Türk Rejimi Bu Savaşta Amerikalının Vekilidir. Bütün Vesilelerle Çıkmadığı Zaman Savaştan Başka Bir Seçenek Kalmayacaktır (VİDEO)

ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar Esad: “Amerika Birleşik Devletlerinin IŞİD terör örgütü lideri Ebu Bekir el Bağdadi’nin öldürülmesi operasyonuyla ilgili yayınladığı senaryonun Amerika’nın hilelerinden biridir. Bize düşen bütün söylediklerine inanmamız gerekiyor. Ancak kati delil getirirlerse durum değişir. Bağdadi bir şahıstan ibarettir. Herhangi bir anda ve zamanda değiştirilebilir, zannediyorum ki değişik bir isim ve şahıs ile değiştirilecektir, belki de IŞİD’in tamamı hacet gereği başka bir başlık ile yeniden üretilecektir. Lakin ideoloji, istihdam ve direktör aynı kalacaktır o da Amerikalının ta kendisidir” diye belirterek, Suriye’nin operasyon ile herhangi bir alakasının olmadığına kendisi ve herhangi bir Amerika kurumuyla hiç bir iletişiminin olmadığına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Esad Suriye ve el İhbariye televizyonlarıyla bugün düzenlediği röportajda, Kuzeydoğu bölgesindeki Rus-Türk ittifakı, daha fazla Suriye topraklarını işgal kanalıyla daha fazla zarar sağlamaya doğru Türk emellerini durdurmak ve Amerikalıların önündeki yolu kesmektir. Bu yönüyle ittifak her şeyi sağlamayan olumlu bir adımdır lakin zararları hafifletir ve yakın zamanda bölgenin kurtuluşu için zararları hafifletmek anlamına geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Esad, Türk rejiminin bu savaşta Amerikalının vekili olduğunu, Bütün vesilelerle çıkmadığı zaman savaştan başka bir seçenek kalmayacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Esad, Ordunun kuzeydoğu bölgelerine girmesinin, sunulması gereken tüm hizmetleriyle devletin girmesi anlamına geldiğini, ordunun bölgelerin çoğuna vardığını ancak tam bir şekilde olmadığını ve hala engellerin çıktığını, nihai hedefin ise durumun bölgeye eski haline dönmesiyle olacağını bu da devletin o bölgeyi tamamen egemenliği altına almasıyla olacağını, Kürtlerin de çoğunluklarıyla her daim Suriye devletiyle iyi ilişkiler içerisinde olduklarını, ulusal ve gerçek ideolojiler öne sürdüklerini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Esad, Suriye’nin anayasayı tartışma komitesinin oluşumuyla ilgili herhangi bir taviz vermediğini, bizim için önemli olanın, toplantılarından kaynaklanan her şeyin ulusal çıkar ile uyumlu olması olduğunu, bu yeni bir anayasa olsa da bunu kabul edeceğiz. Yok eğer anayasanın düzeltilmesi olursa bir bendi dahi olsa eğer vatanın çıkarlarıyla çakışırsa buna karşı çıkacak ve bununla yürümeyeceğiz” dedi.

Röportajın Tam Metni Aşağıdadır

Bayan Spiker: Sayın izleyicilerimiz, sayın Cumhurbaşkanı Dr. Beşşar Esad ile özel diyalog ile hepinize merhaba. Sayın Cumhurbaşkanım bizleri kabul ettiğiniz için teşekkür ediyoruz. Öyle ki Suriye medyasını sizinle düzenlediği röportaj bir kaç yıl öncesine dayanıyor. Bundan dolayı elimizde çok sayıda soru bulunuyor. Bu sorulara siyasi şıkkıyla başlamak istiyoruz daha sonrasında da Suriye’nin iç durumlarına yönelmek istiyoruz.

Cumhurbaşkanı Esad: Hoş geldiniz diyorum. Adet gereği, her zaman olduğu gibi tam açıklıkla konuşalım.

Spiker: Sayın izleyicilerimiz hepinize saygılar. Sayın Cumhurbaşkanım sizlere de saygılar diliyorum. Bizleri kabul etmenizden dolayı sizlere teşekkür ediyoruz. Siyasi dosyalar biraz yoğunlukta bu yüzden siyasetle başlayacağız.

ABD birkaç gün önce IŞİD terör örgütü lideri Ebu Bekir el Bağdadi’nin ölümünü ilan etti. Rusya, Suriye, Irak ve Türkleri ve Kürtleri Bağdadi’nin öldürülmesi eyleminde yardımlarından dolayı teşekkür etti. Trump Suriye’ye teşekkür etti sayın Cumhurbaşkanım. Buna rağmen Şam’dan hiç bir şey duymadık. Trump’ın Suriye’ye teşekkürüne yönelik söyleyecekleriniz nelerdir? Gerçekten Suriye bu eylemde yardımcı oldu mu?

