ŞAM 09 Ağustos (SANA) – Cumhurbaşkanı Esad, Sky News Arabia ile yaptığı röportajda, terörün Suriye’deki yıkımı gerçekleştirdiğini, sorumluluğun saldırganın değil, terörün yanında yer alan, savaş çıkarmaya niyetlenen, planlayan olduğunu vurguladı.
Sayın Cumhurbaşkanı Esad mülteciler konusunda yaptığı röportajda, son yıllarda yarım milyondan biraz daha azının Suriye’ye döndüğünü ve bu dönüşün, yaşam koşullarının gerçekliğinden dolayı durduğunu açıkça belirtirken, ‘’Bir mülteci susuz, elektriksiz, çocukları için okulsuz, tıbbi tedavi görmeden nasıl geri dönebilir? Hayatın temeli budur.İşte bu yüzden’’ dedi.
Uyuşturucu ticaretine ilişkin olarak Cumhurbaşkanı Esad, devlette savaş ve zayıflık olduğunda bu ticaretin gelişmesi gerektiğini, bu durumda sorumluluğun Suriye’de kaosa katkıda bulunan ülkeler olduğunu da kaydetti.
Cumhurbaşkanı Esad ayrıca, gündemsiz ve hazırlıksız Erdoğan’la neden görüşelim diye sorarak, ‘’Biz net bir hedefe ulaşmak istiyoruz, o da Suriye topraklarından çekilmek, Erdoğan’ın amacı ise Türk işgalinin Suriye’deki varlığını meşrulaştırmak. Dolayısıyla görüşme Erdoğan’ın şartlarında gerçekleşemez’’ ifadelerini kullandı.
Röportajın tam metni aşağıdadır:
(Spiker:
Siz izleyicilerimizi buradan, Suriye’nin başkenti Şam’daki Muhacirin Sarayı’ndan Cumhurbaşkanı Beşşar Esad ile bu özel buluşmaya bekliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı, Sky News Arabia’ya hoş geldiniz ve bu uzun zamandır beklenen toplantı için sizinle görüşme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Suriye’ye hoş geldiniz ve bugün sizi ağırlamaktan ve aramızda verimli bir diyalog kurmaktan çok mutluyum.’’
Spiker:
Teşekkür ederim.
İlk Soru:
Sayın Başkan, bu ilk Arap kanalı olarak Sky News Arabia’daki ilk röportajımız olduğundan, sizinle 2012’deki olayların başlangıcına dönüyoruz. Sizce yaşananlardan kaçınmak mümkün müydü? Savaşı, bu yüzleşmeyi on yıldan fazla aynı şekilde, aynı vizyonla yaşar mıydınız?
Sayın Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Teorik olarak, başta Suriye haklarından ve Suriye çıkarlarından vazgeçmek olmak üzere çeşitli konularda Suriye’ye dayatılan veya talep edilen tüm taleplere boyun eğseydik, bu savaştan kaçınılabilirdi. Bunların başında Suriye haklarından ve Suriye çıkarlarından vazgeçilmesi gelmektedir. Yani teoride söylüyorum çünkü pratikte bu yöne gitmeyeceğiz. Ama gideceğimizi varsayarsak, bu, savaştan kaçınacağımız, ancak daha sonra çok daha büyük bir bedel ödeyeceğimiz anlamına gelir
Olayları aynı şekilde ele alır mıydık? Aynı hedefe giden farklı yollar olabilir, önemli olan politika nedir? Ulusal vizyon nedir?
Vizyonumuz Suriye çıkarlarını, teröre karşı Suriye’yi ve Suriye kararının bağımsızlığını savunmaktı.Zamanda geriye gidersek aynı politikayı inşa edip benimseriz’’
İkinci Soru:
En azından ilk yıl boyunca, hasarın boyutunun, yıkımın boyutunun bu büyüklükte olmasını bekliyor muydunuz?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Hayır, beklemiyorduk çünkü bizi bekleyen planları bilmiyorduk. Suriye için her şeyin hazırlandığını biliyorduk ve savaşın başından beri bunun uzun bir savaş olacağını biliyorduk. Bazılarının düşündüğü gibi geçici bir kriz değil ama ayrıntılar yok, kimse beklemiyor.’’
