TAHARAN 09 EYLÜL (SANA) – Yerel Yönetim ve Çevre Bakanı Mutaz Deveci, Suriye’de yürütülen haksız savaşın ekonomik, sosyal ve çevresel koşulların bozulmasına, iklim değişikliği dahil doğal afetlere karşı zayıf tepki verilmesine neden olduğunu, bunun da bu sistemlerde ciddi bozulmalara ve kirlilikte artışa yol açtığını vurguladı.
Deveci ayrıca, İran’ın başkenti Tahran’da bu sabah başlayan Uluslararası Kum ve Toz Fırtınalarıyla Mücadele Konferansı’nda Suriye’de yaptığı konuşmada, “Suriye’ye yönelik savaş, hükümetin toprak ıslahı, çölleşme kontrolü projeleri, kumul stabilizasyonu, pastoral ve doğal rezervlere yönelik plan, program ve projelerinin uygulanma oranlarının azalmasına yol açtı’’ dedi.
Bakan yardımcısı Deveci ayrıca, geçtiğimiz 6 Şubat’ta Suriye’yi vuran depremin, Suriye’nin uygulanan haksız abluka nedeniyle çevre standartlarını karşılayan ileri teknolojiyi elde etmekte birçok zorluk yaşadığı bir dönemde meydana geldiğine dikkat çekti.
Bakan Yardımcısı Deveci, Suriye’nin kum ve toz fırtınalarının yanı sıra art arda yaşanan kuraklık ve yüksek sıcaklıklara da maruz kaldığını, bunun da mevcut koşullar ve kuşatma nedeniyle büyük bir kalkınma ve çevre sorunu oluşturduğuna işaret ederken, Suriye hükümetinin iklim etkilerinin azaltılması ve sürdürülebilir kalkınma eğilimini politikalarına, önceliklerine ve yıllık planlarına koyduğunu belirtti.
Decveci ayrıca, Suriye hükümetinin bu önemli konferansın başarısına ve kum ve toz fırtınası olgusunun çözümüne katkı sağlayacak somut sonuçlara ulaşacağına güvendiğini vurgulayarak, İran’ın bölge ülkeleri arasındaki iş birliğine yönelik sunduğu bölgesel eylem planının altını çizerek, Suriye’nin bu konferanstaki önerileri arasında kum ve toz fırtınalarının izlenmesi ve erken uyarısı için bölgesel bir merkez kurulmasının yanı sıra gerekli projelerin uygulanmasında desteklenmesinin de yer aldığını belirtti.
Deveci konuşmasını şöyle tamamladı: ‘’Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, liderliğindeki Suriye stratejisi, sürdürülebilir kalkınmayı sağlama çabalarından yararlanmanın temeli olarak kabul edilen adil ve kapsamlı bir barışa dayanıyor. Bu da sonuçta çevrenin korunmasına yol açarken, diğer taraftan terörü destekleyen ülkeler, silahlı terör gruplarına destek vererek hem insanları öldürmeye hem de çevreyi yok etmeye çalışmaktadır.’’