ŞAM (SANA) – Suriye Milli Kütüphanesi’nde, sararmış sayfalar ve yıpranmış ciltler sessiz bir özenle hayata döndürülüyor. Restorasyon atölyelerinde yürütülen çalışmalar, yalnızca eski el yazmalarını onarmayı değil, Suriye’nin yüzyıllara yayılan kültürel hafızasını da geleceğe taşımayı amaçlıyor.
Başkent Şam’da bulunan Milli Kütüphane’de devam eden restorasyon çalışmaları, zamanın, nemin ve çevresel koşulların yıprattığı yazma eserleri koruma altına alıyor. Günlük ve büyük bir hassasiyet gerektiren bu emek, tehdit altındaki yazılı mirasın adım adım kurtarılmasını sağlıyor.
Restorasyon, fotoğraflama, matbaa ve ciltleme birimlerini kapsayan yardımcı işlemler bölümünün müdürü İman El-Faouri, yazma eser restorasyonunu “bilimsel bilgi ile sanatsal duyarlılığın buluştuğu özel bir alan” olarak tanımlıyor. Faouri’ye göre en temel ilke, eserin özgün kimliğini bozmadan onu güçlendirmek.

Çalışmalar, sterilizasyon aşamasıyla başlıyor. Bu işlem, bakteri ve mantarların yanı sıra kâğıda zarar veren böceklerin yok edilmesi açısından kritik önem taşıyor. Ardından çatlaklar onarılıyor, kırılgan kenarlar destekleniyor ve eserler yeniden bütünlük kazanıyor.
Restorasyonda nişasta bazlı yapıştırıcılar, selüloz liflerinden üretilmiş özel kâğıtlar, sağlam dikiş iplikleri, doğal keçi derileri ve eserin özgün rengine uyumlu doğal boyalar kullanılıyor. Temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri ise özel kimyasallar ve alkolle, son derece kontrollü şekilde yapılıyor.

Ancak imkânlar sınırlı. Özel restorasyon kâğıtlarının ve güvenli dezenfeksiyon malzemelerinin yetersizliği, modern cihaz eksikliği ve nitelikli personel ihtiyacı süreci zorlaştırıyor. Faouri, son yıllarda altyapının da zarar görmesinin çalışmaları daha meşakkatli hâle getirdiğine dikkat çekiyor.
Nem ve sıcaklık, yazma eserler için en büyük tehditler arasında yer alıyor. Bu nedenle eserler, uygun ısı ve nem koşullarında muhafaza ediliyor; düzenli sterilizasyonla böceklenmenin önüne geçilmeye çalışılıyor. Aşırı tahrip olmuş bazı yazmalar kurtarılamazken, çoğu eser hasar düzeyine göre güçlendirilerek korunuyor.

Kütüphanede henüz tam donanımlı bir restorasyon laboratuvarı bulunmuyor. Mevcut imkânlar, kâğıdın asit oranını ölçen basit cihazlar ve sınırlı bir sterilizasyon dolabıyla sınırlı. Bu durum, yeni ve uzman kadroların yetiştirilmesini daha da önemli kılıyor.
Bu amaçla Arkeoloji ve Müzeler Teknik Enstitüsü öğrencileri için iki ay süren uygulamalı bir eğitim programı düzenlendi. Öğrenciler restorasyonun temel aşamalarını sahada öğrenirken, program sonunda sertifika almaya hak kazandı.

Suriye Milli Kütüphanesi’nde muhafaza edilen binlerce nadir yazma eser, yüzyıllar boyunca biriken bilimsel ve kültürel birikimi yansıtıyor. Restorasyon atölyeleri ise bu mirasın yok olmaya karşı verdiği sessiz ama hayati mücadelenin merkezinde yer alıyor.