ŞAM – Ekim Kurtuluş Savaşının 44. Yıldönümü, daha önce tüm hegemonyacı planları ve sömürgeci politikaları başarısızlığa uğratan Suriye’ye karşı komplonun arttığı bir dönemde kutlanıyor.
Ekim Kurtuluş Savaşı, sonuçları ve içeriğiyle modern Arap tarihinde önemli bir dönüm noktası oluşturmuş, boyutları Arap-İsrail çatışmasının cevherini Arap topraklarını işgal eden düşmana savaş açma ve ulusu acizlikten kurtarma yönünde ortak bir kararı alma girişimiyle açıkça etkilemiştir.
Kurtuluş Savaşının ortaya koyduğu en bariz unsur, Arap ülkeleri arasındaki kader birliği, Arap kimliğine yönelik ortak duyguların derinliği ve Arapları uluslararası ve bölgesel haritaya iade etenin tek şartı olarak Suriye’nin her zaman çağrıda bulunduğu Arap dayanışmasıdır.
Arapların Ekim Kurtuluş Savaşında kazandığı zafer, Filistin ve Lübnan’da direniş kültürünün yerleştirilmesine katkıda bulunurken güç dengelerini değiştirerek bölgede yeni bir denklem dayatmıştır.
Özellikle 2000 ve 2006 yıllarında Lübnan’da Siyonist düşmana karşı kazanılan zafer ve Gazze’deki direniş İsrail’in yenilmez bir güç olduğu iddiasının Siyonist propaganda mekanizmasının kuruntusundan başka bir şey olmadığını göstermiştir.
Ekim Kurtuluş Savaşı, halkımızın özgürlük, bağımsızlık ve işgal altındaki toprakları kurtarma mücadelesinin bir halkasını oluştururken işgalciye karşı zafere askeri, siyasi, ekonomik ve manevi olarak hazırlanmak gerektiğini göstermiştir.
Bununla birlikte, Arap haklarının geri alınması ve barışın sağlanmasının bölgede istikrar, güvenlik ve refahın sağlanmasına katkıda bulunacağı yönünde uluslararası ve bölgesel düzeyde sağlam bir zemin ve güçlü bir kanaat yaratmıştır.
Siyonist düşmanla Ekim savaşında mücadele eden ve geçen yıllar boyunca düşmanın yıpratma savaşına karşı direnen Suriye, Amerika ve batının izole çabalarına, terör çetelerine boyun eğmeyeceğini azim ve kararlılıkla göstermiştir.
Suriye’nin direniş çizgisini benimseme, destekleme ve toprakların kurtarılmasında direniş hakkı yönündeki seçenekleri her zaman net olmuştur. Suriye işgali tamamıyla reddederken Ekim Kurtuluş Savaşından 1991 yılındaki Madrid barış konferansına kadar ve daha sonra gelen süreçte bölgede adil ve kapsamlı barışın sağlanması için çaba gösterdi.
Suriye bugün, basın dezenformasyon politikalarının zorbalığı gölgesinde küresel bir savaşla karşı karşıya. Amerika ve batıyla birlikte bölgedeki araçlarının Suriye’ye karşı başlattığı vahşi ve histerik saldırı, bölgedeki kilit gücü ve rolünü, ulusal ve uygarlık modelini hedef almıştır.
Irak’ın 2003 yılında işgal edilmesiyle başlayan bu saldırı aslında yeni değildir. Bu saldırıda yeni olan ordu, güvenlik güçleri ve sivillere karşı silahlı terör örgütlerinin kullanılmasına dayalı yeni yöntemlere başvurulması, dış müdahaleye zemin hazırlanarak insan hakları yaftası altında uluslararası kınama kararları çıkarılmaya çalışılmasıdır.
Öte yandan, Ekim Savaşında, İsrail’e karşı vatanın onuru ve özgürlüğünü savunan ulusal birliğin sembolü ulusal askeri kurumlar bugün de Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad’ın komutasında Suriye’nin güvenlik ve istikrarını yeniden sağlamak amacıyla halk ve yönetimle uyum içinde ulusal görevini yerine getirmektedir.
Kapsamlı reform kapsamında çıkarılan karar ve yasalar, Suriye’yi düşmanlara karşı daha güçlü ve dirençli kılarken Suriye ödün vermeyi ve dış dayatmalara boyun eğmeyi reddettikçe ilerlemeye devam edecektir.