriye Arap Cumhuriyetinin hükümet heyeti ile muhalif şahsiyetler heyeti arasında Moskova’da düzenlenen ikinci tur istişare görüşmelerinin üçüncü oturumu yapıldı.

Hükümet heyetinin başkanı Suriye’nin BM daimi temsilcisi Beşşar el Caferi İkinci tur görüşmelerin ilk oturumunda yaptığı açılış konuşmasında Suriye hükümetinin; görüşmelerin Rus aracısı Vitali Naomkin’in takdim ettiği gündemin temel noktalarını sıralama sırasına göre Suriye hükümeti tarafından kabul edildiğini açıkladı.

Ardından Suriye’deki son durumlara ışık tutan bir sunum takdim etti. Caferi, Suriye krizinin üzerinden 4 yıldan fazla bir sürenin geçmesi ardından yurtiçi, bölgesel ve uluslararası boyutlarıyla içinde olanların artık her kes tarafından bilindiğini belirtti. Bütün herkesin Suriye’nin maruz kaldığı olayların temelde Suriye’yi siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan zayıflatmayı amaçladığını bildiğine dikkat çekti.

Sözlerine devam eden Caferi, “Suriye’de cereyan edenlerin, Suriye halkına ve haklarına karşı yürütülen savaşı korsan bir saldırı ve örgütlü bir terör olarak nitelendirmesi konusunda anlaşmazlığa düşenimiz var mı? Bütün bileşenleriyle Suriye halkına yapılan saldırıların yanı sıra müze, tarihi eser, petrol ve doğalgazın çalınması, elektrik şebekeleri ve ulaşım araçlarının hedef alınması, Suriye fabrikaları ve sanayi kurumlarının sökülüp Türkiye’ye kaçırılıp sanayi alt yapısının yağmalanıp sabote edilmesi, ibadet yerlerinin bombalanması, binlerce vatandaşımızın kaçırılması, kadınların ve kızların seks işçileri olarak çalıştırılmaları, özel ve kamu kurumlarının sabote edilmesi, hastane ve okulların yıkılması, binlerce öğrencinin eğitimden ve sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılarak terörist cemaatlerin saflarında örgütlendirilmeleri, terörist sürüleri ve kiralıklar katiller tarafından insanların kesilmesi… ve daha birçok şey.. Bütün bunlara “halk devrimi” başlığı altında yapmak yada kabul etmek mantıklı mıdır???” sorusunu dile getirdi.

Caferi; “Liderleri Çeçenli Ebu Ömer, Libyalı Ebu Suhayb, Bağdatlı Ebu Bekir, İngiliz Ebu John, Ürdünlü Ebu Abdullah, Kuveytli Ebu Talha, Suudili Ebu Gosan, Tunuslu Ebu Zehra, Mısırlı Ebu Hafsa, Iraklı Ebu Eyyüp, Afganlı Ebu Hafter, Kanadalı Ebu Abdürhman, Avustralyalı Ebu Velit, Fransız Ebu Merve, İrlandalı Ebu Huzeyfe, Amerikalı Ebu Hureyra ve daha benzer kod adlarıyla bilinen onlarca azılı katilin herhangi bir ülkede ‘devrim’ yada ‘cihat’ adı altında bulundukları eylemleri ‘devrim’ olarak nitelendirmek ciddi bir hata ve mantıksızlığın alasıdır. Buna ikna olmak yada inanmak kesinlikle mümkün değildir..” şeklinde konuştu.

Caferi bütün bunlara rağmen gerek muhalif, gerek kimi devletlerin yetkilileri gerekse medyada Suriye’de ‘halk devrim’inden söz edenlerin bulunduğuna işaret ederek, bunun ne derecede inandırıcı yada mantıklı olacağı sorusuna dikkat çekti.

Suriye devlet ve halk olarak parçalama amaçlı olarak daha önceden hazırlanan planlara dikkat çeken Caferi; bu bağlamda Suriye’de her türlü vahşeti işleyen teröristlerin desteklendiğini söyledi. Caferi bu konuda herhangi bir kuşkusu olanların, Suriye’ye yönelik provokasyonda bulunan ve bulunmaya devam eden kimi batılı medya araçlarının haberleri ve raporlarına dönmeleri gerektiğini ifade etti. Suriye’deki kriz konusunda Batılı kimi yetkililerin açıklamalarına ilaveten Suriye konusundaki gerçekleri deşifre eden kitaplara işaret etti.

