ŞAM – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı Uluslararası Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü OPCW’nin Suriye’ye has soruşturma komitesinin 4 Nisan ayında İdlib kırsalı Han Şeyhun Beldesinde öne sürülen kimyasal saldırıya ilişkin raporunda sadece Türkiye’de bulunan teröristlerin iddialarına dayanmasının, gerçekleri ciddi bir şekilde ortaya çıkarma konusunda minimim düzeyde bir çabasının olmadığına açık bir kanıt olduğunu belirtti.
Bakanlık bugün yayınladığı ve bir nüshası SANA’ya ulaştırılan bülteninde; komitenin raporunda gerçekle ne yakından ne de uzaktan ilgisi olmayan siyasi amaçlı bir hikaye uydurduğuna dikkat çekerken, bu uydurulmuş hikayenin hiçbir şekilde kabul edilmesinin mümkün olmadığına vurgu yaptı. Bu hikayenin mantıktan tamamen uzak olduğunu ifade eden bakanlık, kendini komplolar üretmekle birlikte ordu birliklerimiz ve müttefikleri karşısında yurt genelinde verdikleri ağır kayıplarla moralleri çöken teröristlerin psikolojilerini düzeltme planlarının üretimine vermiş hasta bir mantığın ürünü olduğunu belirtti.
Bakanlık Suriye’nin; OPCW’den belli başlı devletlerin hegemonya ve baskılarına dayanmayan dürüst ve güvenilir raporlar hazırlamasını talep ettiğine vurgu yaparken, gerçeklerle ilgisi olmayan uydurma raporların bu örgütün güvenirliğini sabote etmekte olduğuna dikkat çekti.
Bu gibi raporların daha önceden Suriye ve halkına düşman ülkelerin dairelerinde hazırlandığının apaçık ortada olduğunu ifade eden bakanlık, raporu hazırlayan komitelerden amacın ise gerçekleri saklayıp çarpıtmak olduğunun net bir şekilde görüldüğünü kaydetti.
Bakanlık raporda ifadeleri kullanılanların işverenleri tarafından ödenmiş parayla Türkiye’ye götürülüp yine para karşılığında ifadeler verdiklerine dikkat çekerken, bu ifadelerin sadece ve sadece Türkiye ve müttefikleri teröristlere hizmet ettiğine işaret etti. Bunların arasında ‘beyaz beretliler’ ya da beyaz miğferliler’ adıyla bilinen terör oluşumunun dahil olduğuna dikkat çeken bakanlık; söz konusu bu oluşumun Kaide Örgütünün Suriye kolu Nusra Cephesi ve müttefiklerinin bir bileşeni olduklarına, ABD ve İngiliz İstihbaratının bir ürünü olduklarının uluslar arası düzeyde bilinen bir gerçek olduğuna dikkat çekti.
Teröristler tarafından icra edilen olayın ilk anından beri Suriye’nin herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda kimyasal silah kullanımını keskin bir dille kınadığını hatırlatan bakanlık; Suriye’nin ahlak ve ilkelerden uzak bu gibi saldırılarla hiçbir ilgisi olmadığının bir kez daha altını çizdi. Bakanlık Suriye’nin bu gibi saldırılarda bulunduğunu iddia etmek için bile hiçbir geçerli mantık ya da nedenin bulunmadığını kaydetti.
Komitenin çalışmalarında profesyonellik ve dürüstlükten mahrum kaldığını bir kez daha ifade eden bakanlık, Suriye’nin ilk baştan beri komite ile her türlü işbirliğine hazır olduğu ve komite ekiplerinin olay yeri Han Şeyhun’a gitmelerini temin edebileceğini bildirmesine rağmen OPCW’nin ‘teröristlerin izin vermedikleri gerekçesi altında’ resmi olarak bu öneriye olumsuz cevap verdiğine vurgu yaptı.
Bakanlık Rusya ve İran’In OPCW’deki temsilcilerinin örgütten ABD’nin ‘Han Şeyhun’u vuran uçakların o hava üssünden kalktıkları’ gerekçesiyle bombaladığı Şuayrat Hava Üssünü ziyaret edip soruşturmada bulunmalarını talep ettiklerine dikkat çekerken, fakat bu yöndeki çabaların ABD ve müttefikleri tarafından engellendiğini kaydetti.
Bakanlık ABD ve Suudi Arabistan’ın özellikle Türkiye üzerinden terör örgütlere kimyasal maddeler gönderdiklerinin bilindiğine dikkat çekerken, dolayısıyla kimyasal silah ve terörle ticaret yapmalarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
https://www.youtube.com/watch?v=0N5LxZOkBvk