NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi; Suriye’de insani yardımları ulaştırma e insani durumları iyileştirme önündeki gerçek engellerin IŞİD, Nusra Cephesi ve bu iki radikal terör örgütlerle işbirliği içinde olan gruplar olduğunu vurguladı.
BM Güvenlik Konseyinin dün Suriye’deki insani durumlara ilişkin düzenlediği oturumda konuşan Caferi; Suriye’de insani durumları sabote eden ve düzelmesini engelleyen gerçek nedenlerin IŞİD, Nusra Cephesi ve ikisinin müttefikleri gruplar olduğunu belirtti. Caferi bunlara ilaveten Suriye’ye uygulanan kanunsuz yaptırımlarla birlikte bir kısım bölgesel ve uluslar arası tarafların Suriye’de yıkıcı ve olumsuz rollerini sürdürmeleri olduğunun altını çizdi.
Terör örgütlerin insani yardım konvoyları ve Kızılay ekiplerine direk bulundukları saldırılara dikkat çeken Caferi; bu saldırıları gerçekleştiren grupların belli başlı bir kısım devletlerin destek, komuta ve örtüleriyle faaliyet gösterdiklerini belirtti.
Caferi Suriye’de insani durumları sabote eden bir diğer temel nedenin ise ABD komutasındaki uluslar arası koalisyon güçleri olduğuna dikkat çekerken, bu koalisyona tabi savaş uçaklarının IŞİD’e karşı savaş bahanesi altında hizmet kurumları ve altyapıyı bombaladıklarını vurguladı. Aynı zamanda sivil evleri ve vatandaşları da bombaladıklarını ifade eden Caferi, tüm bunların insani durumları nasıl sabote ettiğine dikkat çekti.
Caferi bir diğer temel nedenin ise uluslar arası platformlarda Suriye’de insani durumların siyasi ticaretini yapan devletler olduğuna işaret ederken, bu devletlerin uluslar arası platformlarda yardım vaatlerinde bulunmalarıyla gerçekte hiçbir yardımda bulunmadıklarını belirtti. BM ve insani alanda görev yapan uluslar arası örgütlerin Suriye’deki çalışmalarının finansına ilişkin planlanan miktarın şu ana dek ancak %12’sinin gerçekleştiğine dikkat çeken Caferi; BM ve diğer uluslar arası örgütlerin raporlarında bu gerçeğe hiçbir şekilde değinmediklerini kaydetti.
Suriye’nin BM daimi temsilcisi Caferi; belli başlı devletlerin Suriye’de siyasi ajandalarını hayata geçirmede Suriye devletine baskı uygulama amacıyla insani durumları kasıtlı bir şekilde sabote edip bunun ticaretini yaptıklarının bir kez daha altını çizdi. Caferi söz konusu bu devletlerin insani durumlara ilişkin fiili tutumları ile açıklamaları ve iddialarının birbiriyle tamamen çeliştiğine vurgu yaptı.
Suriye’ye ilişkin kriz boyunca hazırlanan çarpıtılmış raporları eleştiren Caferi; BM’nin Suriye’de faal bir temsilciliği ve ekibi olmasına rağmen bu raporların neden komşu devletlerde ya da New York’ta çalışma kurallarına aykırı bir şekilde hazırlandıklarını sorguladı. Caferi bu raporların insani kurallarla çeliştiğini, kasıtlı olarak gerçekleri çarpıttığı ve taraflı olup siyasi amaç taşıdığının apaçık olduğuna dikkat çekti. İnsani durumların iyileştirilmesi için Suriye’de meşru hükümet ile işbirliği ve koordinasyonun gereğine bir kez daha dikkat çeken Caferi; bir kez olsun Şam’daki BM temsilciliğinin Suriye’ye ilişkin raporunun BM ve BMGK’de tartışılmamasını eleştirdi.
Suriye’nin dışında Suriye’ye ilişkin hazırlanan raporlarda Suriye hükümetinin BM örgütleri ile tam işbirliğinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığına işaret eden Caferi; aynı zamanda terör örgütlerin sivil insanları canlı kalkan olarak kullandıkları, yardım konvoylarına saldırıları, bu yardımları gasp etmeleri gibi meselelere hiçbir şekilde değinilmediğinin mantıkla ilgisi olmadığına vurgu yaptı. Caferi söz konusu raporları hazırlayanların belirli amaçlarla Suriye hükümetini kötüleyip inisiyatif ve yetkilerini aşmaya çalıştıklarının altını çizdi. Hiç kimsenin Suriye halkı adına konuşma yetkisi olmadığını belirten Caferi; IŞİD’in sivilleri canlı kalkan kullanması gibi açık ve net meselelerin bu raporlarda kuşkulu iddialar olarak yansıtılmasının da mantıkla hiçbir ilgisi olmadığını ifade etti.
Caferi insani amaçlı çalışmalarda tüm siyasi çıkarların bir kenara bırakılıp ciddi ve profesyonel çalışmayı gerektirdiğini, aksi halde bu yönlü iddiaların insani durumların siyasi ticareti niteliğinde olacağının altını çizdi.
Suriye dışında hazırlanan raporlara ilişkin bir dizi resmi belge ve kanıta ışık tutan Caferi; Suriye’de görev yapan BM ve daha başka uluslar arası örgüt çalışanlarının bu raporlarda iddia edilen bilgilerle ilgileri olmadığını bizzat kendileri ifade ettiklerine dikkat çekti. Caferi Suriye’de çalışan söz konusu yetkililerin raporlarda kendilerine dayatılan bilgilerle kendilerinin hiçbir ilişkisi olmadığını, Suriye’de gerçekleri yansıtmayan ve gerçekleri çarpıtan bu bilgilerin bu şekilde öne sürülmesini reddettiklerini açıkça ifade ettiklerinin altını çizdi.
İddia edilen raporlarda ABD koalisyonunun sivillere karşı katliamlarına ilaveten altyapı ve hizmet kurumlarını bombalamalarına ilişkin de hiçbir şekilde değinilmediğine dikkat çeken Caferi; aynı zamanda terör örgütlerin sivil yerleşim alanlarına füze saldırılarından da hiçbir şekilde bahsedilmediğine vurgu yaptı.
Caferi raporlarda Suriye hükümetinin istinasız tüm bölgelere gönderdiği yardım konvoylarının önemini azaltmaya çalışıldığına dikkat çekerken, bu yardımların teröristler tarafından gasp edilip hedef vatandaşlara ulaşımlarının engellenmesinden de söz edilmediğini kaydetti.
Uluslar arası düzeyde hamlelerin yürütüldüğü bölgelerin kurtarılması ardından bu bölgelerde yapılan arama tarama operasyonlarında yıllarca yetecek miktarda muhtelif gıda e tüketim maddeleri ele geçirildiğine vurgu yapan Caferi; iddia edildiği gibi bu bölgelerin kuşatma altında olup yardımların gönderilmemesi halinde tüm bu gıda ve tüketim maddelerinin nereden geldiği sorusuna işaret etti. Caferi kuşatma altında tutuldukları iddia edilen bu bölgelerde teröristlerin tüm gıda ve tüketim maddelerini gasp ettikleri ve sivil vatandaşları canlı kalkan olarak kullanıp onları destekleyen dış güçlerle birlikte insani durumların siyasi ticaretini yaptıklarının bir kez daha altını çizdi.