Suriye’de Böyle Bir Cumhurbaşkanı ve Böyle Bir Ordunun Var Olması Allah’ın Nimetidir

BEYRUT – Lübnanlı Hizbullah Partisi Genel Sekreteri Hasan Nasrullah Suriye İhbariye (Haber) Kanalı ile canlı mülakatında Suriye’ye yönelik evrensel savaş ve bölgedeki son gelişmelere ışık tuttu.

Nasrullah mülakatında Hizbullah militanlarının Suriye’ye girişleri ve teröristlere karşı savaşmalarının tamamen Hizbullah’ın seçeneği olduğunu söyledi. Bunu ilk baştan beri açık ve net bir şekilde ilan ettiklerine dikkat çeken Nasrullah; sebebine de net bir şekilde ışık tuttuklarını ifade etti. Hizbullah’ın Suriye’de teröristlere karşı çatışmaya girme nedeninin bu ülkeye ve tüm bölge halklarına karşı hazırlanan komplonun hacmi olduğunu belirten Nasrullah; çünkü Suriye’nin kaybetmesinin, Lübnan’ın kaybetmesi, Filistin davasının İsrail lehine tasfiye edilmesi anlamına geldiğinin altını çizdi.

İlk başta Suriye’ye Lübnan’ı ve Filistin davasını savunmak için söylediklerini hatırlatan Nasrullah; günümüzde ise Lübnan ve Filistin davasına ilaveten Ürdün ve Irak’ı savunmak için Suriye’ye geldiklerini söylemenin doğru olacağını söyledi.

Nasrullah Suriye’nin tüm bu süre içinde evrensel terör ve dünaynın büyük güçlerine karşı kahramanca direnmesi, büyük başarı ve zaferlerin elde edilmesinin arkasında silahlı gruplara karşı savaşan, şehit düşen ve üstün fedakarlıklarda bulunan bizzat Suriyelilerin kendileri olduğunun altını çizdi.

Nasrullah Suriye’nin Kaide Örgütünün eline düşmesi halinde Lübnan, Irak, Ürdün ve tüm bölge devletlerinin ne durumda olacağı sorusuna vurgu yaparken; Suriye’ye yönelik evrensel savaşın Suriye’nin çok daha ötesinde olduğuna bir kez daha dikkat çekti.

Hizbullah’ın Suriye’deki varlığının gereklilik ve olanaklar ışığında olduğuna dikkat çeken Nasrullah; her şeye rağmen Hizbullah’ın ne nizami bir ordu ne de bölgesel bir güç olmadığını ifade etti. Nasrullah fakat Hizbullah militanlarının bir kısım bölgelerde çete savaşında etkili olabileceğine dikkat çekti.

Suriye’de askeri ve siyasi kararın tamamen Suriye yönetiminin elinde olduğunun altını çizen Nasrullah; Hizbullah’ın ise sadece gerektiği yerde bulunup yardım takdim ettiğini söyledi.

Hizbullah’ın Suriye’de verdiği kayıplar konusunda ise Nasrullah; bunun tamamen beklenen sınırlarda olduğunu ifade ederek; kimi medya araçlarında bu konuda asılsız ve oldukça abartılı bilgiler paylaşıldığına dikkat çekti.

Hizbullah’ın, ilk baştan beri Suriye’nin zor ve çetin bir savaşla karşı karşıya olduğunu ve bunun için de oldukça büyük hacimde hazırlık yapıldığını idrak ettiklerini ifade eden Nasrullah; herkesin Suriye’nin kısa bir süre içinde düşeceği tahminlerinde bulunup bunun ışığında tutum aldıklarını söyledi. Nasrullah fakat kendilerinin Suriye’nin gücünü bilmeleriyle Suriye’nin düşmeyeceği tahminlerinde bulunduklarına işaret etti.

Hizbullah genel sekreteri Nasrullah; Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad’ın, olayların başladığı ilk günlerden beri Suriye halkının taleplerine açık olup olumlu bir tutum sergilediğini belirtti. Nasrullah el Esad’ın halkın haklı ve meşru taleplerini yerine getirdiğini, diyaloga da tam bir ciddiyet ve dürüstlükle yaklaştığına dikkat çekti. Fakat karşı tarafın bunu görmesiyle durumları germe ve askerileştirmek için her gayreti gösterdiklerini söyleyen Nasrullah; onların asıl hedeflerinin, kesinlikle Suriye halkının çıkarları olmadığını belirtti. Nasrullah asıl amacın mücadeleci ve bağımsız olması nedeniyle Suriye’de yönetimi düşürmekle birlikte Suriye’nin bölgesel rolünü baltalamak olduğunu ifade etti. Suriye’yi hegemonyaları altına almak istediklerini kaydeden Nasrullah; bölgede pasif bir devlet haline getirmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi.

