ŞAM – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakan Yardımcısı Faysal Mikdat; Türkiye rejimini Halep kırsalı Afrin Bölgesinde herhangi bir saldırıda bulunmasından uyarırken, bunun Suriye’nin egemenliği ve toprak selametine açık bir ihlal ve saldırı niteliği taşıyacağını vurguladı.
Bakan Yardımcısı Mikdat bugün Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığında basın mensuplarına okuduğu beyanda; Türkiye rejiminin Afrin Bölgesinde herhangi bir operasyon başlatması halinde bunun, Türkiye ordusu tarafından Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarının egemenliğine ihlal ve saldırı teşkil edeceğini vurguladı. Mikdat bunun da uluslar arası kanun ve kararlara tamamen açık bir ihlal teşkil edeceğine dikkat çekerken, Türklerin söz konusu kanun ve kararları bildiklerine işaret etti.
Bunun yol açacağı tehlikeye dikkat çeken Mikdat; Türkiye rejiminin Suriye Arap Cumhuriyetine karşı herhangi bir düşmancı hareket ya da herhangi bir operasyon başlatmasına karşı Suriye’nin uygun gördüğü şekilde karşı koyacağının altını çizdi.
Mikdat Suriye hava güçlerinin tam gücünü geri kazandığını ve Suriye hava sahasında herhangi bir Türk hedefi yok etmeye hazır olduğunu belirten Mikdat; bunun da Suriye’ye herhangi bir saldırıda bulunacak ya da Suriye hava sahasını ihlal edecek Türk hava güçlerinin kendilerini gezintide oldukları düşüncesine kapılmamaları gerektiğini ifade etti.
Türk silahlı kuvvetlerinin Suriye topraklarındaki varlıklarının kesinlikle ve hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunun bir kez daha altını çizen Mikdat; kahraman Suriye silahlı kuvvetlerinin vatanın her karış toprağında Suriye ve halkını savunacağını vurguladı. Mikdat Suriye ordusu ve müttefiklerinin cesaret ve Suriye’yi savunma öncülüğünün herkes tarafından bilindiğine de dikkat çekti.
Bakan Yardımcısı Mikdat Afrin dahil olmak üzere Suriye’nin kuzeyi ve kuzey doğusunun ezelden beri her daim Suriyeli Arap toprakları olduğunu ve öyle kalacağının altını çizerken, bunun Türkler dahil ilgili tüm taraflarca iyi bir şekilde irdelenmesi ve anlaşılması gereğini belirtti.
Türkiye rejiminin yaptığı son açıklamalar ve çaldığı savaş çanlarının endişe verici olup Suriye ve halkı tarafından reddedildiğine dikkat çeken Mikdat; Suriye’nin geçen tüm bu zaman içinde komşu Türk halkı ile en iyi ilişkilerin kurulmasına büyük özen gösterdiğinin altını çizdi.
Mikdat Suriye’nin aynı zamanda ne terör ne de Türkiye topraklarının bütünlüğünün zedelenmesi aracılığı ile Türkiye halkının herhangi bir şekilde kötülük görmemesine büyük bir özen gösterdiğinin altını çizdi.
Bakan Yardımcısı Mikdat Ankara’nın Suriye’ye karşı herhangi bir operasyonda bulunması halinde Suriye’deki krizin çözümünde rolünü karmaşık kılacağının ifade ederken, aynı zamanda kendini de terör örgütleri ile aynı dereceye koyacağına dikkat çekti. Mikdat öyle ki bu durumda yıllardır Suriye ve halkını hedef alan terör örgütlerinin davranışları ile Türkiye rejiminin davranışları arasında hiçbir farkın kalmayacağını belirtti.
Mikdat Türkiye rejiminin yedi yıldır Suriye ve halkına karşı terör savaşında muhtelif isimler altındaki terör örgütlere sunduğu askeri, mali ve lojistik destek ile Suriyelilerin katledilmeleri ve vatanlarının yıkılmasında oynadığı rolün de dikkate alınması gerektiğini kaydetti.
Birleşmiş Milletler genel sekreterinin Suriye özel temsilcisi Staffan de Mistura’nın Suriye heyeti ile ‘muhalefet’ temsilcileri arasında Viyana’da özel bir toplantının yapılması çağrısına ilişkin soruya cevabında Mikdat; Suriye’nin her daim yaşanan bu krizin siyasi çözümüne ilişkin uluslar arası çaba ve girişimlere olumlu yaklaştığını belirtti. Mikdat Suriye’nin bu ilkeden hareketle Cenevre ve Astana süreçlerine katıldığını, yine bu ilke kapsamında da Soçi Konferansına hazırlık yaptığını kaydetti.
Suriye’nin aynı ilke kapsamında Viyana toplantısına da katılacağını ifade eden Mikdat; fakat BM Suriye özel temsilcisinin aracı rolünü dürüst ve tarafsız bir şekilde oynaması gerektiğini, kendisinin ya da başka tarafların ajandalarını dayatmaya çalışmaması gerektiğinin altını çizdi. Mikdat bu toplantılarda tartışılması gerekenin de sadece ve sadece Suriyelilerin üstünde anlaşacakları meseleler olması gerektiğini, bu yönde de herhangi bir önkoşul ya da dayatmanın olmaması gerektiğini vurguladı.