WASHINGTON (SANA) – The Wall Street Journal (WSJ)’a göre, devrik rejimi Suriye’yi binlerce kaybolan ve cezaevlerinde ölen kişinin gömüldüğü toplu mezarlara dönüştürdü.
Birbiri ardına ortaya çıkan toplu mezarlar, Suriye halkının diktatörlüğe karşı ayaklanmasına karşılık devrik rejimin işlediği suçların boyutunu gözler önüne seriyor.
Gazete, bu mezarların çoğunun tesadüfen keşfedildiğini, yıkılmış evlerin enkazlarının kaldırılması veya tarım arazilerinde yapılan aramalar sırasında ortaya çıktığını belirtti.Mezarlar, sistematik infazlarda öldürülen on binlerce sivilin gömülü olduğu geniş alanlardan, sadece birkaç düzine cesedin bulunduğu daha küçük noktalara kadar çeşitlilik gösteriyor.
134 toplu mezar belgelendi
Uluslararası Geçiş Dönemi Adalet Merkezi ile Suriyeli “Avukatlar ve Doktorlar İnsan Hakları Aktivistleri” grubu, bugüne kadar 134 toplu mezarı belgeledi.
Gazete, henüz ortaya çıkarılmamış daha fazla mezarın bulunduğuna işaret ederek, bu rakamların devrik rejiminden önce Suriyelilerin yaşadığı trajedinin çarpıcı bir kanıtı olduğunu vurguladı.
Binlerce masumun öldürüldüğü, on binlercesinin ise sistematik işkence ve ağır insanlık dışı koşullar altında cezaevlerinde tutulduğu belirtildi.
Eşi görülmemiş zorluklar
Toplu mezarlar ve sistematik öldürme eylemleri, istibdattan kurtulmaya çalışan bir ülkenin önündeki en karmaşık sorunlardan birini oluşturuyor.
Aileler hala belirsizlik içinde yaşarken, sevdiklerinin nerede gömüldüğünü veya nasıl öldüğünü bilmiyor; bu durum acıyı katlıyor ve huzura ulaşmayı zorlaştırıyor.
Kimlik tespiti neredeyse imkânsız bir görev olarak görülüyor; Suriye Ulusal Kayıp Komitesi’nin adli tıp uzmanlarından oluşan geniş bir ekibe, DNA inceleme ekipmanlarına ve yaklaşık 200 milyon doları bulan kaynağa ihtiyaç duyduğu kaydedildi.
Her yeni mezarın keşfi, eski yaraları yeniden açıyor ve yıllardır sevdiklerinin akıbetini öğrenmeyi bekleyen ailelerin acısını taze tutuyor.
Adalet umudu
Devrik rejimin işlediği suçlar artık cezaevlerinin duvarları ardında gizli kalmıyor. Bu suçlar, toplumda adalet ve hesap sorma taleplerine dönüştü.
Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Ahmed El-Şara, 17 Mayıs’ta binlerce kişinin zorla kaybolmasının akıbetini araştıracak “Ulusal Kayıplar Kurumu” ile insan hakları ihlallerini soruşturacak, sorumluları yargılayacak ve mağdurlara tazminat sağlayacak “Ulusal Geçiş Adaleti Kurumu”nun kurulmasını öngören iki kararname yayımladı.
Ulusal Kayıp Komitesi ayrıca 18 Kasım’da Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu (ICMP) ile teknik ve mesleki iş birliğini güçlendirmek amacıyla bir mutabakat zaptı imzaladı.
Aynı ayın 5’inde, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ve Uluslararası Bağımsız Kayıp Kurumu (IIMP) ile Suriye’de kayıp kişilerin akıbetini, koşulları veya aidiyetleri ne olursa olsun ortaya çıkarmayı amaçlayan ulusal süreci destekleyen ortak bir bildiri yayımlandı.