NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletlerdeki Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi; özellikle 2170, 2178 ve 2199 başta olmak üzere Güvenlik Konseyinin terörle mücadeleye ilişkin tüm kararları dürüst bir şekilde hayata geçirilmeden Suriye’de insani durumların iyileştirilmesine ilişkin alınacak tüm icraatların yetersiz ve kozmetik kalacağını belirtti.
Güvenlik Konseyinin bugün Suriye’deki insani durumları tartıştığı oturumunda konuşan Caferi; terörle mücadelenin bizzat kendisinin her şeyden önce Türkiye’deki rejim, Suudi Arabistan, Katar ve İsrail arasında teröristlere her türlü askeri, maddi ve lojistik destek sağlama ittifakına son vermeyi gerektirdiğinin altını çizdi.
Caferi söz konusu devletlerin Suriye’de Kaide Örgütünün kolları olan terör örgütleri ve daha başka muhtelif adlandırmalar altındaki terör örgütlere desteğinin aleni ve kanıtlı olduğuna dikkat çekerek, ABD’li üst düzey yetkililer dahil birçok resmi ve siyasi şahsiyetin bu desteklere dikkat çektiklerine vurgu yaptı.
Güvenlik Konseyinin Suriye ve Irak’taki tarihi eserlerin yağmalanıp satılmasını yasaklayan 2199 sayılı kararına rağmen Türkiye ve daha başka devletlerin bu tarihi eserleri sabote eden, yağmalayıp satan IŞİD ve Nusra Cephesine desteklerini sürdürdüklerine dikkat çekti.
Kimi devlet yetkililerinin ‘Suriye’de Beşşar Esad kaldığı sürece IŞİD ve Nusra Cephesinin güçlenmeye devam edecekleri’ ifadelerine dikkat çeken Caferi; bunun aleni ve net bir şekilde IŞİD ve Nusra Cephesinin gerçek kimliğini ve destekçilerini deşifre ettiğinin altını çizdi.
Caferi Irak, Libya ve daha birçok ülkede devam eden tekfirci terörün ana nedeninin söz konusu devletlerin bu radikal tekfircilere verdikleri sınırsız destek olduğunun altını çizerken; yine insani acıların yanı sıra kan ve şiddetin daha çok yayılması arkasındaki ana nedeninin de bu olduğuna vurgu yaptı.
Caferi; İnsanları evlerinden tehcir eden, kafa kesip tecavüz eden, uyuşturucu ve organ ticareti yapan, kadınları ve henüz reşit yaşa gelmemiş genç kızları seks işçileri olarak çalıştıran bu tekfirci terör çetelere desteği kesmeden insani durumları düzletme çabalarının pek fazla işe yaramayacağının altını çizdi.
Suriye’de terörü destekleyen taraf ve devletlerin kasıtlı olarak insani durumların kötüleşmesini istediklerine dikkat çeken Caferi; bu devletlerin Suriye’de terör çeteleri aracılığıyla neden oldukları bu insani durumları politikleştirmeye çalıştıklarını belirtti.
Caferi birçok bölgede söz konusu devletlerin komuta ve talimatlarıyla hareket eden terör çetelerinin insani yardım konvoylarına saldırdıklarını, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını engellediklerini söyledi.
Bunun haricinde terör çetelerin yine dış tarafların komuta, yardım ve destekleriyle hizmet kurumlarını da bombalayıp sabote ettiklerine dikkat çeken Caferi; elektrik şebekeleri, fabrikalar, hastaneler, okullar, köprüler ve vatandaşlara hizmet veren her türlü kurumu sistematik ve kasıtlı bri şekilde hedef aldıklarına dikkat çekti.
ABD’nin meclisteki temsilcisinin ‘Suriye’de ordunun teröristleri varil bombalarıyla hedef aldığı’ yönündeki açıklamalarını eleştiren Caferi; her şeyden önce askeri terimler arasında ‘varil bombalarının’ bulunup bulunmadığını sorguladı.
Caferi terimin doğru olup olmadığının önemli olmamasına rağmen ABD’nin kendi keyfine göre terörist olarak adlandırdığı insanları dünyada en ölümcül ve yıkıcı silahlar olarak bilinen “cruise” füzeleri ve akıllı bombalarla vurduklarına dikkat çekti.
