NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Beşşar Caferi, Suriye topraklarında terörle mücadele ediyor ve terörizmi destekleyen, çocuklarını koruyan, birliğini savunan ve egemenliğini ve bağımsız ulusal kararını destekleyen Türk saldırganlığını ele almaya devam edeceğini belirterek, Güvenlik Konseyini sorumluluklarını yerine getirmeye ve Erdoğan rejiminin bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden maceralarına son vermesini talep etti.
Caferi, Güvenlik Konseyi’nin İdlib ile ilgili acil oturumunda bugün, bu oturuma davet eden ülkelerin, Türk kuvvetlerinin Suriye topraklarında varlığı ve bunun askeri bir saldırganlık ve bir işgal eylemi olup olmadığı, Türk rejiminin, işgal ettiği Suriye topraklarında Türkçeyi dayatmaya, meydanlarının ve sokaklarının adlarını Türk isimleriyle değiştirmeye ve Türkçe müfredatını çocuklarımıza dayatmaya çalıştı mı çalışmadı mı, doğal kaynaklarımızı, kaynaklarımızı ve tarihi eserlerimizi, uluslararası hukuk ve barış yasaları altındaki meşru eylemleri yağmaladı mı yağmalamadı mı, hakkındaki soruları yanıtlamalarını talep etti.
Caferi, Astana ayağının garantörleri “Rusya, İran ve Türkiye”nin, Mayıs 2017’nin başında Kazakistan’ın başkentinde yaptıkları toplantıların dördüncü turunda, altı ay boyunca geçici bir önlem olarak Suriye’deki tırmandırmaları azaltma bölgelerinin kurulması konusunda anlaştıklarını, Türk rejimi de dahil olmak üzere garantörlerin, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne, terör örgütleri “IŞİD”, “Nusra Cephesi” ve “Fath el Şam” terör örgütleri ve Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tasnif edilen el Kaide veya “IŞİD”e bağlı tüm bireyler, gruplar ve varlıklar” ile mücadele etmeye devam etme ve tırmandırma bölgelerinin içinde ve dışında güvenlik ve tüm taraflarca ateşkes sağlanması için önlemler alınması konusundaki güçlü taahhütlerini teyit ettiklerini belirti.
Caferi, Astana sürecinin dördüncü turunda, garantör ülkelerin “silahlı muhalefet gruplarını” terörist gruplardan ayırmak için 4 Temmuz 2017 tarihine kadar adımlar atması gerektiği konusunda anlaşmaya vardıklarına dikkat çekerek, Suriye’nin 3 Mayıs 2017’de Suriye halkının kanının akmasını engelleyen ve normal hayatlarını yaşamalarına izin veren aynı zamanda IŞİD ve Nusra Cephesi tarafından temsil edilen terörizme ve bunlarla ilişkili terör örgütlerine karşı savaşın sürdürülmesini kabul ettiğini söyledi.
17 Eylül 2018’de İdlib hakkındaki Soçi Anlaşması’nın, Türk rejiminin Halep ve Hama kırsalındaki silahlı grupları ve terör örgütlerini geri çekme ve 15 Ekim 2018’e kadar silahsızlandırılması da dahil olmak üzere 2018’in sonuna kadar “M4” ve “M5” uluslararası yollardaki trafiğin harekete açılması ile ilgili tüzel yükümlülüklerin gerekliliğini vurguladığını belirten Caferi, Suriye’nin bu girişimi memnuniyetle karşıladığını açıkladığını ifade etti.
Caferi, Suriye, dostları ve diğer ülkelerin Türk rejiminin Astana anlayışları ve Soçi Anlaşması’nın belirlediği zaman cetveli dahilindeki yükümlülüklerini yerine getirmesi taleplerine rağmen, uluslararası meşruiyetten uzaklaşan Erdoğan rejiminin taahhütlerini yerine getirmekten kaçındığını, kendisine tabi terörist örgütlerle birlikte varlığını ve güçlerini artırmak için tırmandırmaları azaltma bölgelerini istismar ederek İdlib, Halep ve Lazkiye kırsallarındaki halkımıza bir terörizm gerçekliğini dayatmaya çalıştığını, Suriye’nin kuzeybatı bölgelerindeki halkımızın, Türk rejimine bağlı terör örgütlerinin ve onların arkasında duranların zorbalıkları, yağmalamaları, öldürme, kaçırma, tutuklama, işkence, tecavüz, haraç uygulama, tarımsal ürünlerin yağmalanması, tarihi eserleri çalmaları, insan kaçakçılığı, ve insani yardımları satmaları gibi eylemlerine karşı protesto gösterileri gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Caferi, Erdoğan rejiminin Suriye toprakları dahilindeki, asıl hedefi teröristlerin aktivitelerini gözlem altına alma, terörist suçlarını sürdürmelerine izin vermeme, Suriye Arap Ordusu ve Rus kuvvetleri merkezlerine dönüştürmemek olan, gözleme noktalarını, operasyon odalarına ve terörist örgütlerin isnat ve destek noktalarına çevirdiğini bunun en güzel örneğinin de Türk askerlerinin teröristleri destekledikleri bu noktalardan uzakta öldürülmeleri olduğunu vurguladı.
Caferi, Suriye’nin Türk rejiminin topraklarına yönelik saldırılarını kınadığını ve saldırganlığının Adana mutabakatına uygun şekilde geldiği yönündeki gerekçelerini reddettiğini vurguladı.
Çeviri: S.Ş