Üçüncü Soru:
Sayın Cumhurbaşkanı, şu soruyu bana bırakın, muharebeler bir an için Cumhurbaşkanlığı saraylarının birkaç metre uzağında oluyordu, dilerseniz. Bölgede korkunç senaryolar yaşanırken siz kendi canınız, çocuklarınızın canı için korkmadınız mı? Ne oldu mesela başkanlara.. Ne oldu mesela Başkan Kaddafi’ye?
Cumhurbaşkanı Esd:
‘’Birincisi, tehlikeden korkmayan herkes anormal ve dengesiz bir insandır. Korku insan doğasının bir parçasıdır ve insanın korkması doğaldır. Ama korkunun panikten tedirginliğe ve arada kalan her şeye kadar değişen biçimleri var.Biz kesinlikle bu paniğe ulaşmadık ama bir yandan da genel bir durumda yaşıyorsunuz.Kişisel olarak ben hedef olmadım, herkes hedef alındı. Hepimiz bu sokaklarda ve yollarda yürüyoruz ve yıllardır evlerimizdeyken bile mermi yağıyor, bu nedenle korku ve endişe bilinçaltımızın bir parçası haline geliyor.’’
Dördüncü Soru:
Ama bu kadar baskı altında, hiç iktidardan vazgeçmeyi düşündünüz mü, Sayın Başkan?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Açık olmak gerekirse, Suriye başkanının gitmesi gerektiğinden bahsettiklerinde, durum şöyleydi: sorun kişinin sorunudur, dolayısıyla bu kişi vatandan daha önemli olamaz ve özellikleri ve özellikleri ne olursa olsun gitmelidir. Sadece ben değil, devlet ve vatandaş olarak Suriye genelinde bu imajın farkındaydık. Bu nedenle, cumhurbaşkanının iktidardan ayrılması için herhangi bir iç çağrı yapılmadı. Bir başkan görevden veya sorumluluktan ayrıldığında – daha kesin olmak gerekirse – dış baskı veya dış savaş nedeniyle değil, halk onun gitmesini istediğinde ayrılır.Benim yüzümden olduğunda bu doğal bir şey, ama bu bir dış savaş yüzünden olduğunda, o zaman adı kaçıştır, iktidardan vazgeçme değil ve kaçış hiç de masada değildi.‘’
Beşinci Soru:
Bu noktaya geri döneceğiz ama mücadele ettiniz. Büyük meydan okuma. Birçok bölgeyi ve hatta başkent Şam’ı kuşatan düşman, terör, Ancak Sayın Cumhurbaşkanı, gerçeklerden etkilenen siviller var, biz bunu en azından medya aracılığıyla, öldürme, yerinden etme ve acı çekme açısından takip ettik. Bunlardan siz mi sorumlusunuz?
Cumhurbaşkanı Esad,
‘’Öldürmeyi ve yerinden etmeyi devletin gerçekleştirdiğini varsayarsak, sorumluluk ona aittir. Ama terör var ve devlet terörle mücadele ediyordu ve terör öldürüyordu, yıkıyordu, yakıyordu. Vatanı yok eden iki kötü hasım arasında devlet denilse de devlet yok, yok benim bilgilerime göre yok yani yıkımı gerçekleştiren terördür. Devletin rolü, anayasa ve ulusal gelenek gereği, devleti savunmaktır.Bu, vatanı yok edenin terörle yüzleşmek olduğu anlamına mı geliyor?Devleti yeniden inşa etmek için terörü bıraksak?! Bu mantıksız. Dolayısıyla teröre karşı savunan değil, terörün yanında yer alan sorumludur.Sorumlu olan, savaşı tasarlayan, savaşı planlayan ve saldırandır, saldırıya uğrayan değil’’
Altıncı Soru:
Sayın Cumhurbaşkanı, iç hatta dış düzeydeki tüm bu büyük baskıdan sonra devletin kararlılığı fikrine sizinle birlikte dönüyoruz. Bu krizin ilk yıllarından itibaren İran ve Rusya’nın desteği bu muharebede sebatın sırrı mı? Arap sokağı Sayın Cumhurbaşkanı, Suriye devletinin bunca baskıdan sonra ayakta kalmasının sırrını mı soruyor?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Başlangıçta süper güç olduğumuzu iddia etmedik, dünyayla savaşabileceğimizi de söylemedik. Doğal olarak arkadaşlarımızdan yanımızda olmalarını istediğimizde, Bu desteğe ihtiyacımız olduğu için yanımızda olmaları Suriye’nin kararlılığında önemli bir etkiye sahipti. Bu baştan beri bir şeydir, ancak arkadaşlar savaşta, savaşta ve sebatta bizim yerimizi alamaz. Bu da baştan beri olan bir şey ama asıl sebat milletin sebatıdır.Sorduğunuz sorunun birçok faktörü var,On milyonlardan ve dünyanın en eski halklarından ve toplumlarından birinden bahsediyorsunuz. Birikim var, bugün davaya iman var, tecrübe var, ilim var, hakka bağlılık var diyebiliriz.
