PEKİN 26 EYLÜL (SANA) – First Lady Esma Esad, çok sayıda profesör ve öğrencinin yanı sıra Çin’e akredite büyükelçilerin katılımıyla Pekin’deki Yabancı Çalışmalar Üniversitesi’nde Arap çalışmaları öğrencileriyle ülkeler arasındaki dil, insani ve kültürel ilişkiler konusunda diyalog toplantısı gerçekleştirdi.
Sayın First Lady Esad, ”“Tarihin en eski yerleşim yeri başkenti Şam’dan, en eski medeniyetlerin başkenti Pekin’e kadar, ilk alfabenin beşiği Suriye’den, en eski ve çeşitli dil ve lehçelerden birinin evi olan Çin’e kadar, bugün yanınızdayım. Minnettarlık ve gurur duygularıyla doluyum, benimle karşılaştığınız konukseverlik için minnettarım ve bugün size ana dilimde hitap etme yeteneğim ve sizin onu anlama konusundaki büyük yeteneğiniz için sizinle gurur duyuyorum” dedi.
Sayın Esma Esad ayrıca, ”“Çin’in en önemli ve en eski üniversitelerinden birinde Arap diliyle ilgili olarak önünüzde yaptığım konuşma, binlerce yıl önce Çin ile Levant arasında İpek Yolu kervanlarının seyahatinden bu yana bizi tarihsel ve kültürel olarak bir araya getiren köklü ilişkiyi yansıtıyor. Dolayısıyla bugün burada Arap dilinin öğretilmesinden bahsettiğimizde tüm bu derinlik ve tutkuyla, sadece gramer ve kelime öğrenmekten değil, iki medeniyetimiz arasında çok eski zamanlardan beri paylaşılan sosyal ve kültürel çeşitliliğin bir parçası olan bir dilden bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.
First Lady konuşmasıne şöyle devam etti: ”Hiç şüphe yok ki hepimiz aynı halkların ulusal kültürlerini biçim olarak birden fazla, içerik olarak ise tek araçla silmeye yönelik girişimlerle karşı karşıyayız.Bu araçların başlığı kalkınma ve çağdaşlık, içeriği ise kimlik ve aidiyetin çözülmesidir.Bunu başarmanın en güçlü silahı, insanların ana dillerine ve bu dillere bağlı olanların geri bakış açısına saldırmak olacaktır.”
Dili işgal etmenin bilinçleri işgal etmenin, dolayısıyla bağımsız karar alma mekanizmalarını işgal etmenin, toplumları yok etmenin, kimlik ve benliğini silmenin en kısa yolu olduğuna dikkat çeken Sayın Esad, ”Bugün tanık olduğumuz bu çarpık melez dil modelleri, yeni liberal modelin tezahürlerinden yalnızca bir tanesidir. Tıpkı insan ırkını kurcalamak, onu melezleştirmek ve ondan üçüncü bir ırk yaratmak gibi, dili de kurcalamak, onu melezleştirmek ve ondan üçüncü bir ırk yaratmak da gelir. Her iki eylem de, ahlaki suçluluktan, sağlıklı bir aile imajına ilişkin anormal ve sapkın kavramların insan doğasıyla çelişecek şekilde empoze edilmesine kadar modern liberalizmin temeli ve özüdür” değerlendirmede bulundu.
First Lady konuşmasında da, dillerin ancak yenilenerek, başkalarıyla iletişim kurarak, güncel bilimlere ve terminolojiye ayak uydurarak hayatta kalabileceğini vurgularken, ”Dil insanın özüdür ve insan tek başına ve yalıtılmış olarak büyümeyen sosyal bir varlıktır. Dolayısıyla ana dille gurur duyma, ulusal kültürel mirasa sahip çıkma ve yaşatma çağrısı, diğer kültürlere karşı izolasyon çağrısı anlamına gelmemektedir. Tam tersine bir yandan köklere tutunmaya, diğer yandan başkalarıyla bilişsel ve kültürel olarak iletişim kurmaya bir çağrıdır. İnsanların açıklığı ve kendilerine ve başkalarına saygı duyması, insanlığın büyümesine ve refahına yol açar ve bu, Çin’in on yıl önce başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi’nin özüdür” ifadelerini sözlerin ekledi.
