ŞAM – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı; terör örgütlerin işverenleri kimi rejimlerin destek ve talimatlarıyla masum sivil vatandaşlara yönelik bulundukları terör saldırılarının, Suriye’de krize son verme amaçlı çabaları sabote etme ve Suriye halkının yaşadığı acıları arttırma amaçlı olduğuna dikkat çekti.
Bakanlık bugün Birleşmiş Milletler genel sekreteri ve Güvenlik Konseyi başkanına gönderdiği eş iki resmi mektubunda; başkent Şam’ın Hamidiye Bölgesindeki eski Adliye Sarayı ve Rabve Bölgesindeki bir restoranda intihar eylemcisi iki canlı bombanın kendilerini masum sivil vatandaşların arasında havaya uçurduklarına dikkat çekti.
Bakanlık Adliye Sarayında meydana gelen bombalı terör eyleminde Adliye Sarayı çalışanları, avukatlar ve resmi işlemleri için orada bulunan masum sivil vatandaşlardan onlarca kişinin şehit ve yaralı düştüklerine vurgu yaptı. Bir Başka intihar eylemcisi teröristin Rabve Bölgesinde bir restoranda kendini havaya uçurmasıyla yine çok sayıda sivil insanın isabet aldığını belirten bakanlık, isabet alanların büyük çoğunluğunun kadın ve çocuklardan ibaret olduklarının altını çizdi.
Terör örgütlerin bu bombalı saldırılarının, muhtelif illerde ve bölgelerde sivil yerleşim alanları, okul hastane ve diğer hizmet kurumlarına havan ve füze saldırılarına eş zamanlı olarak geldiğine dikkat çeken bakanlık; bu saldırılarda da yine çok sayıda vatandaşın şehit ve yaralı düştüklerini kaydetti. Bakanlık aynı zamanda vatandaşların evleri ve hizmet kurumlarında ciddi maddi hasarların meydana geldiğini ifade etti.
Bakanlık BM ve BMGK’nin arşivlerinde resmi belge niteliği taşıyan mektubunda; söz konusu tüm bu saldırıların terör örgütlerine ilaveten Ankara, Riyad, Doha ve daha başka başkentlerde bu terör örgütleri destekleyen, kollayan ve yönlendiren rejimlerin Suriye ordusunun IŞİD ve Nusra Cephesine karşı başarılarından rahatsızlıklarının tepkisi niteliğinde olduğuna vurgu yaptı.
Söz konusu rejimlerin asıl amacının Suriye’de krizin çözüm çabalarını sabote etmek ve Suriyelilerin acılarını arttırmak olduğunu belirten bakanlık, edat olarak kullandıkları katil ve kadar teröristlerin bugün gerçekleştirdikleri vahşetlerini Astana görüşmelerinin üçüncü turuna denk getirmeleri noktasına dikkat çekti.
Bakanlık resmi mektubunda ayrıca; Astana ve Cenevre görüşmelerinde katılan bir kısım tarafların tüm bu vahşetleri işleyen terör örgütlerle bağlantılarını kesmeyi reddetmelerinin, terör örgütleri ile bu taraflar arasındaki sıkı ilişkiler ve gelecek birliği olduğunun bir kanıtı olduğunu vurguladı.
Bir kısım devletlerin bu gibi gaddar ve vahşi terör eylemlerinin BMGK’de kınanmasını sabote etmelerinin terör örgütlere sivillere karşı vahşetlerini sürdürmeleri için teşvik ve destek niteliği taşıdığına dikkat çeken bakanlık; aynı zamanda onları destekleyen, kollayan ve yönlendiren rejimlere de yine teşvik ve destek teşkil ettiğini vurguladı.
Bakanlık Suriye hükümetinin; herhangi bir isim ya da başlık altında terör örgütlerin Suriye halkına karşı saldırılarını sürdürmelerine örtü temin etme ya da bu vahşetleri aklamanın artık hiçbir geçerli nedeni olmadığını ve kabul edilemez olduğunu vurgulamakta olduğunun altını çizdi. Terörle mücadelesinde Suriye hükümeti ile işbirliği yada koordinasyonu reddetmenin de artık terör ve destekçilerine destekten başka bir anlam taşımadığının altını çizen bakanlık, Suriye’nin ne pahasına olursa olsun her koşulda terörle mücadelesinden caymayacağına da bir kez daha vurgu yaptı.
BM genel sekreteri ve BMGK başkanından bu terör saldırılarını açık ve net bir şekilde kınamasını talep eden bakanlık; aynı zamanda bu terör eylemlerinin failleri ve işverenleri olan rejimleri kollamamalarını talep etti.
Suriye’nin terörle mücadelesinde uluslar arası koordinasyon ve işbirliği olması umudunu ifade eden bakanlık; Suriye ve hatta tüm bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasında terörle mücadelenin temel öncelik olduğu gerçeğinin de artık inkar edilemez olduğunu belirtti.
Terörün kınanmasını engelleyen devletlerden de terör örgütleri ve işverenleri rejimlere aleni ve gizli tüm desteklerini kesmelerini de talep eden bakanlık, terörle mücadelede ilgili uluslar arası tüm kanun ve kararların tarafsız, ciddi ve dürüst bir şekilde hayata geçirilmesi gereğinin de altını çizdi.