Bu savaşa hazırlanırken oyunun yönetilme biçimine dair bir farkındalık ve olgunluk var.Ve bu savaş başladığında. Bütün bunlar ve şimdi zikredemeyeceğimiz birçok faktör, sebat durumunu oluşturan şeylerdir. Ne bir cumhurbaşkanı, ne bir memur, ne bir devlet, ne de sadece bir ordu meselesi değil.’’
Yedinci Soru:
Bunca yıldan sonra Şam’ın Arap Birliği’ndeki üyeliği askıya alındı, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesi fikrini reddediyorsunuz. Bu Arap başkentleriyle aranızdaki ilişkinin geleceğine dair soruların kapısı aralandı. Resmi bir dönüş mü?Yoksa en azından yakın gelecekte bunun bir sonucu olacağını düşünüyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Esad:
Gerçek şu ki, kırk yıl önce siyasi farkındalık kazandığımdan beri Arap-Arap ilişkileri resmi ilişkilerdir Basit bir nedenden dolayı, bizim düşünce tarzımız devlet düzeyinde olabilir veya genel bir kültür olduğu için bilemem.Biz hiçbir şey için pratik çözümler veya pratik fikirler önermiyoruz.Söylemleri, açıklamaları ve resmi toplantıları seviyoruz. Bu ilişkinin doğasıdır. Suriye’nin dönüşü ister formalite ister başka bir şey olsun, Arap-Arap ilişkilerinin doğasına bağlı. Değiştin mi? Derinlemesine değiştiğini düşünmüyorum Arap ülkeleri olarak bizi etkileyen risklerin boyutu konusunda bir farkındalık var.Ancak çözüm geliştirme aşamasına gelinmedi, sorunlara çözüm bulunmadığı sürece ilişki resmi kalacaktır.’’
Sekizinci Soru:
Ancak, bu risklerin farkında olmasına rağmen.. Tehlikeler gerçektir ve Arap dünyasında olmuştur ve bazı başkentler için büyüktür. Buna rağmen, en azından çıkar paylaşılacağı için neden çabalar bir araya gelmedi?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Çünkü bir sorununuz olduğunda iki aşamanız var, birincisi sorunu görmek, sorunu anlamak, sorunu teşhis etmek, İkinci aşama ise tedaviyi koymak ve birinci aşamadayız ve inancıma göre henüz ikinci aşamaya geçmedik.’’
Dokuzuncu Soru:
Suriye konusunda Arap tarafından ne bekliyorsunuz Sayın Başkan?
Cumhurbaşkanı Esad,
‘’ Tahmin edemiyorum, umuyorum, umarım kurumlar inşa edebiliriz. Arapların sorunu, ilişkilerini kurumlar üzerine kurmamış olmalarıdır. Yani kurumlar inşa etmediler, ve ikili ilişkilerden bahsedecek olursak, bu nedenle zayıflar ve Arap Birliği üzerinden kollektif ilişkiler. Çünkü Arap Ligi gerçek anlamda bir kuruma dönüşmedi, gördüğümüz ve üstesinden gelmeyi umduğumuz şey bu’’.