First Lady konuşmasına da şu ifadeleri ekledi: “Burada prestijli üniversitenizdeki Arap Çalışmaları Koleji de dahil olmak üzere akademik ve kültürel kurumların rolü yatıyor. Bu üniversitenin kürsüsünde dururken, Arap dilinin Çin’deki manevi babası Profesör Abdulrahman Nacun’u selamlamadan edemiyorum. Diğer Çinli entelektüel şahsiyetlerin zenginleştiren ve zenginleştiren en değerli çabaları ise en eski Arap bilim akademisi olan Şam’daki “Arap Dili Akademisi”dir. Elbette, elit bir grup Çinli profesörle birlikte Arapça ve Çince dillerinin ilk sözlüğünü ve diğer birçok Suriye kültürel figürünü derleyen Suriyeli yazar ve şair Selama Ubeyd’i de unutmuyorum.”
“Çin deneyiminin belki de en takdire şayan yanı, Çin ve halkının gerçekleştirdiği inanılmaz teknik ve bilimsel gelişme, eşsiz kültürel ve medeniyetsel karaktere bağlılık, mirasın korunması, dil ve kimliğin korunmasıdır. Bağımlılık olmadan kalkınma, çözülmeden kentleşme, yardımsız büyüme ve tam ulusal onurla ekonomik ilerleme modeli verdi” diyen Sayın Esma Esad, ”Kültür ve insanlık tarihine bağlı kalan, kimliğiyle ve diliyle gurur duyan, boyun eğmeyi ve tabi olmayı reddeden kadim ülkeler, binlerce yıldır sömürgecilerin gıpta ettiği ve bugüne kadar da öyle olmaya devam ediyor. Böylece ülkem Suriye, varlığını savunmak için, yok etmeye çalıştığı mirasını korumak için, yıktığını inşa eden, parlak bir geleceğe umutla bakan halkını korumak için savaştı ve hâlâ da savaşıyor.” ifadelerini kullandı.
First Lady konuşmasında ayrıca, “Buradan, içinden yüzlerce diplomatın, büyükelçinin ve siyasi danışmanın çıktığı bu bilimsel ve kültürel yapıdan, uluslararası forumlarda yanımızda yer alan ve bağımsız ülkelere yönelik yürütülen ve halen yürütülmekte olan projelerin önlenmesine katkı sağlayan Çin’e ancak teşekkür edebiliriz” dedi.
First Lady Esma Esad sözlerine şöyle devam etti: “Ana dilim olan Arapçaya olan sevginiz, onu öğrenme tutkunuz ve bugün bu dil aracılığıyla iletişim kurabilme yeteneğimiz için hepinize teşekkür ederim. Dil, iki medeniyetimiz arasındaki kadim bir bağdır ve bugün tüm gelişimi ve çağdaşlığıyla, ilke ve ahlaktan ödün vermeden, çocuklarımızın aydınlık yarınlarına yönelmektedir. Dil, toplumların gururunu ve haysiyetini beraberinde taşır ve hiç şüphe yok ki Çin ve Suriye de büyük bir gurur ve haysiyet taşıyor.”
Öğrenci görüşmecileri First Lady Esam Esad’a Suriye’de kadınların rolü, gençlik, kalkınma ve toplumun karşılaştığı zorluklar, Suriye’deki tarihi eserleri ve maddi mirası yok etmeye yönelik terörist girişimler ve bunların nasıl korunacağı hakkında sorular sorarak, iki ülke arasındaki kültür ve bilgi alışverişini artırma konusundaki kararlılıklarını ve egemenliklerine bağlı kalan ve ilkelerine saygı duyan tüm ülkelerin, toplumların kalkınmasını sağlamak için diğer kültürlere ve onların mahremiyetlerine saygı duymanın yanı sıra güçlerini birleştirmeleri ihtiyacını vurguladılar.
First Lady konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “Çin’de ilkeleri ve insanlığı eski yerine ve statüsüne kavuşturan yeni bir dünya başlıyor.”