ŞAM (SANA) – Şam’ın kalbinde, eski kentin Bab Şarki kapısına uzanan Düz Sokak’ın (El-Şari El-Müstakim) sol tarafında, Suriye’nin ve Arap dünyasının en eski kiliselerinden biri tüm görkemiyle yükseliyor: Meryem Ana Katedrali.
Yüzyıllardır hem bir iman mabedi hem de medeniyetlerin buluşma noktası olan bu kutsal yapı, Şam’ı ziyaret eden her inançtan insanın ruhunda derin bir iz bırakıyor.
Tarihî Dokunun İçinde Bir Ruhani Anıt
Katedralin inşası, rahiplerden Peder Butrus El-Huri’nin aktardığına göre miladi birinci yüzyılın başlarına uzanıyor.
Yapı, erken dönem Bizans mimarisinin zarafeti ile geleneksel Şam üslubunun incelikli süslemelerini bir araya getiren özgün bir kimliğe sahip.
Bu mimari bütünlük, yalnızca taş ve mermerin değil, inancın ve direnişin de tarihini anlatıyor. Şam’ın İslam fethinin ardından da varlığını koruyan katedral, Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelik’in, dönemin Hristiyan cemaatine tanıdığı koruma ve ibadet özgürlüğünün bir hatırası olarak bugüne ulaşmış durumda.
Katedralin içi; görkemli sütunlar, zarif ikonalar ve mermer kubbeleriyle adeta göğe yükselen bir dua gibi.
Yaklaşık bin metrekarelik kompleks, Meryem Ana Kilisesi, Aziz Nikolas Kilisesi, Mar Takla Kilisesi, içinde geleneksel kıyafetler ve aile yadigârı ikonaların sergilendiği Azize Katerina Kilisesi ile Azizler Kiprianos ve Yustina Kilisesi’ni barındırıyor.
Şam’ın En Büyük Katedralı
Meryem Ana Katedrali, yüzölçümü bakımından Şam’ın en büyük kilisesi olma özelliğini taşıyor.
Aynı zamanda, Antakya ve Tüm Doğu Rum Ortodoks Patriği Yuhanna X. Yazıcı’nın kutsal ayinlerini yönettiği mekân.
Peder Butrus, katedralin yüzyıllar boyunca birçok önemli patriğe ev sahipliği yaptığını belirterek, özellikle “yoksulların babası” olarak anılan Patrik Grigoryos Haddad’ı saygıyla anıyor.
Haddad, kıtlık yıllarında ekmeğini hem Hristiyanlarla hem Müslümanlarla paylaşmış, kendi mal varlığını halkın ihtiyaçları için harcamış bir merhamet simgesi olarak hatırlanıyor.
Birlikte Yaşamın ve İnancın Sembolü
Peder Butrus’a göre Meryem Ana Katedrali, Suriye topraklarında yüzyıllardır yan yana yaşayan dinlerin ve mezheplerin kardeşliğini yansıtan bir ışık.
Bu kutsal mekân, yalnızca bir ibadet yeri değil, insanlık için barış, sevgi ve hoşgörünün simgesi.
Katedralin çevresi, Emevi Camii, Hamidiye Çarşısı, Azım Sarayı ve Buzuriye Çarşısı (Mithat Paşa Çarşısı) gibi kadim yapıların bulunduğu, Şam’ın kültürel hafızasının kalbi niteliğinde bir bölge.
El-Emin Mahallesi sakini Adib Karram, burada yaşayan Hristiyan komşularıyla yüzyıllardır süregelen dostluğa dikkat çekerek, “Bu sokaklarda karşılıklı saygı, güven ve dayanışma kuşaktan kuşağa aktarılır. Bizim için bu sadece komşuluk değil, bir yaşam biçimidir,” diyor.
Asırlara Direnen Ruhani Miras
Ünlü seyyah İbn Cübeyr, 1184 yılında Meryem Ana Katedrali’ni “bakışları kendine çeken, güzelliğiyle ruhu büyüleyen bir sanat eseri” olarak tasvir etmişti.
Bugün hâlâ aynı ihtişamla ayakta duran bu katedral, yalnızca bir ibadet mekânı değil, Suriye’nin çok katmanlı uygarlık tarihinin ve ruhani kimliğinin canlı bir tanığı.
Meryem Ana Katedrali, imanın sessiz yankısı, birlikte yaşamın sembolü ve kültürlerin buluştuğu kutsal bir hafıza mekânı olarak Şam’ın gökyüzüne hâlâ umutla bakıyor.