Cumhurbaşkanı Esad: Kesinlikle. Bu konuda medyanın söylediklerinden başka bir şey duymadık. Belki de bu operasyonda bazı ülkeleri ve yardımcı olan tarafları koymaktaki gaye, operasyona gerçeklik verilmesidir. Dolayısıyla bu ülkeler kendilerini utanmış hissetmeyecekler, ancak “büyük” bir sürecin parçası olma arzusunda olduklarını, yani canlandırmaya çalıştıklarını hissedecekler. Dolayısıyla terörle mücadelede kendilerine bir tür sermaye verecektir. Bizler terörle mücadele ediyoruz. Bizim hiç bir alakamız yoktur. Amerikalı herhangi bir kurumla hiç bir bağlantımız yoktur. Bundan daha önemlisi ise operasyonun gerçekten olup olmadığıdır. Radarlarda hiç bir uçak belirmedi. Bağdadi’nin cesedi neden görüntülenmedi?! Kendileri parçalardan söz ediyor.. Bu aynı Bin Ladin senaryosu. Mukabilinde çıkarmamak için muhtelif gerekçeler kullanacaklarsa A’sından Z’sine kadar Irak Başkanı Saddam Hüseyin’i yakalama operasyonuna döneceğiz. Onun fotoğraf ve videolarını yayınladılar. Çocuklarını birkaç ay sonra öldürdüklerinde ise cesetlerini oldukları gibi yayınladılar. Bin Ladin’in ölümüyle bugün Bağdadi’yi öldürme operasyonunu neden gizlediler? Bu Amerika’nı hilelerinden biridir. Ancak delil getirirlerse inanabiliriz. Bütün söylediklerine inanamayız. Amerikalı politikacı aksi ispatlanana kadar suçludur. Aksi ispatlanana kadar suçsuz değildir.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, eğer Bağdadi gerçekten öldürüldüğse, bu onun örgütünün sonu anlamına mı geliyor? Yoksa, her zamanki gibi, yeni liderler, hazırlanan yeni örgütler daha öncekileri yakıldığında yeni örgütler hazırlanmakta mıdır?

Cumhurbaşkanı Esad: Her şeyden önce Bağdadi IŞİD’i temsil ediyor. IŞİD ise radikal vahhabi ideoloji olan bir ideolojiyi temsil ediyor. Bu ideolojinin bugünkü yaşı iki yüz asırdan fazladır. Bu ideoloji bitmediğine göre bu Bağdadi’nin ölümünün hiç bir etkisinin olmadığı anlamına geliyor – veya IŞİD’in tamamen ölümü dahi- bu radikal ideolojiye hiç bir etkisi yok anlamındadır. Bu ideoloji açısından. Ama şahıs olarak Bağdadiyle ilgiliyse bilinen bir gerçek var ki Bağdadi Irak’ta Amerikan hapishanelerindeydi. Bu rolü oynaması için kendileri çıkardılar. Kendisi salt bir şahıstır, herhangi bir anda herhangi bir zamanda değiştirilir, değiştirilebilir. Acaba kendisi gerçekten öldürüldü mü? Acaba öldürüldü de muhtelif yollarla mı? Yoksa kaçırıldı mı? Ya da kayıplara mı karıştırıldı? Yoksa plastik cerrahi ile mi değiştirildi? Allah bilir? Amerikan politikası Holywood’tan farklı değildir. Hayale itimat eder. Hayal de sanal değildir, hayalden ibarettir. Amerikan politikasıyla yürüyerek onu Holywood’ta görebilirsin. Holywood’uda Amerikan politikasına getirebilirsin. Öyle zannediyorum ki bu konuyla ilgili olan ne varsa hepsi sahtedir. Bağdadi bir başka isimle başka bir şahısla yeniden üretilecek. Belki de IŞİD’in tamamı yeniden üretilecek, hacet gereği yani. Başka bir başlık ile. Lakin ideoloji, kullanma ve direktör aynı direktör ki o da Amerika’dır.

Soru: Rusya ve Türkiye arasındaki ittifak ile ilgili kamuoyunda bir anlaşmazlığa neden oldu. Özellikle de Türk saldırganlığı bölgesindeki durumu korumakla ilgili bendi, Tel Abyad ve Rasul Ayn’da 32 km derinlikte. Bazıları bunun Türk işgalini meşrulaştırma olarak anladı. Özellikle de anlaşma Suriye’nin bu konuşulan bölgelerde herhangi bir rolüne işaret etmedi. Buna yönelik görüşünüz nedir?