Onuncu Sour:
Muhalefete gelince, bunca yıldan sonra bugün tanıdığınız muhalefet kim?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Kısacası dışarıdan üretilmeyen, yerli üretilen muhalefettir.Yerli üretilen demek, tabana, milli programa, milli bilince sahip demektir. Cehalet ile diğer tüm özellikler yeterli değildir. Milli şuur ve samimi milli niyet, bunun dışında muhalefet doğal bir şeydir. Biz insanız ve aynı evde farklı görüşlere sahibiz, öyleyse birçok konuda ulusal düzeyde nasıl farklılaşamıyoruz?’’
Onbirinci Soru:
Çok sayıda mültecinin dönüşüne hoş geldiniz dediniz, milyonlar ama bazıları geri döndükten sonra ceza fikrinden korkuyor, bu ekranda bu milyonlara ne diyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Esad:
Geçtiğimiz yıllarda, yarım milyondan biraz daha azı Suriye’ye döndü ve hiçbiri hapse atılmadı. Bu dönüş neden durdu, yaşam koşullarının realitesinden dolayı durdu. Bir mülteci susuz, elektriksiz, çocuklarına okulsuz, tedavi olmadan nasıl geri dönsün, hayatın temelleri bunlar, sebebi de bu. Suriye’de bize gelince, geçtiğimiz yıllarda yaşanan olaylara karışan herkes için bir af yasası çıkardık. Tabii özel hakları olan ispatlanmış suçlar dışında kan hakları diye tabir edilir.
Onikinci Soru:
Ancak, güvenlik hesap verebilirliği için bir ikilem olabileceği ve dolayısıyla endişe durumunu artırabileceği için birçok kişi bu noktadan bahsetti.
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Şüphe edenler bile gerçeğe dönebilir; Yani aslında başladım, yaklaşık yarım milyon geri geldi dedim, Devlet onları hapse atacaksa nasıl dönecekler! Bu röportajda ne söylersem söyleyeyim gerçekçi bir gösterge bu’’
Müdahale: Sizce geri dönüşlerindeki en önemli zorluk nedir? lojistik olarak mı?
Cumhurbaşkanı Esad,
‘’Lojistik olarak terörün yıktığı alt yapı ve iletişim kurduğumuz mültecilerin çoğu bunu söylüyor, geri dönmek istiyorlar ama nasıl yaşıyoruz nasıl yaşıyoruz diyorlar’’
Onüçüncü Soru:
Altyapı açısından büyük zorluklar göz önüne alındığında, bu insanların önümüzdeki dönemde geri dönme şansları nedir?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Şimdi biz ve Birleşmiş Milletler’deki bazı ajanslar arasında insani durumla ilgili bir diyalog var ve onlarla geri dönüş projelerini ve nasıl finanse edileceğini pratik bir şekilde tartışmaya başladık. Detaylı olarak gereksinimleri nelerdir, bu çerçevede çalışmalar var.’’
Ondördüncü Soru:
Suriye içinde çevreyi etkileyen sorunlardan biri de uyuşturucu ticaretidir. Suriye devleti bu ticareti yapanlara göz yummakla itham ediliyor. Bu tür suçlarla bağlantılı olanlar ve Suriye’yi Captagon uyuşturucu merkezi haline getirenler. Bu suçlamalara nasıl cevap veriyorsunuz Sayın Başkan?
