NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletlerdeki Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi Suriye’nin; dünyanın 93 ülkesinden gelip de ABD, Fransa ve İngiltere’nin gözetiminde Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan’da eğitilip gönderilen kiralık teröristlere karşı koyduğunu belirtti.
Uluslararası Güvenlik Konseyinin BM Suriye temsilcisi Staffan de Mistura ve yardımcısının katılımıyla Suriye’deki krizle ilgili durumları tartıştığı oturum ardından açıkladığı bildiride Caferi; BM genel sekreterliğinin Suriye’deki teröre yaklaşımında ahlaki bir sorunun mevcut olduğunu ifade etti.
Caferi Güvenlik Konseyinin Suriye’de siyasi ve insani dosyaların sorumlularıyla ortak bir oturum düzenlemesinin olumlu olduğuna dikkat çekerken, aynı anda siyasi ve insani durumların ele alınmasının daha iyi olduğunu belirtti.
Suriye’nin oturumda ele alınan konulara ilişkin iki eleştirisi olduğunu ifade eden Caferi; ilkinin Suriye’de şiddetin benzeri görülmemiş bir şekilde tırmandığı ve tehcir edilenlerin sayısının arttığına dikkat çekilmesiyle bunların asıl sebebinin terör olduğunun belirtilmediğini vurguladı.
Caferi ikinci eleştirinin ise Homs Kentinde meydana gelen ve okullarından çıkışları sırasında onlarca çocuğun şehit yaralı düşmelerine yol açan bombalı terör eylemine ilişkin açıklamada bu insanlık dışı elemin faillerinin belirlenmediğine dikkat çekti.
Caferi başka bir değişle Suriye hükümetinin, Suriye’de yaşanan kanlı gelişmelere ilişkin endişelerin dile getirilmesi yöntemlerinin BM genel sekreterliğinin Suriye’deki durumlara yaklaşımında ahlaki bir sorun bulunduğu kanaatine varmasına yol açtığını söyledi.
BM genel sekreterliği görevlilerinin Suriye’deki durumlara ilişkin yaklaşımlarında daha tarafsız olmaları ve dünya kamuoyunun Suriye’de 83 devletten kiralık teröristlerin bulunduğu gerçeğini kabul ettiği gibi BM genel sekreterliği görevlilerinin de bu gerçeği kabul etmeleri gerektiğini vurguladı.
Suriye’de tekfirci ve kiralık teröristleri kimin ve nasıl desteklediğinin artık herkes tarafından açık olduğuna vurgu yapan Caferi; IŞİD, Nusra Cephesi ve diğer terör örgütlere dışarıdan terörist akınının olmasının ana nedeninin bu destek olduğunu belirtti.
Son olarak Avusturyalı bir grup tekfircinin nasıl Halep Kentine girip terör saflarına katıldıklarına işaret eden Caferi; dünyanın her yerinden gelen kiralık ve tekfirci teröristlerin BM genel kurulu yetkilileri ve terör destekçileri kimi taraflarca ‘Suriyeli isyancılar’ ya da ‘Suriye’de silahlı muhalifler’ olarak adlandırılmalarının mantıksızlığına vurgu yaptı.
Suriye’nin BM temsilcisi de Mistura’nın çabalarını takdirle karşıladığını ve bu çabalara umutla yaklaştığını belirten Caferi; temel olarak konunun bütün olarak ele alınması gerektiğinin de altını çizdi.
Caferi dolayısıyla Suriye’deki krize çözüm ararken Türkiye hükümetinin Suriye’de terörü destekleyen tutum ve politikalarına son vermeye zorlanması gerektiğini, öyle ki Suriye’de şiddet ve terörün tırmanmasının ana nedeninin Türkiye hükümetinin bu tutum ve politikaları olduğunun altını çizdi.
Bu gerçeği inkar etmenin kesinlikle mümkün olmadığını belirten Caferi; Türkiye hükümetinin IŞİD, Nusra Cephesi ve diğer terör örgütlere desteğinin apaçık ortada olduğuna işaret etti.
Sözlerine devam eden Caferi; Türkiye devlet başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın IŞİD’e karşı teşkil edilen uluslar arası koalisyona destek vermek ve Ayn Arap Kentinin IŞİD’e karşı korunması için koyduğu dört ön koşula dikkat çekti.
Caferi Erdoğan’ın bu dört şartının her birinin BM misakı ve kararlarına ihlal teşkil etmesine rağmen şu ana dek BM’nin hiçbir yetkilisinden bu konuda açıklama yapılmamasının esef verici bir durum olduğunu söyledi.
Güvenlik Konseyinin terörle mücadeleye ilişkin 2170 ve 2178 sayılı kararlarının mutlak bir şekilde hayata geçirilmeleri gerektiğini belirten Caferi; görünürde ne yazık ki Türkiye, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün bu kararların içeriklerini henüz duymadıklarını ifade etti.
Açıklamasından sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Caferi; de Mistura’nın Güvenlik Konseyi oturumunda açıkladığı plan ve bulunduğu önerileri Suriye hükümeti ile ele almadığını belirtti.
Caferi de Mistura’nın bu öneri ve planlarını bölge ve haricine bulunduğu iş gezisi sonuçlarından çıkardığını ifade ederken, Şam’a bulunacağı ziyaret sırasında Suriye ile tartışılacağını ve Suriye’nin görüşünü açıklayacağını belirtti.
Caferi de Mistura’nın Ayn Arap ahalisine yardım etmesi için Türkiye hükümetine yaptığı çağrının Şam ile koordinasyon kapsamında gelip gelmediğine ilişkin soruya cevabında ise; Suriye’nin istisnasız yabancı tüm müdahalelere karşı olduğunu, egemenliğe ihlalin de kesinlikle kırmızı çizgi olduğunun altını çizdi.
Caferi de Mistura’nın Türkiye’yi Suriye’nin içişlerine müdahale etmeye de çağırmadığını, sadece Türkiye toprakları üzerinde bulunan Ayn Araplıların IŞİD’e karşı yurttaşlarına destek vermeleri için kentlerine girmelerine izin vermeye çağırdığının altını çizdi.
Golan topraklarında görev yapan UNDOF güçleri ve maruz kaldıkları terör saldırıları konusunda Caferi; bunun da BM örgütünün bir başka skandalı olduğunu belirtti.
Caferi silahlardan arındırılmış bölgede bulunan uluslar arası ateşkes ve barışı denetleme güçlerinin teröre karşı hiçbir karşılık vermediğini söyledi.
Caferi silahlardan arındırılmış olan bölgenin aylardan beri uluslar arası terör örgütleri listesinde mevcut Nusra cephesi tarafından ele geçirilmesine rağmen UNDOF güçlerinin bölgede teröristlere karşı sessiz kaldıklarını söyledi.
ABD komutasında teşkil edilen uluslar arası koalisyonun IŞİD mevkilerine karşı bombardımanları konusunda Caferi; bu uçakların Irak ve Suriye’de IŞİD mevkilerine karşı günlük ortalama olarak 8 ila 13 sorti gerçekleştirdiklerini söyledi.
Caferi Suriye uçaklarının ise IŞİD, Nusra Cephesi ve diğer terör örgütlere karşı sadece Halep ve kırsalında değil, ülke genelinde 130’a yakın sorti gerçekleştirdiğini, bunun da Suriye’nin teröre karşı savaşın tam içinde olduğunun bir kanıtı olduğunu belirtti.
Caferi Suriye’nin ABD liderliğindeki bu koalisyona ilişkin büyük kuşkuları olduğunu belirtti.