Caferi: Askıdaki Bütün Meselelerin Çözümü İçin Suriye Yakın İşbirliğine Bağlıdır

NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, Suriye’nin sözde Suriye’deki “kimyasal silahlar programı” ile ilgili askıda bulunan bütün teknik meselelerin çözümü için kimyasal silahların yasaklanması örgütü ile eskiden olduğu gibi yakın işbirliği içerisinde kalacağını belirtti.

Caferi, programın teknik anlamda kaldığını son gelişmelerin teknik hale dönüştüğünü açık bir şekilde gösterdiğine Lahay’da da bu sıfatla teamül edildiğini dolayısıyla Suriye’nin söz konusu örgüte katılması ardından siyasi olmaktan çıktığını açıkladı.

Caferi, Güvenlik Konseyinin (GK) dün düzenlediği kapalı oturumda BM Genel Sekreterinin İyi Niyet Danışmanı Sigrid Kag’ın video kanalıyla sunduğu brifingi dinleyerek iki noktaya dikkat çekti. Caferi, bu noktalardan ilkinin Kag’ın şu anda sadece müsteşar sıfatını taşıdığını eski sıfatıyla Lahey’de ve GK önünde 12 üretim tesisi ve tünellerin tümünün boş olduğuna, Suriye’de sözde “kimyasal silah programı” ile ilgili meselelerin de teknik meseleler olduğuna işaret ettiğini söyledi.

Caferi, ikinci noktanın ise Suriye hükümetinin bu programla ilgili askıda kalan bütün meseleleri çözmek için eskiden olduğu gibi Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) ile eskiden olduğu gibi yakın işbirliği içerisinde kalacağını ekledi.

Caferi, Suriye hükümetinin 8 Ekim 2014 tarihinde BM Sekreterliğine gönderdiği mektubunda, silahlı terör örgütlerinin, özellikle Halep’in doğusundaki Klor gazını üreten fabrikayı ele geçirmeleri ardından, Suriyelilere karşı kimyasal silah kullandıklarını bildirdiğine işaret ederek, söz konusu terör örgütlerinin bu maddelerden ve Halep’in doğusundaki bu fabrikadan 200 ton çaldıklarını, ve bu teröristlerin klor gazını kullanabilme imkanından uyardıklarını ve maalesef bu durumun fiilen meydana geldiğini söyledi.

Caferi, Suriye hükümetinin kimyasal silahların kullanımını şiddetle kınadığını ve kullanılmasının çirkin bir suç sayılacağını kullananlarının da hesap vermesi gerektiğine inandığını vurguladı.

Suriye’de Klorin gazının kullanılmasıyla ilgili gerçekleri ve iddiaları açığa çıkarma ekibinin, 2. Raporuyla ilgili olarak Caferi, raporun Lahey’deki KSYÖ yürütme konseyinde halen görüşüldüğünü dolayısıyla uzlaşma veya nihai olmadığını, sadece bir rapor taslağı olduğunu ve görüşmelere sunulduğunu, dolayısıyla hiç kimsenin bunun üzerine görüşmeler bitmeden bir ön sonuç veya hatalı sonuçlar çıkaramayacağını, raporun KSYÖ güvenirliliğini etkilememek için raporun siyasileştirilmesinin caiz olmadığını ifade etti.

Bazı konsey üye ülkelerinin bu dosyanın açık kalmasını ve Suriye hükümetine baskı edatı olarak kullanmak istediğine, raporun teknik olduğunu itiraf etmek istemediklerine dikkat çeken Caferi, bu dosyadaki son gelişmelerle ilgili bilgilendirmelere varmak istedikleri iddiaları kanalıyla Konseyde her ay Hollywoodvari tekliflerin açık kalması için bu dosyanın açık kalmasındaki sebep olduğunu vurguladı.

Suriye’de “kimyasal silah programı” ile ilgili hiç bir varlığın kalmadığını dile getiren Caferi, teknik meselelerle ilgili sorunlarında Suriye hükümetiyle işbirliği çerçevesinde gerçekleşebileceğini, askıda kalan bu meselelerin 12 üretim tesisinin imha edilmesi ve Suriye’nin kimyasal silahlar programıyla ilgili ilk ilanla bağlantılı olduğunu ifade etti.

Caferi, söz konusu tesislerin imha edilmesi konusunda da bu eylemin bu ay hatta bu hafta içerisinde başlaması için ellerinde plan bulunduğunu söyledi.

Caferi, muhtelif Amerikan askeri teçhizatlarını Irak’ın Musul kentinden çalan özellikle IŞİD başta olmak üzere terör örgütlerinin Irak’taki terör eylemlerinde kullandığını bu örgütlerin sivilleri kimyasal maddelerle hedef almak için helikopter çalmaya da kadir olduklarını, bütün herkesin IŞİD’in helikopter çaldığını bildiğini, bu helikopterleri ne amaçlarla kullanacaklarını kimin bildiği sorusunu dile getirdi.