Esad: Evvela Rusya’nın -2015 yılından önce Suriye ordusunu destekleyen bir Rus üssü olmadan önce- uluslararası kanuna dayanan bu savaş esnasındaki ilkeleri açıktır. Bu konu ne önce ne de sonra ne de hiç bir şart altında değişmedi. Ancak Rusya’nın politikası emri vaki ile işbirliğine dayanmaktadır. Bu emri vaki iki şeyi sağladı: Birincisi, Suriye ordusuyla koordineli olarak terörist grupları güneyden kuzeye çekmek, mukabilinde Suriye Ordusu kuzeye çıktı, Türkün işgal ettiği bölgeye, bu da haddi zatında veya her iki durumda- olumlu bir durum olup Türkleri şu veya bu şekilde çıkarılıncaya kadar, Türk varlığının olumsuzluğunu ortadan kaldırmaz. Bu anlaşma daimi değil geçicidir. Tırmandırmaları azaltma bölgelerini aşamaların birinde misal alalım. Bazıları daimi olduğunu zannettiler, teröristlerin bölgelerinde sonsuza kadar kalma hakkı tanıtacağını zannettiler. Hayır. Hakikat sivilleri bir yandan koruma fırsatı verirken diğer taraftan daha sonra çıkarmak için teröristlerle diyalog fırsatı sağlıyordu. Nihai hedeflerle veya stratejiyle taktik arasını ayırmamız gerekiyor. Perspektif açıdan iyi bir ittifak. Bu bir yandan. Neden iyi olduğunu açıklayayım. Bu da diğer yandan. Evvela Türkiye’nin kötü emellerini tabir etmesi göz ardı edilirse Türklerin girişi Amerika’nın isteğini göstermektedir. Türkün emelleri vardır. -İlkelerden ve Rus çıkarlarından- yola çıkarak Türk Rus ilişkisi, Türk emellerini engellediğinden iyi bir ilişkidir. Bu bir taraftan. Diğer yandan ise kuzeyde istenen Amerikan oyunu önündeki yolun kesilmesidir. Bu konuya da açıklık getireyim. NATO tarafından doğrudan teyit edilen son Alman önerisi ki Almanya Amerika adıyla açıklama yapar, NATO ise Amerika’dır. Öneri neydi, Uluslararası gözetim altında bu bölgenin güvenliğini yeniden sağlamak, yani yine bu bölgenin Suriye devletinin hakimiyeti altından çıkması ve bölünmeyi sağlamlaştırmaktır. Öyleyse Rusya bu anlaşma ile Türkiye’yi dizginleştirdi. Amerikalının ve Alman’ın öne sürdüğü müdavele yolunun da önünü kesti. Bundan dolayıdır ki bu anlaşma, her şeyi sağlayamayan olumlu bir adımdır. Başka bir değişle Türkler bir anda girdi ve bir anda çıktı anlamındadır. Lakin zararları azaltır ve acil bir yakın zamanda olmasını temenni ettiğimiz bölgenin kurtuluşu için yolun hazırlanmasına yol açmaktadır.

Spikerler: İnşallah

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, anlaşmayı geçici olarak nitelendirdiniz, Türkiye de bizim tanıdığımız kadarıyla anlaşmalara bağlı kalmıyor. Hiçbir şeye bağlı kalmıyor. Buna istinaden sorum: Türkiye son saldırganlığı döneminde kontrol ettiği alanları işgal etmeye devam ederse ne olur? Suriye devletinin kendisini savunmak için tüm araçları kullanacağını defalarca söylediniz, Uygulamada, Rus-Türk anlaşması bu araçları kullanma gücünü engellemiyor mu?

Cumhurbaşkanı Esad: Başka bir örnek almak gerekirse, İdlib. Türklerin çıkmasını isteyen bir Astana ittifakı var ve bunu gerçekleştirmedi. Ancak bizler İdlib’i kurtarıyoruz. Teröristlerin çıkarılması için siyasi eylemlere, diyaloglara ve muhtelif girişimlere verilen bir yıllık bir gecikme bulunuyor. Bütün fırsatlara yer verildi ve sona erdi. Kurtarmayı gerçekleştirdik -tabi ki aşamalı bir şekilde- askeri operasyon kanalıyla. Aynı şey kuzeyde de olacak. Tüm siyasi imkanlar tükendikten sonra. Savaşın başlangıcında Erdoğan, Türk halkını düşman yapması için, Suriye halkı ile Türk halkı arasında bir sorun yaratmayı hedeflediğini de göz önünde bulunduralım. Bu da nasıl gerçekleşir? Askeri çatışma ile. Çünkü Türk ordusu savaşın başlangıcında Suriye ordusuyla aynı çizgideydi. Bizimle tam işbirliği yapıyordu. Ta ki Erdoğan kendi kendine karşı darbe yapıncaya kadar. Bundan dolayı Türkiye’nin düşman bir devlet olmadığından özenle bu yönde çalışılması mümkündür. Şu anda Erdoğan ve grubu düşmandır, çünkü bu politikalara öncülük ediyor. Ancak şimdiye kadar Türkiye’deki siyasi güçler çoğunlukla Erdoğan politikalarının karşıtıdır. Bu yüzden Türkiye’yi bir düşmana dönüştürmemeye özen göstermeliyiz ki burada dostların rolü geliyor. Rusya ve İran’ın rolü.