Cumhurbaşkanı Esad:
Ülke olarak Suriye’de bu ticareti teşvik etmek isteyen bizsek; Demek ki biz devlet olarak teröristleri Suriye’ye gelip yıkım ve öldürmeye teşvik ettik, çünkü sonuç aynı. Ve bunu birden fazla kez söyledim, bazıları da alenen, eğer halkı terörle uyuşturucunun arasına koyarsak, o zaman toplumu ve ülkeyi kendi ellerimizle yok etmiş oluruz. İlgimiz nerede? Bu nedenle son dönemde uyuşturucu konusunu önce Amerikalılar, daha sonra Batı ve bazı bölge ülkeleri siyasi gerekçelerle Suriye aleyhine kullanmaya çalıştıklarında, Kelimenin tam anlamıyla tehlikeli bir fenomen olduğu için bu fenomenle mücadele etmek için ilk hevesli ve işbirlikçi olan bizdik. Devletin yanında olması mantıksız ama bir noktayı daha ekleyeyim çeteler devletlerle muhatap olmuyor çünkü uzak batıdan, uzak doğudan gelip gizlice geçmek için gizli hareket ediyorlar.İnsanlarla rüşvet üzerinden ilgilenir, dolayısıyla bir devletle anlaşamaz çünkü bu gizli değil açık bir ticaret haline gelir.’’
Onbeşinci Soru:
Sizce uyuşturucu ticareti açısından tehlikenin boyutu nedir? Bu konu son zirvede en azından Arap liderler nezdinde öncelikli olarak gündeme getirildi mi?
Cumhurbaşkanı Esad,
‘’Birincisi: Transit ve yerleşim yeri olarak uyuşturucu ticareti var ve durmadı. Bu bir gerçek ama savaş ve devletin zayıflığı olduğunda bu ticaretin gelişmesi gerekiyor. Bu doğal bir şey. Ancak bu olayda sorumlu olan Suriye devleti değil, Suriye’de kaosa katkıda bulunan ülkelerdir. Yine de geçtiğimiz aylarda veya haftalarda bizi ziyaret eden birden fazla Arap yetkiliyle diyalog halindeydik. Bu konu sadece Suriye’nin değil Suriye’nin de gündeme getirdiği konulardan biriydi çünkü bu olgunun ortadan kaldırılması konusunda onlarla ortak çıkarlarımız var’’
Onaltıncı soru:
Sayın Başkan, şimdi yurt dışı ile olan ilişkinizle size yaklaşıyorum. Sizinle Amerikalılar arasında diplomatik yetkililer düzeyinde görüşmeler yapıldığı konuşuluyor, ne oldu? Şimdiye kadar ne elde edildi?
‘’Washington ile diyaloglar yıllardır aralıklı olarak devam ediyor ve Amerikalılar talep etti ve talep etti diye Amerikalıların değişeceğine dair bir an bile umudumuz yoktu. O alır, alır ve hiçbir şey vermez.1974’ten beri Amerikalılarla ilişkinin doğası budur.Dolayısıyla umudumuz yok ama Suriye’deki politikamız hiçbir kapıyı kapalı bırakmamaktır.’’
On yedinci soru:
Washington, Arap-İsrail yakınlaşmasına en azından önceki ve şimdiki yönetimler döneminde önemli ölçüde destek veriyor, “İsrail” ile ilişki kurma teklifleri aldınız mı?
Cumhurbaşkanı Esad,
‘’Hayır, kesinlikle, çünkü 1990’da barış müzakerelerinin başlangıcından beri konumumuzu biliyorlar. İsrail’in toprakları iade etme isteği yoksa zaman kaybetmeye gerek yok.’’
Onsekizinci Soru:
Dün başkent Şam’ın göbeğinde patlama sesi duyduk, bugün bunun İsrail saldırısı olduğu açıklandı. Bu ne kadar sürecek?Hedef alma Suriye ordusunu mu yoksa Suriye içindeki İran varlığını mı hedef alıyor?
Cumhurbaşkanı Esad,
‘’Gerçek şu ki, Suriye ordusu esasen İran varlığı bahanesiyle hedef alınıyor ve “İsrail” düşman olduğu sürece de devam edecek. Kısmen de olsa teröristlerin planlarını bozduğumuz sürece de devam edecek. Bu saldırılar, Suriye ordusunun girdiği muharebelerde geçici zaferler elde etmeye başlamasıyla başladı ve biz henüz savaşı bitirmediğimizi hesaba katıyoruz.’’