Türkiye’deki rejimin Kaide Örgütünün Suriye’deki kolu Nusra Cephesi ve diğer terör örgütleri destekleyen tutumlarına da vurgu yapan Caferi, görevden alınan Türkiyeli Yargıç Aziz Takcı ve daha birçok Türkiyeli şahsiyetin açıklamalarına, Türkiye medyasın da çıkan haberlere  dikkat çekti. Caferi tüm bunların Türkiye’deki rejimin terör örgütlere desteğini net bir şekilde deşifre ettiğinin altını çizdi.

Caferi Türkiye rejimi ve daha başka kimi tarafların teröre desteklerini örtbas etme amacıyla ‘ılımlı muhalifler’ adını kullandıklarına dikkat çekerek, Kaide Örgütünün aleni bir kolu olan ve Güvenlik Konseyinin uluslar arası terör örgütleri listesinde yer alan Nusra Cephesinin Türkiye ve söz konusu taraflardan aldığı desteğe vurgu yaptı.

Sözlerine devam eden Caferi; Suriye’ye dünyanın onlarca devletinden terörist akını yapıldığını, bunun da Batılı devletlerin yanı sıra Güvenlik Konseyi tarafından resmi bir şekilde itiraf edildiğini söyledi.

Suriye Arap Cumhuriyetinin hükümet heyeti başkanı Caferi; Suriye ve halkına yönelik evrensel savaş eşliğinde oldukça büyük bir medya savaşı da yürütüldüğüne dikkat çekti. Bu bağlamda Suriye konusunda gerçeklerin çarpıtıldığını ve dünya kamuoyunun kandırıldığına dikkat çeken Caferi, kimyasal saldırı, insani durumlar ve sivillerin hedef alınması konularında yapılan çarpıtmalara vurgu yaptı.

Arap, Bölgesel ve evrensel kimi devletlerin aleni bir şekilde terör ve radikalliğe provokasyon yapan web siteleri yada televizyon kanallarının yayınına izin vermelerinin kasıtlı olduğuna dikkat çeken Caferi; Güvenlik Konseyinin teröristlere destek, eğitim, finans, barınak yada kolaylık sağlanmasını yasaklayan 2170, 2178 ve 2199 sayılı kararlarına rağmen Türkiye, Ürdün, İsrail, Suudi Arabistan, Katar ve daha başka devletlerin bu kararlara aldırmaksızın desteklerini sürdürdüklerine dikkat çekti.

İsrail’in Suriye’ye bulunduğu saldırılara da dikkat çeken Caferi; bu saldırıların ‘devrim’ yada Suriye halkının çıkarlarına hizmet eden saldırılar olarak nitelendirilmesini eleştirdi. Caferi Suriye ve halkını temsil ettiklerini iddia eden kimi muhaliflerin bu saldırılarından dolayı İsrail’i kutlamalarının ne derecede vatan hainliği sayıldığına vurgu yaptı.

Sözlerine devam eden Caferi; tüm bu görüşmelerden temel amacın Suriye ve halkını yaşadığı bu acılardan ve savaştan kurtarma yönünde odaklanması gerektiğinin altını çizdi. Fakat dış güçlerin ve devletlerin müdahaleleriyle çözüme varmanın mümkün olmadığına dikkat çeken Caferi; öyle ki her devletin kendi ajandaları ve çıkarları yönünde çözümü engellemeye, desteklediği terör örgütlerini de yönlendirip şiddet ve teröre provoke ettiklerini belirtti.

Caferi Suriye hükümetinin tüm muhalif şahsiyetlerden bağımsız ve yurtsever bir tutum almaları beklentisinde olduğunu, bunun sağlanması ve ulusal çıkarların ön planda tutulması halinde bizzat Suriyeliler arasında çözülemeyecek hiçbir sorunun olmadığının altını çizdi. Fakat bu bağlamda ulusal egemenlik ve bağımsızlığın yanı sıra toprak ve halk bütünlüğünün vazgeçilmez temel ilkeler olduğunun altını çizen Caferi; Suriye’de istikrar ve güvenliğin sağlanmasının yegane yolunun kapsamlı ulusal diyalog olduğunu vurguladı.

A.A. -S.Ş.

Check Also

Borrell: Netanyahu Hükümeti Uluslararası Ve İnsani Hukuku İhlal Etmeye Devam Ediyor

BRÜKSEL (SANA) – Avrupa Birliği Dış ve Güvenlik Politikası Komiseri Josep Borrell, İsrail otoritesinin Gazze …