Hizbullah genel sekreteri Nasrullah; el Esad’ın kriz boyunca daime siyasi çözüme hazır olduğunu, buna büyük bir ilgi ve çaba gösterdiğini belirtti. Fakat kimi muhalif tarafların siyasi çözüm istemeyip bu yöndeki çabaları baltaladıklarını ifade eden Nasrullah; bu tarafların büyük çoğunluğunun dış güçlere tabi olduklarının altını çizdi.

IŞİD ve Nusra Cephesinin dış güçlerin Suriye’de siyasi çözümü engelleme çabalarının bir sonucu olduğuna dikkat çeken Nasrullah; söz konusu bu iki radikal örgütün siyasi sürece dahil olmaları yada diyaloga girmelerinin mümkün olmadığına vurgu yaptı.

Nasrullah Suriye’de silahlı grupları destekleyip yöneten devletlerin hala siyasi çözümü reddettiklerinin altını çizdi.

Sözlerine devam eden Nasrullah; Suriye’den beklenenin sadece direnmek olduğunu söyledi. Bölgede siyasi değişimlerin yaşandığını belirten Nasrullah; bu değişimlerin Suriye’ye olumlu yansımaları olacağına işaret etti.

Suriye’nin el Esad ve Suriye ordusunun yanı sıra muhtelif halk bileşenlerinden geniş kitlelerin vatan ve ordusuna sahip çıkması sayesinde düşmediğini belirten Nasrullah; Suriye’de Esad gibi bir cumhurbaşkanı ve Suriye ordusu gibi fedakar kahraman bir ordunun var olmasının, yüce Allah’ın bir nimeti olduğunun altını çizdi.

Silahlı örgütlerin Suriye’de bir kısım bölgeleri ele geçirmelerinin hedefi gerçekleştirmeyeceğine dikkat çeken Nasrullah; öyle ki asıl amacın bölgeleri ele geçirmekten çok daha büyük olduğunun altını çizdi. Nasrullah her şeye rağmen Suriye devletinin kontrolü altındaki bölgelerin çok daha geniş olduğunu, Suriye halkının da büyük çoğunluğunun devletini ve ordusunu desteklediklerini belirtti.

Sözlerine devam eden Nasrullah; Suriye’de olayların başladığı ilk anlardan beri Esad’ın geniş bir halk tabanına sahip olduğunu belirtti. Esad’ın cesur bir lider olduğunu belirten Nasrullah; ilk başlardan beri zor koşullara azim ve kararlılıkla karşı koyup tüm koşullara rağmen Suriye’yi terk etmeyeceğini idrak ettiğini sözlerine ekledi.

İsrail’in Suriye’de Kunaytra kırsalında Hizbullah konvoyunu bombalamasına karşılığın bilinçli ve kasıtlı bir şekilde Lübnan’dan verildiğini belirten Nasrullah; Suriye’den ve aynı bölgeden karşlık verme imkanının bulunduğunu söyledi. Nasrullah fakat Lübnan’dan karşılık verilmesinin daha stratejik olduğunu, verilmek istenilen mesajın da hem dostlar hem de düşmanlar tarafından gayet net bir şekilde algılandığını söyledi.

Nasrullah; İran ve Hizbullah’ın Suriye’ye destekleri ve Suriye’yi ‘işgal etmeleri’ yönündeki iddiaların asıl hedefinin, kimi devlet ve güçlerin Suriye’de radikal gruplara desteklerini örtbas etme ve aklama çabalarından başka bir şey olmadığını ifade etti. İran’ın Suriye’deki askeri varlığının kriz öncesinden çok daha az olduğuna dikkat çeken Nasrullah; Hizbullah direnişçilerinin Suriye’yi işgal etmesi konusunda ise “değil Hizbullah tek başına; Lübnan halkının tamamı Suriye’ye gitse bile Suriye’yi işgal etmeye yeterli olmaz..” ifadesini kullandı.

Suriye’nin Filistin davasına yaklaşımı konusunda ise Nasrullah; Suriye’nin Filistinli kimi gruplara sitemi olsa bile Filistin davasından cayması yada Filistinlilere desteğini kesmesinin söz konusu olmadığının altını çizdi.

Konuşmasının bitiminde yurtiçinde ve yurtdışında tüm Suriyelilere seslenen Nasrullah; “vatanınız oldukça büyük bir savaşa maruz kalmaktadır. Sizden beklenen direnişi sürdürmeniz ve umutsuzluğa kapılmamanızdır. Sizlerin zafer elde etme gücünüz kesinlikle vardır. Vatanınız zaferi hakkediyor. Ben ise Suriye’de hezimet değil, kesinlikle zafer görmekteyim..” ifadesini kullandı.

A.A. – R.H.

Check Also

Aksa Tufanı Operasyonu… Bugünün En Öne Çıkan Gelişmeleri

İŞGAL EDİLEN KUDÜS (SANA) – Filistinli direnişinin işgalci İsrail’ın saldırganlıklarına yanıt olarak 7 Ekim’de başlattığı Aksa …