Soru: Eğer izin verirseniz düşünceyi tamamlamak adına sayın Cumhurbaşkanım, Türk tarafının geçen dönemde yaptığı icraatlar özellikle de Erdoğan, asimilasyon, üniversitelerin kurulması, belirli dillerin dayatılması, bu icraatlar çıkmayı düşünmeyenin aldığı icraatlardır. Eninde sonunda dediğinizden dolayı sayın Cumhurbaşkanı, bu icraatlar hakkında be diyeceksiniz?

Cumhurbaşkanı Esad: Doğrudur. Eğer çıkmayı düşünüyor olsaydı İdlib’ten çıkardı. Tabi şimdi diyeceksin ki İdlib’te ordu anlamında bir Türk ordusu bulunmuyor. Lakin Suriye sahası, güneyden kuzeye kadar tek saha ve tek operasyon sahası. Türkiye bu savaşta Amerikalının vekilidir. Savaştığımız her yerde de Türk vekiliyle savaşıyorduk. Bütün vesilelerle çıkmadığında, savaştan başka bir seçenek kalmayacaktır. Bu doğal bir şeydir. Lakin ben diyorum ki yakın vadede işi, eğer sonuç vermez ise, muhtelif şekilleriyle siyasi sürece bırakmalıyız. Bu bir düşmandır. Savaşa gideceğiz. Başka bir seçenek de yoktur.

Soru: Buna rağmen bazıları Amerikalının Suriye’nin kuzeyden çekilmesi, bundan sonra da saldırganlığın başlaması, daha sonra Rusya-Türkiye anlaşması, bütün bunlar Amerika-Rusya-Türkiye anlaşmasıyla geldi. Siz ne dersiniz?

Esad: Bu sözlerden maksat, Rusların Türkiye’nin girişine razı olduğunu göstermek içindi veya göz yummak istiyordu. Ama gerçek hayır. Bu konunun bir yıl önce öne sürülmesinden beri endişeliydi. Hepimiz de Türkiye’nin öne sürdüklerinde ciddi olduğunu biliyorduk ancak Amerikan istek ve arzularıyla dizginleştirilmişti. Belki bazıları Rusları bu sonuçtan dolayı biraz içerlemiş olabilir. Birleşmiş Milletlerdeki tutumlarında dolayı. Biraz önce dediğim üzere Ruslar gerçekler üzere işbirliği yapıyor. Dolayısıyla Suriye’den çıkmak için bütün siyasi koşulları yaratmaya, ve topraklardan daha fazla bölge işgal ederek daha fazla zarar sağlamak yönündeki Türk azgınlığını veya zararları dizginleştirmeye çalışmaktır. Ama kesinlikle Rus tarafı bu ittifakın bir parçası değildir. Rusya ittifakları her zaman ilan edilir. Türkiye ile anlaşması canlı olarak bütün medya organlarında bütün bentleriyle yayınlandı. Bizimle Kürtler arasında Rusya’nın vasıtası ve desteğiyle yine ilk andan itibaren ilan edildi. Rusya’nın politikasında gizli denen bir şey yoktur. Bu da bizim açımızdan rahatlatıcıdır.

Soru: Ama Amerikan-Türk görüşmeleri ilan edilmiyor, Suriye’ye yönelik savaşın ilk gününden berş Erdoğan’ın ilk hedefinin tampon bölge olduğunu çok söylediniz. Başkan Obama bu tampon bölgeyi reddediyordu. Bugün belkide icraatlara tanık oluyoruz. Obama’nın Trump’tan daha iyi olduğu anlamına gelir mi?

Cumhurbaşkanı Esad: Hiç bir Amerikan başkanına bel bağlamamız gerekiyor. Evvela Erdoğan’ın girmeye karar verdik ve Amerikalıları haberdar ettik diye konuşması gerekiyor, büyük devlet görünümüyle çıkmaya çalışıyor veya karar sahibi olarak. Bütün bunlar kendisi ile Amerikalılar arasında bir tiyatrodan ibarettir. Başlangıçta hiç bir tarafa müdahale hakkı verilmesi çünkü Amerikalılar ve Batı gösterilerin yayılacağını ve işi bitireceğini zannediyorlardı. Ama iş bitmedi. İstedikleri gibi genişlemedi bu yüzden silaha yöneldiler. Silah da işi bitirmedi. Bu konuyu askeri yönden bitirecek deli ideolojileriyle aşırı radikal terörist gruplara intikal ettiler ve bunu da başaramadılar. 2014 yılı yazında Suriye Arap Ordusunu parçalamak ve dağıtmak için, IŞİD’in rolü burada ortaya çıktı. Askeri kuvvetlerimizin dağılmasını başardı da. Tam burada Rusya’nın da girişi vardı. Savaş meydanlarındaki bütün bahisler düştüğünde, masayı alt-üst etmek için Türk’ün girmesi gerekiyordu. Onun rolü buydu.

