ŞAM (SANA) – İki Suriyeli insan hakları aktivisti, eski rejimin sivillere karşı gerçekleştirdiği kimyasal saldırıların uluslararası hukuka göre “çifte suç” teşkil ettiğini ve zaman aşımına uğramadığını vurguladı. Aktivistler, mevcut kanıtların bütüncül hukuk dosyalarına dönüştürülerek faillerin yargılanmasını ve mağdurlar için adaletin sağlanmasını zorunlu gördüklerini ifade etti.
SANA’ya özel açıklamalarda bulunan Kimyasal Silah Kurbanları Derneği (AVCW) Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Huvaş, fotoğraflar, video kayıtları, tıbbi raporlar ve hayatta kalanların tanıklıklarının bu suçların faillerini mahkûm etmek için güçlü bir hukuki temel oluşturduğunu belirtti. Huvaş, söz konusu saldırıların Roma Statüsü’nün 7. ve 8. maddelerine göre insanlığa karşı suç ve savaş suçu kapsamında değerlendirildiğini kaydetti.
Huvaş ayrıca, tüm delillerin titizlikle belgelenmesinin ve toplanma anından yetkili mahkemelere sunuluncaya dek hukuki muhafaza zincirinin korunmasının, bu delillerin güvenilirliği ve uluslararası yargı süreçlerinde etkin şekilde kullanılabilmesi açısından hayati önem taşıdığını vurguladı.
Suriye İnsan Hakları Örgütü “Swasia” Başkanı Muhannad Hassani ise, eski rejimin kimyasal saldırılarının silahlı çatışmaların kurallarına açıkça aykırı olduğunu ifade etti. Hassani, sivillere karşı yasaklı silahların sistematik ve geniş çaplı şekilde kullanıldığını, bunun da insanlığa karşı işlenmiş ve soykırım niteliği taşıyan suçlar olduğunu dile getirdi.
Hassani, bu saldırıların münferit olaylar olmadığını, birçok bölgeyi hedef alan sistematik bir politikanın parçası olarak yürütüldüğünü belirterek, aradan geçen on yılı aşkın süreye rağmen uluslararası yargılama imkanlarının güçlendiğine dikkat çekti.
Her iki aktivist de adaletin Suriye’de kalıcı barışın temel şartı olduğunu vurgulayarak, mağdurlara hukuki ve psikolojik destek sağlanması, ayrıca yaşanan katliamların toplumsal hafızada canlı tutulmasının gelecekte benzer suçların tekrarlanmaması açısından zorunlu olduğunu kaydetti.
Hatırlanacağı üzere, 2013 yılında Doğu Guta’da gerçekleştirilen katliam, eski rejimin en vahşi suçlarından biri olarak kayıtlara geçti. Uluslararası alanda yasaklı sarin gazının kullanıldığı saldırıda, aralarında yüzlerce çocuk ve kadının da bulunduğu 1400’den fazla sivil hayatını kaybetmiş, binlerce kişi boğulma ve zehirlenme semptomlarıyla yaralanmıştı.