SÜVEYDA (SANA) – Şair ve aktivist Enver Favzat El-Şair, dün gece Süveyda‘nın doğu kırsalındaki Busan köyündeki evinin önünde kimliği belirsiz bir silahlı kişi tarafından vurularak öldürüldü.
Yerel kaynaklar, suikastın arkasında Hikmet El-Hicri ile bağlantılı “Ulusal Muhafız” adlı kanunsuz grupların bulunduğunu, bunun nedeninin ise şairin bu milis güçlerine ve uygulamalarına yönelik eleştirel tutumu olduğunu belirtti.
Tıbbi kaynaklar, şairin üç kurşunla vurulup kurşunlardan birinin başına isabet etmesi sonucu, Süveyda şehrindeki Ulusal Hastaneye ölmüş halde getirildiğini açıkladı.
Şairin ailesi, bugün yayımladıkları basın açıklamasında, haince işlenen cinayeti şiddetle kınayarak, bu cinayetin dini ve insani değerler ile ulusal örf ve adetlere aykırı olduğunu, toplumun güvenliği ve birliğini hedef aldığını belirtti.
Aile, olayın koşullarına ilişkin ilk ipuçlarına sahip olduklarını teyit ederek, nefret söylemini, vatana ihanet suçlamalarını ve orman kanunu anlayışını reddettiklerini, ifade özgürlüğünün ise güvence altına alınmış temel bir hak olduğunu vurguladı.
Aile ayrıca, yıkıcı siyasi ittifaklara karşı olduklarını vurgulayarak, Süveyda halkının özellikle karar alma pozisyonlarındaki şüpheli taraflarca körüklenen bu tür davranışlar nedeniyle tehdit edilmemesi veya hedef alınmaması gerektiğini belirtti.
Murhaf El-Şair ise Facebook sayfasında yaptığı bir paylaşımda kardeşi Enver’in ölümüne duyduğu üzüntüyü dile getirerek, suikastı korkakça ve haince bir eylem olarak nitelendirdi ve suikastı kışkırtan veya gerçekleştiren herkes hesap verene kadar rahat etmeyeceğini belirtti.
Şeyh Leys El-Belus, şairin ölümüne duyduğu üzüntüyü dile getirerek, bu suçun gerçeğin sesini susturamayacağını ve özgür insanları korkutamayacağını, aksine ulusal ve insani ilkelere bağlı kalma, adaletsizliği reddetme ve halkın onurunu, güvenliğini ile birliğini savunma kararlılığını daha da güçlendireceğini vurguladı.
Şairin sosyal medyada yaptığı son paylaşımında, Süveyda’daki devrik rejimin geride bıraktığı bir “kuyruk” olarak nitelendirdiği kanunsuz grupları eleştirdiği belirtildi.
Şairin suikastı, Şeyh Raed El-Metni ve Şeyh Maher El-Falhout’un sözde “Ulusal Muhafız” tarafından tutuklanmalarının ardından işkenceyle öldürülmelerinden yaklaşık iki hafta sonra gerçekleşti.
Bu olaylar, il’de güvenlik kaosunun yaşandığı bir dönemde meydana gelirken, bölge sakinleri koruyacak meşru devlet kurumlarının yeniden tesis edilmesini, silahların kontrol altına alınmasını ve kaosun sona erdirilmesini talep etti.