Trump konusuna gelince, bana soru sordun bende belki de en garip cevabı vereceğim. Sana diyebilirim ki, o Amerika’nın en iyi başkanıdır. Neden? Politikaları iyi olduğundan değil, lakin en şeffaf başkan olduğundan. Amerika’nın bütün başkanları siyasi bütün suçları işlerler, nobel ödülü alırlar, insan hakları savunucuları, yüksek ve benzersiz Amerikan değerleri ve genel olarak Batı değerlerini savunuyor gibi görünürler, ancak kendileri, büyük şirketler, silah, petrol vb. Amerikan lobilerinin çıkarlarını temsil ve ifade eden kanlı bir gruptan ibarettirler.

Trump bütün bir şeffaflıkla konuşur. Bizler petrol istiyoruz diyor. Bu Amerikan politikasının gerçeğidir –en azından 2. Dünya harbinden sınra.. Bizler falancadan kurtulmak istiyoruz. Para karşılığında hizmet sunmak istiyoruz. Amerikan politikasının gerçeği budur. Şeffaf bir hasımdan başka ne isteyebiliriz ki? Bundan dolayı hayır, fark şeklidir, hakikat ise tektir.

Soru: Mazlum Abdi DSG milisleri lideri, onun basın demeçlerinde Trump’ın çekilmeden önce Kürt meselesine çözüm bulmak için, Kürtlere kendilerini savunma fırsatı vermek için Ruslarla Suriye devleti arasında anlaşma kanalıyla, Ruslarla iletişim vadettiğini söyledi. Sayın Cumhurbaşkanı bu anlaşma gerçekten hasıl oldu mu? Suriye’nin el Cezire bölgesindeki, daha önce “DSG” adı altında silahlı milislerin kontrolü altında olan, sınırsız bölgelerin sonucu ne olacak? Bu bölgeler fiili olarak Suriye devletine teslim edildi mi? Eğer teslim edildiyse ne şekilde teslim edildi? Bu sadece askeri açıdan mı? Yoksa Suriye devlet kurumlarının bu bölgelere dönüşü oldu mu?

Cumhurbaşkanı Esad Müdahalesi: Amerikan-Kürt İttifakı mı kastediyorsun?

Sorunun devamı: Amerika Kürtlere, kendilerini savunma fırsatı vermek için Suriye devletiyle uzlaşmak için Rusya’ya etki kanalıyla kendi davalarını çözme vaadi verdi.

Cumhurbaşkanı Esad: Amerikalı ne söylerse söylesin – iletişimin gerçekliğinden bağımsız olsun ya da olmasın – az önce de söylediğim gibi, Amerika’nın söylediği her şey, bir düşmana ya da bir arkadaşa olsun, sonuç aynı, güvenilmezdir. Yani bu noktada zamanımızı boşa harcamıyoruz, Kürtlerle yapılan tek Rus anlaşması, Suriye Arap Ordusu ile Kürtler arasındaki anlaşmada – ya da Kürtlerin Suriye ordusuna girmeleri için Kürtler dememek için kendilerini “DSG” olarak adlandıran Kürt gruplarla- bahsini aldığımız konudur. Elbette ki, Suriye ordusunun tek başına tamamen askeri bir güvenlik eylemi uygulamak amacıyla girmesi mümkün değildir, Suriye ordusunun girmesi, devletin girdiğini tabiridir, devletin girmesi demek, devletin sunması gereken tüm hizmetleriyle girişi demektir. Bu anlaşma oldu. Çoğu bölgelere vardık ama tam bir şekilde değil. Hala çıkan engeller var. Müdahale ediyoruz çünkü bizim Türk tarafının girmesinden çok önce bu gruplarla doğrudan ve uzun süreli ilişkilerimiz var. Bazen bir yerde cevap alıyoruz ama başka bir yerde bu cevabı alamıyoruz, ancak kesinlikle hizmetlerin tamamının geçişi yani devletin tam otoritesinin geri dönüşüne eş zamanlı olarak Suriye’nin veya Suriye Arap Ordusunun girişi olacaktır.

Tekrar tekrar söylüyorum, bu aşamalı bir şekilde olacaktır. İkincisi bizler otoriteyi eskiden olduğu gibi doğrudan iade etmiyoruz. Ortada somut gerçekler vardır. Bunların ele alınması zaman alır. Devletin gıyabı esnasında ortaya çıkan kamu gerçekleri vardır. Ortada silahlı gruplar bulunuyor. Bunlardan silahlarını derhal bırakmalarını bekleyemeyiz. Bizler bunu kendilerinden istemeyeceğiz. Bizlerinde politikasının aşamalı ve akilane olması gerekiyor. Ayrıca gerçekleri de hesaba katması gerekiyor. Lakin nihai hedef durumun eski haline devletin tam otoritesidir.

Soru: Bütün olanlardan sonra, yani Suriye devletini ve vatandaşlarını hedef almaları, Suriye Arap ordusunu hedef almalarından sonra, yine bütün savaş yılları esnasındaki rolleri hep kötüydü, Amerikalıya aleni bir şekilde bel bağlamak, bütün bunlardan sonra sayın Cumhurbaşkanım, bizler Suriyeli olarak Kürtlerle birlikte yeniden yaşamaya kadir mi?

