LAZKİYE – TARTUS (SANA) – Suriye’nin sahil bölgesinde 28 Aralık’ta, coğrafi olarak sınırlı sayıda noktada protesto toplanmaları gerçekleşti.
Gösterilerde, devrik rejim döneminde sivillere karşı ağır suçlar işledikleri gerekçesiyle rejimin çöküşünün ardından tutuklanan bazı subay ve güvenlik mensuplarının serbest bırakılması talep edildi.
Yetkili kaynaklar, söz konusu tutuklamaların savaş suçları ve ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin yürütülen soruşturma ve operasyonlar kapsamında yapıldığını vurguladı.
İç Güvenlik Güçleri, vatandaşların can güvenliğini sağlamak ve kamu kurumlarını korumak amacıyla önleyici güvenlik tedbirleri aldı. Ancak bazı protesto noktaları kısa sürede şiddet olaylarına sahne oldu.
Devrik rejim kalıntılarına mensup silahlı unsurların, protestoları istismar ederek ateşli silahlar ve kesici aletler kullandığı; hem güvenlik güçlerini hem de sivilleri hedef aldığı bildirildi.
Lazkiye’de yaşanan saldırılar sonucunda üç kişi hayatını kaybederken, yaklaşık altmış kişi yaralandı.
Bir gün öncesinden itibaren federasyon ve bölünme çağrıları içeren sloganların yayılmasına ve geniş katılımlı gösteriler için yoğun tahrik çağrıları yapılmasına rağmen, protestolar yalnızca sınırlı merkezlerde gerçekleşti ve beklenen kitlesel desteğe ulaşmadı.
İçişleri Bakanlığı, Lazkiye’de görev yapan İç Güvenlik personelinden birinin hayatını kaybettiğini, bazı personelin ise yaralandığını açıkladı.
Bakanlık, bu saldırıların devlet kurumlarını yıldırmayacağını ve faillerin adalet önüne çıkarılacağını vurguladı.
Lazkiye İl İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Abdülaziz El-Ahmed, El-Ezheri Kavşağı ile Cumhuriyet Otoyolu çevresinde güvenlik güçleri ve protestocuların bulunduğu sırada, kimliği belirsiz bir noktadan ateş açıldığını belirtti.
El-Ahmed, bazı silahlı unsurların protestocular arasına gizlenerek saldırı bombaları attığını ve iki güvenlik görevlisini yaraladığını kaydetti. Ayrıca devrik rejim kalıntılarıyla bağlantılı terörist unsurların polis ve özel görev araçlarına zarar verdiği bildirildi.
Lazkiye Sağlık Müdürlüğü, hastanelere sevk edilen yaralıların ateşli silah, kesici alet ve taş isabeti nedeniyle yaralandığını; protestolar sırasında iki ambulansın da hizmet dışı kaldığını ve sağlık ekiplerinin müdahalelerinin sürdüğünü açıkladı.
İçişleri Bakanlığı daha sonra yayımladığı açıklamada, bazı hareketlerin barışçıl niteliğini kaybederek silahlı saldırılara dönüştüğünü vurguladı.
Güvenlik güçlerini hedef almanın ağır bir suç olduğuna dikkat çekilen açıklamada, sorumluların yakalanarak yargıya teslim edileceği yinelendi.
Savunma Bakanlığı ise İç Güvenlik Güçleriyle koordinasyon içinde, zırhlı araçlarla desteklenen Suriye Arap Ordusu birliklerinin Lazkiye ve Tartus kent merkezlerine konuşlandırıldığını duyurdu.
Açıklamada, bu adımın amacının istikrarı yeniden tesis etmek ve sivilleri korumak olduğu belirtildi. Tartus Valisi Ahmed Şami de yaşananların, devrik rejim kalıntılarının dış destekli istismar girişimlerinin bir parçası olduğunu ifade etti.
Gözlemciler, devrik rejimin uzun yıllar boyunca mezhepçi söylemi ve toplumsal ayrıştırmayı bir yönetim ve kontrol aracı olarak sistematik biçimde kullandığına dikkat çekiyor. Bu nedenle, rejimin çökmesine rağmen bazı kalıntıların ve mezhepçi söylemi benimseyen kimi çevrelerin hâlen sınırlı bir tabanda karşılık bulmasının şaşırtıcı olmadığı değerlendiriliyor.
Mevcut veriler, devrik rejim döneminde işlenen ağır hak ihlallerine ilişkin hesap sorma ve adalet arayışlarının hem sahada hem de uluslararası düzeyde etkisini sürdürdüğünü gösteriyor.
Buna karşılık sahil bölgesindeki kanaat önderleri —Kırdaha, Kadmus, Tartus ve Baniyas başta olmak üzere— kışkırtıcı çağrılara karşı ortak bildiriler yayımladı.
Bildirilerde bölünme reddedilirken, tek ve birleşik bir devlet ile tüm vatandaşlar için eşit haklar savunuldu.
Bugün yalnızca sınırlı sayıda noktada protesto gerçekleşmesi, devletin izlediği siyasi ve güvenlik yaklaşımının sahadaki etkisini ortaya koydu.
Cumhurbaşkanı Ahmed El-Şara’nın kısa süre önce bölge önderleriyle yaptığı görüşmelerde vurguladığı bu yaklaşımın, kışkırtıcı yapıların etkisini azaltmada belirleyici olduğu ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanı, mezhepçi söylemlerle siyaset yapılmasının ülke birliğine zarar vereceğini, devletin dışlayıcı ya da intikamcı bir çizgi izlemediğini ve Suriye’nin bölünmez bir vatan olduğunu vurguladı; sahil bölgesinin kalkınmasına özel önem verildiğini belirtti.
Devrik Esed rejiminin çöküşünün ardından, rejimin mensupları ve yetkili isimleri hakkında yürütülen soruşturmalar ve tutuklamalar, geçmişte işlenen suçlara ilişkin hesap sorma sürecinin bir parçası olarak devam etmektedir.
Uluslararası ve yerel kaynaklar, hem devrik rejim tarafından işlenen insan hakları ihlallerinin boyutunu hem de sonrasındaki adalet süreçlerinin önemini belgelemektedir. Bu çerçeve, bugün protestolarda dile getirilen “serbest bırakma” taleplerinin arka planını açıklamaktadır.
Son gelişmeler, tahrik düzeyinden silahlı eylemlere; güvenlik güçleri ve ordu mensuplarının hedef alınmasına; kamu mallarının tahrip edilmesine uzanan bir sürece işaret etmektedir.
Yetkililere göre amaç, “sivil hareket” görünümü altında kaos üretmek; nihai olarak ise devleti istikrarsızlaştırmak ve devrik rejim kalıntılarının etkisini daha tehlikeli yöntemlerle yeniden canlandırmaktır.