Ondokuzuncu Soru:
Kuzeye gitmek için Türkiye ile ilişkileri de konuşmamız gerekiyor. Türkiye ile bu ilişkinin geri dönmesi için iki şartınız var, Türk güçlerinin geri çekilmesi ve teröristlere verilen desteğin kesilmesi. Türkiye bu teklif ışığında önkoşulsuz görüşmenizi talep etti. Hele bu görüşmeye karşı çıkmadığına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aranızda görüşme ne zaman mümkün olacak?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Karşılaşmanın önkoşulu olmayan söz, gündemsiz, gündemsiz, hazırlıksız demektir. hazırlıksız sonuçsuz demektir, Peki Erdoğan ve ben neden buluşuyoruz?! Örneğin, serinletici içecekler içmek için. Net bir hedefe ulaşmak istiyoruz, hedefimiz Suriye topraklarından çekilmek, Erdoğan’ın amacı Suriye’deki Türk işgalinin varlığını meşrulaştırmak iken, Dolayısıyla görüşme Erdoğan’ın şartlarında gerçekleşemez.’’
‘’ Suriye’deki terör bir Türk endüstrisidir, “Nusra Cephesi “, “Ahrar El Şam ” Hepsi Türkiye’de yapılan ve şu ana kadar Türkiye tarafından finanse edilen bir parti için farklı tanımlamalardır’’
Yirminci Soru:
Hamas ile ilişkilere, Sayın Başkan, hareket için Suriye devletine büyük bir saygınız var. Ancak krizin başında hareketin konumunu nasıl karşıladınız ve hareketin Şam’la restorasyonunu ilan etmesiyle ilişki eski haline döndü mü?
Cumurbaşkanı Esad:
‘’Bunca zamandan sonra küçük bir noktaya değinmek istiyorum. Bazı Hamas liderlerinin, Suriye’nin bizim yanımızda durmalarını istediğini, bizim yanımızda nasıl durduklarını, Suriye devletini nasıl savunduklarını, Bir orduları yok ve Suriye’de birkaç düzine var ve bu doğru değil. Birden çok kez ilan ettiğimiz pozisyon ihanettir. Yanında olduğumuz için değil, o dönemde direniş iddiasında olduğu için ve ben liderlerden bahsediyorum. Hamas’ın tamamından bahsetmiyorum, çünkü Hamas’ın tamamını bilmiyorum, direnişin yanında yer aldığını iddia eden aynı Hamas, Suriye’deki Fransız işgalinin bayrağını taşıdı. Direniş iddiasında bulunan bir kişi, Fransız işgalci bayrağı altında Amerikan ve Türk işgali ile İsrail saldırganlığı sonucu ortaya çıkan bir işgale nasıl karşı koyabilir? Bu pozisyon, ihanet ve ikiyüzlülüğün bir karışımıdır. Bugünkü ilişkimize gelince, bu genel ilke dahilinde bir ilişkidir. İsrail’in haklarını geri almak için karşı duran her Filistin partisinin yanındayız. Bu genel bir ilkedir.’’
Yirimibirinci Soru:
Öncelikler sorusuna geri dönelim, Suriye vatandaşı gerçeğinden ve devletin karşı karşıya olduğu zorluklardan Suriye iç kesimlerine konuştuğumdaSavaşın göreli olarak sona ermesi ve Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin askıya alınmasının kaldırılmasıyla birlikte, bazıları ekonominin hızla veya kademeli olarak düzeleceğine inanıyordu. En azından göze çarpan bir şey olacak, Sayın Başkan. Ama bu olmadı, neden? Sizce asıl engel Sezar Yasası mı? Ya da engeller nelerdir?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Sezar Yasası şüphesiz bir engeldir, ancak bu yasayı birkaç şekilde atlatabildik, en büyük engel bu değil. En büyük engel, altyapının teröristler tarafından tahrip edilmesidir. En büyük engel Suriye’deki savaşın herhangi bir yatırımcının Suriye pazarıyla ilgilenmesini engelleyen görüntüsü ve zaman. Ekonomi ile, ekonomik ilişkileri haftalar veya aylar içinde vurabilir ve yok edebilirsiniz, ancak bunları eski haline getirmek için yıllara da ihtiyacınız var. Bu dönüşün ve normale yakın görünmeye başlayan bu ilişkilerin aylar içinde ekonomik sonuçlara yol açmasını beklemek mantıksız ve gerçekçi değil. Bu mantıksızdır ve bu sonuca varmak için çok çaba ve yorgunluk gerekir.’’