Cumhurbaşkanı Esad: Dakik olmamız gerekirse, bu konu sürekli gündeme gelmektedir. Bazen de aynı sözler özel oturumlarda da öne sürülüyor. Ben de biliyorum ki sizlerin taşıdığı bazen şahsi kanaatler olsun her zaman öne sürülenleri naklediyorsunuz. Olan şey, bu savaş esnasında kavramların çarpıtılmasıdır. Olumlu veya olumsuz bu kitle bu sıfatla adlandırılır demek ne objektiftir ne de akılcılıktır. Aynı zamanda vatani olmamaktır. Kürtlerden Amerikalıya rehin olmuş ve işbirlikçi mevkiinde olmuş kişiler olmuştur bu doğrudur. Lakin Araplarda da benzer durumlar oldu. el Cezire Bölgesinde ve Suriye’nin diğer bölgelerinde de oldu. Bu belki de Suriye’deki kitlelerin çoğunda olmuştur. Hasıl olan hata bu işi yapan bazı Kürtlerin, kendilerini sadece Kürtlerin temsilcisi olarak değil bilakis Arapların ve el Cezire Bölgesinde bulunan muhtelif kitlelerin temsilcisi olarak görmeleri olmuştur. ZAmerikalı da silah ve para desteğiyle geldi. Tabii ki sadece Amerikalıdan değil, bu kişilerin orada yaşayan kitleler üzerindeki otoritelerini oturtmak için, bazı Arap Körfez ülkelerinden de geldi. Bizler de orada bulunan herkesin Kürt olduğu kanısına vardık. Hayır, bizlerin şu anda teamülün bu partilerle olduğunu söylememiz gerekiyor.

Ama Kürtler, çoğunluk olarak her zaman Suriye devletiyle iyi ilişkiler içerisindeydi. Bizimle her zaman iletişimde olup, ulusalcı ve gerçek fikirler öne sürüyorlardı. Girdiğimiz bazı bölgelerdeki Kürtlerin sevinci diğer kesimlerden insanların sevincinden az değildi. Bu değerlendirme dakik değildir. Evet, kolaylıkla diyebilirim ki yeniden aynı çatı altında yaşayabiliriz. Eğer cevap hayır olursa, bu Suriye’nin hiç bir zaman istikrara kavuşmayacağı anlamına gelir.

Soru: Geçen hafta İdlib’e sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdiniz, hem Suriyelilere hemde dünyaya sürpriz oldu bu ziyaretiniz. Orda çatışmanın doğuda olduğunu söylediniz. Lakin İdlib, Suriye Arap ordusunu dağıtmak için batıda düşmanın öndeki karakollarından biri. Bazıları bu ziyareti gelecek İdlib çatışması için başlangıç noktası saydı. Gerçekten böylemi?

Cumhurbalkanı Esad: Hayır, benim orada bulunmamla başlangıç noktasının hiç bir alakası yok. Ben sık sık sıcak bölgeleri ziyaret ederim. Çünkü o kahramanlar daha zor olan görevi yerine getiriyorlar, ziyaret etmem kadar doğal bir şey yoktur. Lakin İdlib ziyareti belki de bütün dünyanın işin sadece kuzeyden ve Türk ordusunun Suriye topraklarına girişinden ibaret olduğunu saymasından kaynaklanıyor. İdlib’de savaşan herkesin adları her ne kadar, “Kaide,Ahrarul Şam vb” olsa da Türk ordusu olduklarını unuttuk. Ben, onların Erdoğan’ın kalbine Türk askerlerinden daha yakın olduklarını kesinlikle söyleyebilirim.
Gerçekten orada bulunduğum zaman Rusya ile Türkiye arasında bir zirvenin olacağını unuttum. Bir zirvenin olacağını biliyordum lakin o günü değil.

Spiker müdahale:Özür dilerim sayın Cumhurbaşkanım, açıklamalarınız sizin zirveye veya görüşmeye yönelik bir ön ret olarak algıladı.

Esad: Doğrudur. Bazı makaleler ve yazılar benim kızgın olduğum intibaını verdi. Dolayısıyla bu kızgınlık zirveye olan kızgınlığım ve bu zirvenin bize karşı olan bir zirve olarak anlaşıldı. Kesinlikle kızgın değildim. Erdoğan karşıtı açıklamalarım sürüyor. Onun “hırsız” olduğunu söyledim. Bu ilk günlerde Suriye’yi çalmasıyla başladı ki o bir hırsızdır. Ben sövmedim ben vasıflandırdım. Bu bir sıfattır ve bu sıfat gerçektir. Fabrikaları, mahsülleri ve son olarak toprağı çalanlara ne diyeyim? Hayırsever mi?! Başka bir adlandırma yoktur. Daha önce de Halk Meclisi konuşmamda onu “politik kapkaççı” olarak nitelendirdim ki o bu politikayı güdüyor. Herkese yalan söylüyor ve herkesi tehdit ediyor. Nifak ekiyor. Ve Alenen. Biz sıfat icat etmiyoruz, Kendisi gerçek sıfatlarını ilan ediyor ben de nitelendirme eylemi yaptım.