Caferi, ABD’nin kendi toprakları dışında bulunan ve ABD için bir tehlike teşkil etmeyen ‘terörist’ olarak nitelendirdiği grupları en ölümcül silahlarla hedef alırken, Suriye ordusunun Suriye toprakları üzerinde her türlü insanlık dışı vahşeti işleyen ve Suriye halkını yok etmeye çalışan teröristleri bombalarla hedef almasının neden kimilerini rahatsız ettiğine ışık tuttu.
Aynı zamanda Suriye ordusunun iddia edildiği gibi sivil masum insanları değil de, dünyanın kendi gözleriyle vahşetlerini gördüğü terör çeteleri bu bombalarla hedef aldıklarını belirten Caferi; Suriye ordusunun vatan topraklarını ve Suriye halkını bu teröristlere karşı savunmasının gayet normal olduğunun altını çizdi.
Kimi devletlerin Suriye’deki terör grupları ‘silahlı muhalefet’ olarak adlandırmalarını eleştiren Caferi; herhangi bir devlette sadece ve sadece siyasi ve barışçıl güçlere muhalefet denildiğine dikkat çekti. Caferi oysa ki masum halkı öldüren, altyapı ve hizmet kurumlarını yakıp yıkan, sivil yerleşim alanlarını gelişi güzel bombalayan, ve saflarında on binlerce yabancı silahlı bulunduranların hiçbir kanun, yasa, örf yada ilkede muhalefet olarak adlandırılamaz olduğunu, bunun da net olarak adının kesinlikle silahlı terör örgütleri olduğuna vurgu yaptı.
Güvenlik Konseyi oturumunda ifade edildiği gibi Suriye’de abluka altında olanların sadece 212 bin kişi olmadığını ifade eden Caferi; komşu devletler dahil dünyanın her yerinden gelen teröristlere her türlü desteğin sağlanmasıyla Suriye’nin tamamının yada başka bir değişle 23 milyon Suriyelinin terör ablukası altında olduğunu söyledi. Caferi öyle ki Suriye’ye uygulanan ekonomik yaptırımların her şeyden önce Suriye halkını etkilediğini belirtti.
Suriye Arap ordusunun tüm yasalar ve kanunlar kapsamında sadece ve sadece terörle savaştığını belirten Caferi; Suriye halkını ve vatanı korumak için ordunun yüksek bir duyarlılık ve sorumluluk sergilediğinin altını çizdi.
Caferi ordu birliklerimizin sivillerin bulunduğu bölgelerde sivilleri korumak için yüksek bir hassasiyet sergilediğini, birçok bölgede sivilleri korumak için operasyonlarını aksattığını ve daha başka birçok bölgede de askerlerin üstün bir fedakarlık gösterdiğine vurgu yaptı.
İnsani yardımların dağıtılma mekanizması konusunda ise Caferi; bunun eşitlik ve adaletin yanı sıra BM misakı ve ulusal egemenliğe saygı kapsamında olmasının gereğine dikkat çekti.
Caferi insani yardımların Suriye hükümeti ile koordinasyon içinde dağıtılmasıyla birlikte bu yardımların daha önce birçok bölgede olduğu gibi silahlı terör örgütlerin eline düşmemesinin garantilenmesi önemine işaret etti. Teröristlerin insani yardımları ele geçirip bu yardımların sivillere ulaştırılmasını engellediklerini belirten Caferi; terör gruplarının bulundukları bölgelerde insani durumların kötü olmasının ana nedenlerinden biri bu olduğunu açıkladı. Caferi teröristlerin bulundukları bölgelerde halkın teröristlere karşı düzenledikleri gösterilere dikkat çekerken; bunun teröristlerin insani yardımları engellediklerine bir başka kanıt olduğunu söyledi.
Suriye’nin BM’deki daimi temsilcisi Caferi; Suriye hükümetinin sıcak bölgeler dahil Suriye’nin her köşesinde halkının tüm ihtiyaçlarını karşılama özeninde olduğunu, İdlib kırsalı ve Rakka’ya gönderilen insani yardım ve muhtelif tüketim maddelerinin bunun en bariz kanıtı olduğunun da altını çizdi.
A.A. – R.H.