NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, Suriye hükümetinin insan hakları konseyi kararıyla inşa edilen sözde “bağımsız soruşturma komitesinin” çalışmalarıyla ilgili her zaman çekimse kaldığını dile getirdiği belirtti.
Caferi, söz konusu komitenin devlet ve halk olarak Suriye’de terörü destekleyenlere hizmet eden gizli ajandalarla siyasi amaçlı kurulduğunu söyledi.
Güvenlik Konseyinin sözde “Suriye’de işlenen insan hakları ihlalleri konusunda bağımsız soruşturma komitesi” üyeleriyle düzenlediği resmi olmayan toplantıları ardından yayınladığı basın beyanında Caferi, söz konusu gayri resmi toplantının güvenlik konseyi dışında düzenlendiğini dolayısıyla sadece konuşanların görüşlerini dile getirdiğini ifade etti.
Caferi, “bağımsız soruşturma komitesinin” kesinlikle Suriye’ye bir kez dahi olsun ziyarette bulunmadığını ancak başta Türkiye, Ürdün ve Lübnan kamplarında bulunanlar başta olmak üzere Suriye haricinde bulunan bazı şahısların tanıklıklarına itimat ettiklerini, ayrıca Suriye hükümetinin yıllardan beri sunduğu eldeki bütün rapor ve bilgileri göz ardı ettiğine ve bunun ne kadar taraflı olduğunun delili olduğuna dikkat çekti.
Caferi, dolayısıyla bu komitenin Suriye’nin kendisini vuran teröre karşı mücadeledeki yardımlarıyla temsil olunan çözümün değil krizin bir bölümü olduğunu dile getirdi.
Suriye hükümetinin hazırladığı ve yabancı teröristler hakkında bilgi veren 500 sayfalık bir kitaba işaret eden Caferi, bu kitap içerisinde sadece 2013 yılının Ekim ayında öldürülen yabancı teröristler hakkında bilgiler içerdiğini, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Libya, Mısır, Avrupa, Asya ve Afrika ülkeleri gibi çok sayıda uyruğa tabi olan ve Suriye hükümetine karşı savaşan söz konusu teröristlerin adları, fotoğrafları ve uyruklarıyla ilgili bilgiler ihtiva ettiğini söyledi.
Söz konusu teröristleri bazılarının “barışçıl” veya “ılımlı Suriye muhalefeti” olarak adlandırdıklarına Amerikalıların bunları “demokratik” veya “ılımlı muhalefet” olarak adlandırdıklarına dikkat çeken Caferi, aralarında BM genel Sekreteri sözcüsünün de bulunduğu bazılarının “Nusra Cephesi” ve IŞİD” terör örgütlerine tabi olan, Katar’ın desteği ile “UNDOF” kuvvetlerine bağlı BM askerlerini kaçıran ve İsrail hastanelerinde tedavi gören teröristleri “silahlı Suriye muhalefeti” olarak adlandırdıklarına vurgu yaptı.
Caferi, ortada bir hatanın bulunduğuna ve Suriye hükümeti ile terör örgütlerini bir tuttuklarını belirtti.
2170, 2178 ve 2199 sayılı terörle mücadele konusunda güvenlik konseyi 3 kararın ellerinde bulunduğuna dikkat çeken Caferi, bölgede bu kararları uygulayan ve vecibesini yerine getiren tek ülkenin Suriye olduğunu vurguladı.
Sözde “bağımsız komite” üyelerinin hazırladığı “listeler” ile ilgili olarak Caferi, bütün bu propagandanın hedefinin şeytani ve Suriye hükümetinin portresini karalamak olduğunu, bunu geçmişte yaptıklarına gelecekte de yapacaklarına dikkat çekti.
Caferi, İnsan hakları komiserinin Ürdünlü, uygarlıklar koalisyonu birliği başkanının Katarlı, BM terörle mücadele merkezinin Suudi Arabistan tarafından finanslı, Türkiye’nin de BM’nin birinci insanlık zirvesine ev sahipliğini yaptığı zaman söz konusu propagandanın ne tür bir güvenirliliğinin olacağı sorusunu dile getirdi.
Kamplarda yaşayan göç ettirilenlere tahsis edilen paralarla ilgiliyse Caferi, resmi olmayan sözde hayır kuruluşları ve istihbarat birimleri tarafından Körfez ülkelerinde toplanılan milyarca dolarların kamplara ve keza Suriye hükümetine karşı teröristleri desteklemek ve finanse etmek için Suriye dahiline gönderildiğini söyledi.
Caferi, Suriye hükümetinin söz konusu kamplarda bulunan vatandaşlarına her zaman ülkelerine dönme ve kendilerine gereken bütün yardımları sunmaya hazır olduğunu defalarca ilan ettiğini ifade etti.
Geçen bir kaç gün içerisinde Washington’da düzenlenen terörle ilgili özel konferans hakkında Caferi, BM çerçevesi dışında düzenlenen konferansa katılmadıklarını, ne uluslararası ne de bir dünya konferansı olduğunu, bazı üye ülkeleri bir araya toplayan bir konferans olduğunu açıkladı.
Caferi, Amerikan yönetiminin aralarında Suriye ve Irak başta olmak üzere diğer bazı ülkelerin bulunduğu terör fenomeni ile doğrudan ilgili olan hükümetleri söz konusu konferansa katılma çağrısı yapmadığına işaret etti.
Caferi ayrıca, Libya’dan Suriye’ye giren silahların çoğunun Lübnan, Türkiye ve Ürdün kanalıyla geldiğine işaret ederek, terörle mücadele ile ilgili BM komitesinin bir raporunda bunu belirttiğine dikkat çekti.
Caferi, şu anda bazılarının Libya’nın bir kaos yaşadığını ve bunu engellemek gerektiğini söylediklerine tanık olduklarını belirterek, Suriye’de Suriyelileri öldürmek için Libya’dan silahların taşınmasıyla ilgili daha önce söylediklerinin cevheri olduğunu vurguladı.
S.Ş