LONDRA (SANA) – İngiltere’nin The Economist dergisi, “Suriye Cezaevleri Müzesi” adıyla başlatılan yeni bir interaktif web sitesini duyurdu. Site, son yıllarda Suriye’deki devrik rejimin cezaevlerinde yaşanan işkence ve baskı trajedilerini ayrıntılı bir şekilde belgelemeyi amaçlıyor. Özellikle, Seydnaya Cezaevi’nde yaşanan zulümlere odaklanan bu platform, rejim tarafından yıllarca işlenen suçları gözler önüne seriyor.
Dergi, bu yeni platformun gazeteciler ve aktivistler tarafından başlatıldığını belirterek, “Seydnaya Cezaevi’nin o karanlık rolünü” anlatan kapsamlı bir hikaye sunduğunu aktardı.
The Economist’in haberine göre, “Esed rejiminin devrilmesinin ardından, Suriyeliler, ülkelerini yıllarca saran baskı ve zulmü belgelemeye başladılar.” Ayrıca, yeni açılan web sitesi, “hem bir anıt hem de bir suç arşivi” olarak tanımlanıyor. Site, ziyaretçilere acı verici bir deneyim sunuyor ve Seydnaya Cezaevi’nde tutuklulara uygulanan işkence ve baskı süreçlerini ayrıntılı bir şekilde sergiliyor.
Haber, cezaevindeki idam odalarını, mahkumların ölümünü tanımlamak için kullanılan terimleri ve hayatta kalanların, gardiyanların zulmüne dair görsel tanıklıkları içeriyor.
Dergi, Esed rejiminin, “muhalifleri farklı gruplardan ve eğilimlerden tutuklamak için cezaevlerini kullandığını” belirterek, son 14 yılda bu cezaevlerinin, “gözaltı merkezlerinden çok, idam yerlerine dönüşmüş” olduğunu vurguladı.
Seydnaya Cezaevi, devrik rejim muhalifleri için, “Suriye’deki sorgu merkezlerinde yaşanan karmaşık işkence yolculuğunun en tehlikeli aşaması” olarak kabul ediliyordu. Cezaevindeki insanlık dışı uygulamalardan, genellikle sabahın erken saatlerinde asılmak suretiyle yapılan idamlar, bazen de mahkumların ölümünü kolaylaştırmak amacıyla aç bırakılmaları gibi yöntemler kullanılıyordu. Cezaevindeki aşırı kalabalık nedeniyle gardiyanlar bazen mahkumları döverek öldürüyor veya boğarak infaz ediyordu.
The Economist dergisi, bu yeni web sitesinin, kaybolan Suriyelilerin aileleri, insan hakları avukatları ve tarihçiler için erişilebilir olacağını belirtti. Ayrıca, bu adımın gelecekte, “hesap verebilirlik için bir an” sağlamaya katkı sağlayabileceği umudunu taşıyor.
Bilineceği üzere, 30 Ağustos, Kayıplar ve Zorla Kaybedilenler Uluslararası Günü‘dür.