CİDDE – Sayın Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde düzenlenen Arap Devletleri Birliği Zirvesi’nin 32. toplantısında Suriye konuşmasını yaptı.
İşte konuşmasının tam metni:
‘‘Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan Krallığı Veliaht Prensi, Majesteleri, Hükümdarlar ve Ekselansları, Hanımefendiler ve Beyefendiler…Bir insan, tehlikeler artık yakın olmayıp farkına vardığında konuşmasına nereden başlar? Başarıyı ve eylemi motive eden umuttan başlar… rahatsızlıklar biriktiğinde, doktor onlara neden olan altta yatan hastalığı tedavi etmek şartıyla, onları bireysel olarak tedavi edebilir.
Dolayısıyla sebepleri değil sonuçları ele alarak geleceğimizi tehdit eden, krizlerimizi üreten ana başlıkları araştırmak, gelecek nesilleri boğmamak ve boğmamak için sebepleri değil, tehditlerin riskleri vardır, fırsatları da vardır.Bugün ilkelerden, ahlaktan, dostlardan ve ortaklardan yoksun Batı hegemonyasının bir sonucu olarak çok kutuplu bir dünyada kendini gösteren uluslararası durumu değiştirme fırsatıyla karşı karşıyayız. Bugün şekillenmekte olan bu dünyanın aktif bir parçası olmak için, zirve öncesinde yaşanan uzlaşmalardan bugüne kadar gelen olumlu havaya yatırım yaparak, yeniden konumlandırılmayı gerektiren, en az dış müdahale ile işlerimizi yeniden düzenlemek için tarihi bir fırsattır.
İnsanın doğuştan gelen aidiyetlerini hedef alan, onu ahlakından ve kimliğinden soyan modern liberalizmle yaklaşmakta olan erime karşısında kültürümüzü pekiştirmek ve Arap kimliğimizi medeniyet boyutunda tanımlamak için bir fırsattır. Doğal, milli, etnik ve dinsel unsurlarla çatışma durumuna sokmak ve toplumlarımızın başkalarıyla değil kendileriyle mücadelesinde onunla ölmesi amacıyla haksız yere ırkçılık ve şovenizmle itham edilmektedir.
Libya’dan Suriye’ye, Yemen’den Sudan’a, oradan da farklı coğrafyalardaki birçok meseleye kadar her gün bizi ilgilendiren meselelere gelince, semptomları tedavi ederek hastalıkları tedavi edemeyiz. Tüm bu sorunlar, daha önce ele alınmamış daha büyük başlıkların sonuçlarıdır. Bazıları hakkında konuşmaya gelince, son on yılda Arap sahnesinde ortaya çıkan çatlakları ele almak gerekiyor. Ve Birliğin yaraları saran değil, yaraları iyileştiren rolünü yeniden kazanması ve en önemlisi de iç meseleleri halkına bırakması, Kendi işlerini kendileri yönetebiliyorlar ve biz sadece onların ülkelerine dış müdahaleyi engellemek ve talep edildiğinde onlara özel olarak yardımcı olmak zorundayız. Suriye’nin dünü, bugünü ve geleceği Arabizm’dir ama aidiyet Arabizm’idir, kucaklama Arabizm’i değil. Sarılmalar gelip geçicidir ama bağlılık kalıcıdır.İnsan bir kucaklaşmadan diğerine bir nedenle geçebilir ama ilişkisini değiştirmez; kim onu değiştirirse, her şeyden önce şirksizdir ve kalbe düşen koynunda kalmaz ve Araplığın kalbi Suriye’dir ve kalbindedir.
Bu zirveyi çalkantılı bir dünyada yapıyoruz. Bu zirvede zirveye ulaşan Arap-Arap, bölgesel ve uluslararası yakınlaşma ışığında umut artıyor.Savaş ve yıkım yerine kalkınma ve refah için bölgemizde barış için aramızda dayanışma için Arap eyleminin yeni bir aşamasının başlangıcı olacağını umuyorum.
Sözler için ayrılan beş dakikanın taahhüdü. Suriye’ye olan derin sevgilerini ifade eden heyet başkanlarına derin teşekkürlerimi sunuyor, onlara karşılık veriyor, ayrıca İki Mescid-i Haram’ın Koruyucusu’na, oynadığı büyük rol ve uzlaşma yolunda gösterdiği yoğun çabalar için teşekkür ediyorum. bölgemizde ve bu zirvenin başarısı için. Kendisine, Ekselansları Veliaht Prens’e ve kardeş Suudi halkına ilerleme ve refahın devam etmesini diliyorum ve Tanrı’nın barışı ve rahmeti üzerinize olsun.”
R.M.