Spiker müdahale:Özür dilerim sayın Cumhurbaşkanım, açıklamalarınız sizin zirveye veya görüşmeye yönelik bir ön ret olarak algıladı.

Esad: Doğrudur. Bazı makaleler ve yazılar benim kızgın olduğum intibaını verdi. Dolayısıyla bu kızgınlık zirveye olan kızgınlığım ve bu zirvenin bize karşı olan bir zirve olarak anlaşıldı. Kesinlikle kızgın değildim. Erdoğan karşıtı açıklamalarım sürüyor. Onun “hırsız” olduğunu söyledim. Bu ilk günlerde Suriye’yi çalmasıyla başladı ki o bir hırsızdır. Ben sövmedim ben vasıflandırdım. Bu bir sıfattır ve bu sıfat gerçektir. Fabrikaları, mahsülleri ve son olarak toprağı çalanlara ne diyeyim? Hayırsever mi?! Başka bir adlandırma yoktur. Daha önce de Halk Meclisi konuşmamda onu “politik kapkaççı” olarak nitelendirdim ki o bu politikayı güdüyor. Herkese yalan söylüyor ve herkesi tehdit ediyor. Nifak ekiyor. Ve Alenen. Biz sıfat icat etmiyoruz, Kendisi gerçek sıfatlarını ilan ediyor ben de nitelendirme eylemi yaptım.

Soru: Bazı medya organları Türklerle görüşmelerin olduğuna dair sızıntılara yer verdi. Bu söylenenler doğru mu? Hangi düzeyde? Eğer gerçekten hasıl olduysa bu görüşmelerden ne çıktı?

Cumhurbaşkanı Esad: Bu görüşmelerin tümü güvenlik düzeyindeydi. Ancak muhtelif düzeylerde. Bazı görüşmeler –iki veya üç görüşme- ortak sınır yakınlarında Suriye sınırı dahilinde Keseb yakınlarında oldu. bir veya birden fazla görüşme de Rusya’da hasıl oldu. Tam olarak hatırlamıyorum çünkü geçen iki yıl içerisinde oldu. Lakin hiç bir somut netice olmadı. En azından Astana’da üzerinde anlaşılan tırmandırmaları azaltma bölgesinde batı ve kuzey yönlerinde 15 km’lik çekilme oranı üzerinde bir çözüme varmayı bekliyorduk. Hiç bir sonuç alınmadı.

Soru: Öyleyse Türk tarafıyla görüşmelerin olduğunu belirtiyorsunuz, lakin bu anlaşmadan önce miydi?

Esad: Tabii, Rusya’nın aracılığı ve Rusya’nın varlığıyla 3’lü görüşmeler oldu. Biz de Rus varlığına ısrar ettik. Çünkü Türk tarafına güvenmiyoruz. Tanık olması için.

Soru:İkili görüşmeler değil?

Esad: Hayır, 3’lü, hepsi 3’lü görüşmelerdi.

Soru: Rusya’nın varlığıyla 3’lü? Bu son Rus-Türk anlaşmasından önce?

Esad: Tabi.

Sorunun devamı:Sizler şu anda Türklerle oturmaya hazır mısınız. Hali hazırda, saldırıdan ve anlaşmadan sonra?

Esad: Bana sorarsanız, şahsen el sıkışmak ya da Erdoğan grubundan biriyle ya da onun gibi biriyle ya da yaklaşımını temsil eden biriyle buluşmak zorunda kalırsam ne hissederdim, diye sorarsanız. Bu gibi görüşmeden şeref duymazdım bir tiksinti hissederim. Lakin ulusal çıkar olduğunda duyguları yan tarafa koyarız. Ama eğer sonuç verecek bir görüşme olursa. Vatan çıkarı sağlayacak her görüşme yapılması gerekir bu da devlet görevidir. ancak, Türk açısından şartlar değişirse ve eğer bir görüşme olursa bir sonuç alınacağını beklemiyorum. Erdoğancı Türk fırsatçı şahsiyet, sistem ve doktrin olduğundan –şartların değişmesine göre- baskı altında sonuç sağlar. İç veya dış veya durum belki de Suriye’deki başarısızlığı sebebiyle şartlara göre. İşte o zaman belki sonuçlara ulaşabilir.

Soru: Bu konudaki hassas soru, işin en nihayetinde, Türk tarafı işgalci. Yani eğer bende Türk tarafıyla görüşme kabiliyeti veya fırsatı, veyahut da itikadım olsa, Türk tarafı aynı İsrail gibi işgalci. İsrailliyle görüşme imkanım olur mu, bu hassas bir sorudur ancak sorulmaktadır?

