ŞAM – Cumhurbaşkanlığında Siyasi ve Basın Danışmanı Büseyna Şaban Suriye’deki krize gerçekten çözüm bulmak isteyen tarafların terörle mücadelenin yanı sıra bölge devletlerinin dağılmasını engelleyip güvenlik ve istikrarın sağlanmasını temel öncelikleri olarak sayıp bu yönde dürüst ve etkin çabalar harcamaları gerektiğinin altını çizdi.
Alem Televizyonu ile dün akşam mülakatında Şaban; terörle mücadele önemini her fırsatta ifade eden ve Güvenlik Konseyinde BM misakının yedinci bendi altında kararlar alan uluslar arası toplumun, bu kararların hayata geçirilmesi için etkin ve ciddi adımlar almadıklarına dikkat çekti. Şaban Türkiye, Suudi Arabistan ve daha başka rejimlerin dünyanın her yerinden topladıkları tekfirci teröristlere desteğini sürdürdüklerinin altını çizdi.
Suriye’de ateşkesten söz eden ve insani durumları politikleştiren tarafların krizin çözümünü istemedikleri gibi terörle mücadeleyi de kendileri engellediklerinin altını çizen Şaban; beş yıla yakın süredir dünyanın her yerinden terörist toplayıp eğitmeleri ve donatmaları ardından Suriye’ye geçiren, bu teröristlere her türlü askeri, siyasi ve mali desteği temin edenlerin de bu taraflar olduğunu vurguladı. Şaban söz konusu aynı tarafların yine Suriye’ye ekonomik yaptırımlar uyguladıklarını, talimatlarıyla faaliyet gösteren terör gruplarına da insani durumları kötüleştirme talimatları verdiklerine dikkat çekti. Bu tarafların destek ve talimatlarıyla faaliyet gösteren teröristlerin muhtelif bölgelerde insani yardım konvoylarına saldırdıklarının altını çizen Şaban, aynı terör örgütlerin birçok bölgede savunmasız sivil insanları canlı kalkan olarak kullandıklarını, onlara gönderilen insani yardımları da gasp ettiklerini ifade etti. Şaban tüm bu gerçeklerin artık herkes tarafından net bir şekilde bilindiğini vurgularken, kimi tarafların açıklamalarında ve yandaş medyalarında Suriye’deki insani durumları hala politikleştirmeye çalıştıklarını ifade etti.
Cenevre III görüşmeleri konusunda ise Şaban; bu görüşmelerde ‘muhalefet’ olarak adlandırılan tarafların birlik içinde olmasının imkansızlığını kanıtladığı gibi, muhalifler olarak adlandırılan bu kiralık oluşumların da karar sahipleri olmadıklarını, yabancı ajandalara hizmet eden gruplardan ibaret olduklarının da net bir şekilde görüldüğünü söyledi.
Şaban Suriye ordusunun özellikle Halep ve Lazkiye’de çokuluslu tekfirci teröre karşı sağladığı başarıların terör destekçileri rejimleri ciddi derecede rahatsız ettiklerine dikkat çekerken, Cenevre III görüşmeleri, önkoşulları, insani durumlar ve ateşkese ilişkin tüm tutum ve açıklamalarının temel nedeninin de bu başarılar olduğunu ifade etti.
Suudi Arabistan ve Türkiye rejiminin Suriye’ye kara müdahalesinde bulunma açıklamaları konusunda ise Şaban; bunun da yine Suriye ordusunun başarılarını sabote etmekle birlikte yenilgi eşiğine gelen terör çetelerinin morallerini yükseltme amaçlı olduğunu ifade etti.
Şaban dünya genelinde çok sayıda devletin tutumunu değiştirdiğini ve diplomatik ilişkileri yeniden başlatma isteğinde olduklarına işaret etti. Suriye’nin bu süreç içinde kimi devletlerin Şam’da büyükelçiliklerini yeniden etkinleştirme meselesiyle pek ilgilenmediğini belirten Şaban; bu süreç içinde asıl önemli olan terörle mücadele ve bu yöndeki tutum olduğunun altını çizdi.
Diğer yandan Şaban Reuters ile mülakatında teröre karşı mücadelenin başarılı olması için teröre desteğin kesilmesi ve bu desteği temin eden devletlerin karşı etkin icraatların alınmasıyla mümkün olduğunu vurguladı.
Suriye’de terörün en çok Türkiye rejiminden destek aldığını belirten Şaban; Suriye ordusunun Türkiye ile sınırlarının tamamını kontrol altına alma kararlılığında olduğunu vurguladı. Suriye’de teröre son vermek için Türkiye ile tüm sınırların tamamen kontrole alınmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Şaban Suriye halkının yaşadığı acılar ve tehcir edilenlerin durumundan tamamen Türkiye’deki rejimi sorumlu tutarken, Avrupa’nın tanık olduğu mülteci krizinin de Türkiye rejiminin bir ürünü olduğunu söyledi.