Yirmiikinci Soru:
Şu anda siyasi ve ekonomik düzeylerde kötüleşen bir durumda yaşayan Lübnan ile ilgili olarak, Lübnan’daki siyasi krizi sona erdirmek için siyasi müdahalede bulundunuz mu? Lübnan sahnesindeki bu krizi çözmek için aday Süleyman Franjieh’i destekliyor musunuz?
Cumurbaşkanı Esad:
‘’Lübnan’daki krizi çözmek için müdahalede bulunmadığımız sürece hiçbir adayı desteklemekten, hiçbir adayın karşısında durmaktan söz edemeyiz. Lübnanlılar kendi krizlerini çözme iradesi göstermezlerse, ne Suriyeli ne de Suriyeli olmayan hiçbir dış taraf Lübnan krizinin çözümüne yardımcı olamaz. Sorun bu, bu yüzden Lübnanlılar daha fazla fikir birliği için zorlanmalı, o zaman bu krize bir çözüm hakkında konuşabiliriz’’
Yirmiüçüncü Soru:
Olaylara kişisel bakış açınıza geri dönüyoruz.Suriye on yılı aşkın bir süredir bir savaş, birçok zorluk ve nihayet Suriye topraklarının büyük bir bölümünü vuran deprem yaşadı. Sayın Cumurbaşkanı, tüm bu yıllar boyunca sizi kişisel olarak hangi tutum etkiledi?
Cumhurbaşkanı Esad: ‘’Savaş ve deprem…
Kuşkusuz deprem, Suriye için yüzlerce yıldır yaşanmamış yeni bir durum ve bende bu duyguyu tanımlamanın zor olduğu bir duygu yaratıyor. Ama siz kurtarılabilecekleri kurtarmak için uğraşırken, günlerce ölüm kalım arasında enkaz altında uyuyan insanlar varken, bu insani bir durumdur ve ayrı bir huşu vardır.Ancak genel olarak savaş düzeyinde, sonsuz sayıda insani durum vardır. Teröristlerin okula gitmeyin emrini reddeden öğretmen var ve bu nedenle erkek ve kadın öğretmenler öldürüldü. Elektriği tamir etmekte ısrar eden ve öleceğini bile bile öldürülen elektrikçi var vs.’’
Yirmidördüncü Soru:
Suriye’nin geleceğine gelince Sayın Cumhurbaşkanı, babanız Hafız Esad’dan sonra iktidara geldiniz. Daha sonra seçimlerde başarılı olmanıza rağmen .. Oğlunuz Hafız’ın Suriye’nin geleceğinde siyasi bir rolü olacak mı?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Birincisi, kişisel olarak benim için Başkan Hafız Esad’ın benim cumhurbaşkanı olmamda hiçbir rolü yoktu…Çünkü bana cumhurbaşkanı olabileceğim herhangi bir sivil veya askeri görev verilmedi, onun ölümünden sonra parti aracılığıyla geldim ve hayatının son haftalarında bile onunla bu konuyu tartışmadım…Ve o sırada hastaydı, aynı şey oğlumla aramızdaki ilişki bir aile ilişkisi, onunla bu konuları konuşmuyorum. Hele ki henüz genç ve önünde bilimsel bir gelecek varken, henüz bitirmediği bir bilimsel yolu var, bu da arzularından kaynaklanıyor. Bayındırlık düzeyine gelince, herhangi bir kişinin kamu hizmetine arzusu olup olmadığı ulusal kabulüne bağlıdır. Ama aslında, bu detayları onunla ne şimdi ne de sonra konuşmayı tercih etmiyorum ve istemiyorum. Ama sizi etkileyebilecek en insani durum, savaş sırasında şehit ailelerinin, evlatlarından bir takım şehitler veren ve geri kalan oğullarını vatan savunmasına gönderen anne ve babanın konumudur. Bizim için unutulamayacak insani durumlar vardır’’.