Suriye hükümetini kimyasal silah kullanmakla suçlayan üye ülkelerin, terörist örgütlerin kimyasal silah kullandığını soruşturmak için hiç bir inisiyatifte bulunmadığını dile getiren Caferi, bu üye ülkelerin Konseyin 2004 yılında çıkardığı 1540 sayılı kararını ihlal ettiklerini, IŞİD terör örgütünün son olarak Suriye’nin Ayn el Arap Beldesinde kimyasal silah kullandığına ve bunun sonucunda sivillerden kurbanların düştüğüne bunun ardından 1540 sayılı karar komitesine de bu konuda mektup gönderdiklerini açıkladı.

Caferi, ABD Dışişleri Bakanının IŞİD’in Irak’ta sivillere karşı klor gazı kullandığına dair açıklamalarda bulunduğu sırada kendini ortaya atan sorunun IŞİD’in Suriye’de de bu gazı kullanmasıyla ilgili bu varsayımın neden öne sürülmediği ve IŞİD’e karşı Irak’ta neden savaş ilan edildiğidir. Kendilerinin bu savaşı teyit ettiklerini ancak Amerikalıların IŞİD’i Suriye’de teşvik ettiklerini vurguladı.

Caferi bu konuda, New York Times gazetesinin bir önceki gün yayınladığı makalesinde Amerikalı üst düzey yetkililerden gelen bilgilere binaen işaret edilen, Amerikan stratejisinin IŞİD’i Iraktan Suriye’ye itme üzerine kurulduğunu yani, IŞİD’e karşı Irak’ta savaşın açıldığı ve Suriye yönüne doğru itilmeleri olduğunu, bir başka değişle, Irak veya başka ülkeden olsun dünyanın bütün çöplerini toplamak ve Suriye’ye göndermek olduğuna dikkat çekti.

Caferi gazetecilerin bir sorusuna cevaben, Kag’ın müsteşar olarak yeni sıfatıyla Konsey üyeleri önünde, Suriye’nin kimyasal programının” sona erdiğini ve tamamen imha edildiğini söylediğine geriye kalan bazı teknik meselelerin kaldığını, askıda kalan bu meselelerinde şu anda bölgede bulunan ve önümüzdeki bir kaç gün içerisinde Şam’da olacak olan uzman heyet tarafından Suriye hükümetiyle ele alınacağını açıkladı.

Caferi, tünel ve boş tesisler meselesinin ise teknik bir mesele olduğunu imha edilmesi konusunun ise Suriyeli yetkililerle görüşüldüğünü söyledi.
Suriye hükümetinin Klorin gazı kullandığıyla ilgili bazılarının öne sürdüğü suçlamalara yönelik ise Caferi, bu bilgilerin yanlış olduğunu, gerçekleri ortaya çıkarma ekibinin bu konudaki raporunun, örgüt tarafından yürütme konseyinde görüşülmediğini ve nihai bir şekilde henüz çıkmadığını, ekibin iki raporunun bulunduğunu bir 3.sünün de yakında çıkacağını söyledi.

Suriye hükümetinin barışı koruma operasyon idaresinden Golan’daki Birleşmiş Milletler Örgütüne tabi UNDOF gücünün çalışma bölgesinde cereyan eden olaylarla ilgiliyse Caferi, şu ana kadar barışı koruma operasyonları yönetiminden iki yıl üst üste hiç bir cevap alamadıklarını, terörist Nusra Cephesinin UNDOF çalışma bölgesinde İsrail işgalinin desteğiyle terör eylemlerini sürdürdüğünü, Nusracı teröristlerin de tedavilerini İsrail hastanelerinde aldıklarını açıkladı.

Caferi, UNDOF gücü operasyon dairesi müdürü Herve Ladsous, Genel Sekreteri ve yardımcılarının bu durumu hiç bir şekilde dile getirmediklerini bütün dikkatlerinin Suriye ve içerisindeki durumlar olduğunu, işgal edilen Filistin, el Aksa Mescidi ve İsrail’in içinde uyguladığı suç uygulamalarıyla hiç kimsenin ilgilenmediğini vurguladı.

ABD liderliğindeki “Koalisyon Güçleri”nin darbeleri sonucunda düzenlenen saldırıların kurbanlarıyla ilgiliyse Caferi, söz konusu darbeler sonucunda kurban giden sivillerle ilgili ellerinde bilgilerin bulunduğunu ve bilgileri Sekreterlik ve Güvenlik Konseyine gönderdiklerini ancak kurban düşenlerin sayısıyla ilgili net bir rakama sahip olmadıklarını, önemli olanın kurbanların düşmüş olmasıdır, sözde “koalisyonun” da öldürme hakkına sahip olmadığını vurguladı.

Caferi, Güvenlik Konseyinin en nihayetinde endişe verici söz konusu darbeler sonucunda kurbanların düştüğünü itiraf ettiğini, kendilerinin de Sekreterliği bu ilanı çıkarmaya davet ettiklerini dile getirdi.

Check Also

Rakka Halkı: Talepleri Ve Kaygıları Meclise Aktarabilecek En Yetkin Temsilci Seçilmelidir

RAKKA (SANA) – Rakka Valiliği halkı dördüncü yasama dönemi Halk Meclisi üye seçimlerine katıldı. Sabah …