Cumhurbaşkanı Esad: Doğrudur. Onlarla görüşmelere başladığımızda soruldu. Devlet dahilinde soruldu. Onlarla nasıl görüşüyoruz. Onlar Afrin’i işgal etmiş, başka bölgeleri de ve hatta işgalci olmasa dahi onlar terörü destekliyorlar. Yani, somut olarak ulusal mantıkta kendisi düşmandır. Bu doğrudur. Lakin kendisiyle (İsrail) arasındaki fark, İsrail varlığının meşruiyetini tanımadığımız bir devlet. Bizler İsrail halkının varlığını kabul etmiyoruz. MÖ. Birkaç yüz yıl öncesine kadar sadece bir İsrail halkı vardı. Lakin şu anda kendileri dağılmış vaziyetteler, geldiler, toprağı işgal ettiler ve bir halk ortaya çıkardılar. Ama Türk halkı. Hayır. Türk halkı vardır, kendisi komşu halktır, aramızda da kötü veya iyi veyahut da muhtelif olsun önemli değil, onlarla bizler arasında ortak bir tarih vardır. Türkiye var olan bir devlettir ve komşumuzdur. İskenderun Sancağı ile ilgili anlaşmazlık ise, toprak ve halk yerine oturmak için topraksız halkın gelmesinden değişik bir şeydir. Bizler karşılaştırma yapmıyoruz. Çünkü karşılaştırma doğru değildir. Türkiye baki kalacaktır. Türk halkı da kardeş halk olarak kalması gerekiyor. Erdoğan da başlangıçta bütün Türk halkını, Suriye halkıyla düşmanlık yaratmak için arkasında toplamak üzerine bahis oynadı, dolayısıyla özgür bir şekilde hareket edecekti. Bizim dikkatli olmamız gerekiyor. Aynı yolla bakmamamız gerekiyor. Bir kez daha tekrarlıyorum. Bazıları –sadece siyasi güçler değil- Türk güvenlik ve askeri kurumları dahilinde, Erdoğan karşıtıdır. Bizi bir taraftan bu sebep itti. Diğer taraftan ki –Rus ve İranlı dostlarımızla tartışma söz konusuydu, konu birden fazla dostla açıldı- bizler, doğrudur sizleri savunuyoruz lakin en nihayetinde sizler dava sahibisiniz, bu da doğrudur. Toprak benim toprağım dava da benim davam. Neden onlarla doğrudan açmıyor, sonuç beklemesem dahi görevimi yerine getirmiyorum? Lakin günlerden bir gün sonuçlar olabilir özellikle de Türkiye dahilinde ve dünyada ve söylediğim gibi Suriye’deki şartların değişmesi.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, Suriye’ye yönelik işgalci İsrail’in düzenlediği tüm saldırılarında tek bir Arap tavrı görmedik Arap Camiası da hareketlenmedi. Türk saldırganlığı başladığında Arap Camiası Dışişleri Bakanları düzeyinde toplandı. İlk intibalar iyiydi. Sonuç bildirgesi de olumlu olarak nitelendi. Bunun mukabilinde Suriye devletinden hiçbir açıklama veya beyan duymadık, neden?

Cumhurbaşkanı Esad: Arap Camiasında Suriye’nin üyeliği dondurulduğunda hatırlarsın. Beyan çıkardık mı? Bunu yapmadık. Öyleyse Suriye’nin camiadan çıkarıldığı sonucuna dair beyan çıkarmadık. Öyleyse neden Suriye’nin geri dönüşüyle ilgili öne sürdüklerine yönelik neden beyan çıkaralım? Zannediyorum ki cevabımın içeriği açıktır. Anlayışlı olan leb demeden leblebiyi anlar. İzleyicilerimiz de öyle zannediyorum ki bu konu hakkında söylediğimiz cümlelerden başkasını hak etmiyor.

Spiker: Doğrudur.

Soru: Salt siyasi konularda biraz derine inelim sayın Cumhurbaşkanım. Anayasayı Tartışma Komitesiyle ilgili biraz konuşalım. Öteki tarafın bu komiteye yönelttiği eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz. Öyle ki kendilerinin yıllardan beri istedikleri de buydu?

Cumhurbaşkanı Esad: Onlar basitlikle bu komitenin kurulmasına karşı çıkacağımızı düşünüyorlardı. Kurmayı başardığımızda da belki de şoka uğradılar. Çünkü her zaman engebeler koyuyor Suriye hükumeti tarafını suçluyorlardı. Bu engebelerle belirli bir siyasi yolla yürüdük. Bazı şeyleri öne sürmek – ben bunu taviz olarak adlandırmıyorum çünkü taviz temellerden verilir bizler de kesinlikle temellerden taviz vermeyeceğiz- lakin şekli saydığımız bazı durumlar onları şoke uğrattı. Bundan dolayı bu komiteye saldırı düzenlediler. Özetle bunlar oldu.

Çeviri: S.Şahut

Check Also

Mikdad, Sırp Mevkidaşı İle Telefonda Orta Doğu Ve Orta Avrupa’daki Gelişmeleri Görüştü

ŞAM (SANA) –  Bugün Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Faysal Mikdad, Sırbistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ivica …