Yirimcibrşinci Soru:
Sonuç olarak Sayın Başkan, olayların başladığı 2012 yılına kadar geriye gidebilecek olursanız, bütün bu yıllara bir bakın. Memnun kalmadığınız halde aldığınız karar nedir, ya da zaman size dönse daha farklı bir şekilde alacağınız karar nedir? Belki de dış düzeyde olduğu kadar iç düzeyde de öğrenilen deneyim ve derslere bakıldığında, Sayın Başkan?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Bu soru kişisel olarak bana sık sık sorulmuştur. Ben de onlara, aldığımız birçok kararın en başta ikna olmadığını söylersem şaşıracağınızı söylüyorum, onları ikna ettiğimiz için almadık. Mesela anayasa ve diğer konularda yapılan değişiklikler, bu önlemleri alacağız ama yine de savaş devam edecek derdim. Gösteriler barışçıl olarak adlandırılıyordu ve biz onları başlangıçta barışçıl olarak ele aldık ve birçok Müslüman Kardeşler grubunun ve diğerlerinin bu gösterilere karıştığını ve polise ateş etmeye başladığını vb. biliyorduk. Barışçıl olmadıklarını bilmemize rağmen, onları barışçıl gösteriler olarak ele aldık. Sence o zamana geri dönsek aynı şeyi yapar mıyız? Evet neden? Çünkü konuyu işlemek her zaman sizin kişisel kanaatlerinizden kaynaklanmaz, insanların konuyu anlamalarından kaynaklanır. Pek çok insan bu gösterilerin barışçıl olduğuna ve sorunun anayasadan kaynaklandığına inanıyordu. Sorunun ne anayasa ne de barışçıl gösteriler olduğunu bu insanlara kanıtlamak için bu önlemleri almak gerekiyordu. Mesele bundan daha büyük, elbette ikna oldular ama artık çok geçti. Yani evet, ikna olmadığımız birçok şey var ama geri dönüp onları takip edeceğiz ve tekrar benimseyeceğiz.’’
Yirmi altıncı Soru:
Yurt dışı ve ittifaklar konusuna nasıl bakıyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Esad:
‘’Rusya ile ilişkiler ve İran ile ilişkiler, Suriye’nin dostlarını nasıl doğru seçeceğini bildiğini kanıtladı.Türklerle ilişkilere gelince, “Fazla mı ileri gittik?” diyenler var.Türkiye komşu bir ülke ve onunla ilişkilerimizi geliştirmeye çalışmamız çok doğaldı ve gelecekte Türkiye’nin çekilmesinden sonra ilişkileri geliştirmek için farklı koşullar ortaya çıkarsa, aynı politikaya geri dönmemiz doğaldır. Komşularla iyi ilişkiler kurmaktır, bunlar ilkelerdir, gelip geçici politikalar değil…
Cumhurbaşkanı Esad: ‘’Bu yabancılaşmayı biz başlatmadık, hiçbir Arap ülkesine karşı herhangi bir eylemde bulunmadık. Arap Ligi’ne döndüğümüzde bile, ki benim konuşmamı duymuşsunuzdur, ben hiçbir partiyi suçlamadım, hiçbir partiye de sormadım, bunu neden yaptınız? Aksine geçmiş geçmiştir diyoruz, hep geleceğe bakıyoruz. Başka daha iyi bir yol var mı? İzlemenizi tavsiye etmeyi umduğumuz daha iyi başka bir yol varsa buna itirazımız yok. Ama tarihimiz boyunca çatışma ve sorun aramıyoruz, bu bizim politikamızın bir parçası veya özüdür’’
Spiker: Sayın Başkan, Sky News Arabia’da sizinle görüşme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Cumhurbaşkanı Esad:
Suriye’ye geldiğiniz için tekrar teşekkürler, hoş geldiniz.
Spiker: Teşekkürler.
İzleyicilerimiz, buradan, Suriye’nin başkenti Şam’daki Muhacir Sarayı’nın kalbinden, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile özel bir görüşmeydi, izlediğiniz için teşekkürler).